Sokak satıcısı gibi ne var ne yok yoldan bulduklarımı üstüme topladığım ve yaşamak için mental savaş verdiğim bir günden herkese merhaba. Beni soracak olursanız diye hemen bir özet geçeyim. Görüşmeyeli bir şey olduğu yoktu. İşte en son Kenan ile dizi izlemiş ve kendimi ağlarken bulmuştum ondan sonra da bir macera olmadı. Bay yıldızla arkadaşlığımız hatrı sayılır bir gelişme içerisine girmişti komik video falan atıyordu siz düşünün artık. Eve girmek üzereyken kararımı değiştirerek Kenan'a yazdım.
Siz: Antremanın var mıKenan: Yeni çıktım
Siz: Yorgun musun
Kenan: Sorguluyor musun beni
Siz: Hayır yorgun değilsen partileyelim diyecektimKenan: İki kişi parti mi olur
Siz: İki kişi olmayacağız ki
Kenan: Anlamadım
Siz: Gel ve kendin gör
Konum📍
Yakın arkadaşım Şeyda taşındığından beri çok kalabalık olmayan arkadaş çevrem daha da daralmıştı. Çekingen sayılmazdım ya da yalnızlığı seven biri, ne bileyim bazen insanlarla yıldızınız barışmazdı işte başka açıklaması yoktu. Yine son zamanlarda edindiğim bir arkadaş olan Florian evinde verdiği bir partiye ya da onun deyimiyle uçuk bir sıkı dostlar eğlencesine davet etmişti beni. Yıldızımın barışacağı iyi insanlar temellisiyle gidecektim partiye. Kenan iyi arkadaştı okey ama haddinden fazla yoğundu.
Başta reddettiğim partiyi neden son anda kabul edip yanımda Kenan'ı sürüklediğim hakkında bir fikrim yoktu. Gelişen hızlı kararlar ve ben...
3 saat sonra
Kenan'ın Türk olmadığına dair şüphelerimin kuş gibi uçup gittiği saatlerdeyik. Dışarıdan tam bir Avrupalı olan Kenan taa derinlerinden bir barzoluk bulmuş ve beni maruz bırakmaya hiç çekinmemişti.
"O bakıyor sana"
Gözleriyle işaret ettiği tatlı İngiliz çocuğa göz kırparak "ee baksın ne var" dedim Kenan'a.
Hayretle açtığı gözleriyle kınayan bakışlar atarak alkolsüz içeceğinden bir yudum aldı. Gergin olduğuna kalıbımı basardım ama nedenini anlamak mümkün değildi. Çocuk beni rahatsız bile etmemişti üstelik.
"Birde gözünü kipiyorsun çocuğa mürşüt"
Garip telaffuzu yüzünden gülmemek adına dudaklarımı ısırdım. Ben daha önce ona ingilizce bildiğimi söylemiştim ama o inatla Türkçe konuşmaya çalışıyordu büyük azim vallahi.
"Gülüyorsun sen gülüyorsun hâlâ Elcin"
Adımı bastırarak söylemesiyle daha çok gülme gelmişti.
"Gülme dedim"
"Gülme"
"Gülme artık"
Ardarda sarfettiği komutları dinleme kararı alarak gülmemi zor da durdurdum.
"Sanki kız kalmamış başka herkes bakıyor sana"
Ellerimi masumca kaldırarak gülümsedim.
"Hiçbir kız ben değil ama"
Gözlerini alayla kısmış ve beni baştan aşağı süzmüştü.
"Yok var senden başka"
"Siktir lan"
"Bu bir küfür mürşüt!"
Omuz silkerek şirin bir gülümseme sundum.
"Ee küfür diye ettim zaten Kenan"
Bana ayıplayan bakışlar eşliğinde nasihat sunacakken tatlı İngilizin elini omzuma uzatması ve" bu gece takılabilir miyiz tatlı sürtük?" diye sorması üzerine bana nasihat vermeyi sonraya bırakıp tatlı İngilizin karnına bir yumruk savurdu.
"Benimle takılmaya ne dersin koçum "
Cümlenin tamamını ingilizce konuşup koçum kelimesini üstüne bastırarak ve Türkçe olarak söylemesi garipti işte. Bir ara araştırılmalı nedeni.
...
Umarım beğenirsiniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Star Harvest / Kenan Yıldız
Fanfiction"Hayatıma elinde yıldız çiçekleri ve anlamını yarım yamalak bildiğim küfürlerle girdiğin gün anladım sonsuza kadar senin karmaşanda kaybolup bundan zevk alacağımı"