5. Bölüm

2.3K 134 24
                                    

Saatlerdir gram alakamın olmadığı konularda sohbet ediliyor ve dolayısıyla uykum geliyordu, işin garip tarafı benimle yaşıt olduğunu bildiğim Kenan sıkıcı orta yaşlı beyefendi ve hanımefendi konularına gayet rahatlıkla dahil oluyor ve beni agresif ergen konumuna sokuyordu. Bu çocuk bu kadar çok şeyi nerden biliyordu Allah aşkına topçu dediğin salak olmaz mıydı! Utanmasa atomu Einstein düzgün parçalayamamış birde ben parçalayayım diyecekti yani.

"Bilmediğin bir şey yok mu senin?"

Yanımda oturan büyümüşte küçülmüş beyefendi sorduğum soruyla kahkaha atmamak için dudaklarını ısırıyor ama fazlaca başarılı olamıyordu.

"Daha ne kadar somurtarak oturabilirsin bunu bilmiyorum mesela"

Laf dalaşına girecek halim olmadığı için kollarımı bağlayarak yeniden önüme döndüm ama belli ki yine rahat yoktu.

"Top oynayalım mı?"

Gelen teklifle ne yazık ki gardım düşmüş ben de tatlı diline yenilmiştim.

45 dakika sonra

"Allah belanı versin senin çocuk, üzerimde güç denemesi mi yapıyorsun ne yapıyorsun bir insana yirmi yedi gol atılır mı allahsız mısın nesin acıman da mı yok"

Yirmi sekizinci gölünü de sandalyelerden yaptığım kaleme tıkarken isyanıma kahkaha atarak cevap veriyordu pislik ergen.

"Sen çok mızmız işimiz var ohoo"

Hah bir de mızmız olmuştum iyi mi. Sandalyeye kendimi atarken yüzüm magma tabakasına kadar düşmüştü kaybetmeyi sevmiyordum.

Ben somurtarak otururken o hâlâ top sektiriyor ve kahkaha atıyordu. Yumruk atsam abartılı mı olurdu acaba.

"Ağlıyor musun sen ya"

Üç yaşında kuzenim gibi konuşan çocuk konu benimle dalga geçmek olunca Türkçeyi ışık hızıyla sökmüştü.

"Mürşüt yeter ağlama artık"

İki metre kadar ilerimde duran sandalyeyi tek bir kol çekmesiyle yanıma kadar getirmiş ve çocuk edasıyla topu kucağına alarak oturmuştu. Koluna hafifçe vurarak dudaklarımı büzdüm.

"Bana mürşüt deme, elçin benim adım"

"Mürşüt adın değil mi yani?"

"Mürşide adım, mürşüt değil"

"Aynı şey"

Bu deli çocukla laf dalaşına girilmiyordu, gerçekten insanı yoruyordu.

"Mürşüt ağlama kızım"

Artık kesinlikle bir yumruğu hak ediyordu!

Elinde oynayıp durduğu topu kucağıma almak için sarfettiğim orantısız güç yüzünden düşmek üzere olduğum sandalye çekilmiş istemeyerekte olsa kendimi kenan'ın kollarının arasında bulmuştum. Yere düşmeyeyim diye kendisine doğru çekmiş sandalyeyi de beni de bahtsız bir durumdan kurtarmıştı ama bütün bunları yaparken böyle güzel bakmasa iyiydi.

Yüzlerimiz arasında bulunan tek nefeslik mesafe yüzünden mi yoksa gözlerinde ki anlamını çözemediğim bakış yüzünden mi bilmem bütün aklım çekilmiş gibiydi. Güzel bakıyordu inkar etmeyeyim, çok güzel bakıyordu.

"Düşme diye"

Kısa açıklamasıyla geri çekilmişti o ama benim aklım bir süre gelecek gibi değildi.

...

Umarım beğenirsiniz

Bays balımsular 💋

Star Harvest / Kenan Yıldız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin