Sabah söve söve uyandım. Bu gün okula gidicektim. Kesin ilk günden olay çıkarıcam. Dar siyah dizleri yırtık pantolonumu giydim üstüme siyah Fuck You yazan yarım tişörtümü giydim. Kalın tabanlı ağır siyah ayakkabılarımı giyip aşşağı indim. Meriç kahvaltısını yaparken ben ceketimi giyiyodum. Kolları yırtık siyah ceketimle tamamlanmıştım. Meriç'e ben cıkıyorum diyip beremi taktım.
~~~~~~°°°°°°~~~~~~°°°°°°~~~~~~
Arabayı okulun yakınlarına bi yere park edip okula doğru yürümeye başladım. Yuvarlak gözlüklerimi saçıma tuturup okula girdim. Herkes birden bana uzaylı maymun görmüş köylü gibi bakınca gözlerimi devirdim. Hiç siyah giyinip saçları kızıl olan biri görmedinizmi.
Büyük okula girerken bi kaç kişi gözlerini benden çekmişti. Okulun büyük kapısından geçerken sanki bi köleymişim gibi hissettim. Hemen soolda kocaman danışman yazan kapıdan içeri girdim. Saçları sarı göt kadar etekli bi kadın sanyaldede oturmuş oje sürüyodu.
"Merhaba" dedi gevşek gevşek.
"Sekreter senmisin?" dedim soğuk ve ürpertici bi şekilde."Evet ne istemiştin canım" şu an kusmak varsa kusucam. "Sınıfım ne?" dedim daha fazla burda beklememek isetdiğimi belirtirken. "Adın ne canım?" azına çarpıcam şimdi "Melis Çağlayan" biraz bilgisayarda uğraştıktan sonra bi kağıda bişeyler karalayıp bana verdi. Sınıfa 12-H'deyim. Danışmandan çıkıp aheste aheste sınıfımı bulmaya başladım herkes bana tip tip bakıyodu. Sınıfımın kapısını hızla açıp içeri daldım. Tüm sınıf birden bana dönünce yine gözlerimi devirdim. İlk bi sınıfı süzdüm sonra en arkada boş bi sıra gördüm. Hızlı adımlarla gözüme kestirdiğim sıraya doğru yürüdüm. Sıraya oturup çantamı yandaki sandalyeye koydum kafamı masaya koyup dışarı izlemeye başladım.
Ne kadar garip insanlar. Yine ve yine tarzlarıyla dış görünüşleriyle yargılıyolar insanlar. Ama içindeki o fırtınayı o kederi o hüznü göremiyolar ne kadar güçlü olsa bile herşey gözlerden okunuyo.
"Ihım...Ihım" sese doğru döndüğümde şu Kaan 'ı gördüm. "Ne ?" dedim ve kafamı sıradan kaldırdım "Çantanı alırmısın başka oturacağım yer yok" dedi bende çantamı aldım. Geri başımı sıraya koydum. Bu sefer tam uykuya dalacakken dürtükledi. "Ne var ne!?" diye bağırınca sınıftan bi kaç kişi bize döndü. Kaan'ın gözleri sanki doldu sonrada tahtaya baktı. Zaten hoca girmişti. Hoca tahtanı karşısına geçip sınıfı süzdü gözleri bana takılı kalınca "Hey! Kızıl bana kendini tanıt" sıraya yayılıp "Melis Çağlayan" diye bağırdım ve elimdeki kalemi çevirmeye başladım. "Başka bişe ?" dedi ve masasına doğru ilerledi. Sanki yüz hatlarımı ezberliyomuş gibi dikkatli bakıyodu. "Bana bulaşmayın. Olay çıkmasını istemem diye bağırdım. Tam 27 dakika 13 saniye 51 sanise geçti ve hala Kaan hocayı pür dikkat dinliyodu tam 6 saattir. Bu son ders.
Zil çalınca çantamı alıp aşşağı indim. Nazlı 'da beni okul kapısında bekliyodu. İkimiz yan yana çıkarken bi çocukla çarpıştım. Kaslı bi vucuda sahipti, gözleri çikolata kahvesiydi, siyah saçları dağınıktı ve sim siyah giyinmişti. "Önüne baksana oğlum" dedim ve ilerlemeye başlamıştımki arkamdan bağırdı "Bakmasam nolur?!" derin bi nefes aldım. Nazlı "yapma" diye fısıldadı ama dinlemeden çocuğa doğru yürüdüm. Tam dibinde durup parmak uçlarıma yükselip dudaklarına yaklaştım ve fısıldadım "işte bu olur" dememle beraber kasıklarına tekmeyi geçirdim. Ondan uzaklaşıp gözlüklerimi taktım ve Nazlıyla beraber okuldan çıktık.
Eve gelip çantamı bıraktım ve dar siyah kapri taytımı ve sporcu atletimi giydim kapıya gelince Airmex lerimi giyip telefon ve biraz para alıp sahile indim. Koşmaya başladım. Hızlı daha hızlı. Saat 11 gibi bi tekel bayisine girip 5 tane Efes bira aldım ve 2 kutu sigara. Meriç' e 'Bu gece geç gelicem' diye mesaj attım. Sahilin hemen arkasındaki dağa çıktım. Koşarak her zaman geldiğim vadiye geldim. Yavaş yavaş en uç noktaya gelip oturdum. Çelik Meyhaneci parçasını açıp içmeye başladım. Bi elimde sigara diyer elimde birayla şarkıyı söylemeye başladım. Sanki şimdi bu vadiden şehire doğru bağırsam tüm her şey eskiye döncekmiş gibi geliyo. Annem babam ben ve Meriç yine bağ evinde kahkağalarla yaşıycakmış gibi geliyo. Eski anılarım geldi bi an aklıma.
" Anne biz hep böyle mutlu olucaz demi" diye anneme doğru koşuyorum sonra annem" evet biz hiç ayrılmıycaz diyo" ve beni öperek kucağına alıyo. Ben kahkağa atarken annem koyu kahve saçlarımı seviyo. Sonra beni salıncağa koyuyo ve sallamaya başlıyo ben etrafa gülücükler saçarken babam geliyo beni durduruyo ve ikimizede sarılıyo. Sonra Meriç paytak paytak gelip bize sarılıyo.
Omzumda bir el hisedince dolan gözlerimi silip başımı kaldırıp gelen kişiye baktım bu gün dövdüğüm kas çifliği bana bakıp gülümsedi. "Oturabilirmiyim" dedi ve sırıttı bense başımla onayladım sadece. 3. Birama başlarken yanımdaki çocukta poşetten bi bira çıkartıp açtı ve içmeye başladı. "Neden burdasın ?" dedi ve bi sigara yaktı. " Sanane" dedim. "Tamam asi kı sadece merak ettim " dedi. Ona baktığımda bana bakıyodu." Merak etme etme" dedim ve bi sigara yaktım. " Biliyomusun peşimdeler" deyince ona döndüm. "Kimler?" dedim. " Nerden tanıycaksınki" dedi yüzünde alaycı bi gülümsemeyle. " söyle sen lan" dedim ve dişlerimi sıktım. "Tamam tamam Kara Köpeğin piçleri " demesiyle ona hızlıca döndüm. " Lan ben onu hapse attırmıştım en az 20 yıl yatardı nasıl çıktı" dedim ve ayağa kalktım o piçler Meriç'i öldürceklerdi. " Tanıyomusun?" dedi ve benim gibi ayağa kalktı. "Mahf edicem o piçi" dedim ve giderken o çocuk yanıma geldi. Beraber yürürken "Ortak olalım" dedi ben o anki şokla azımdan bi "Ha?" çıktı." Ortak olalım diyorum sen o piçi bitir bende kurtiliyim" dedi. Aslında fikir cazipti " Tamam" dedim. Tam koşucakken kolumu tuttu ve sordu" İsmin?" "Melis" yine koşmaya başlarken bağırdı. "Demir...Ortak"
