Çok olmuştu. Şimdiye kadar bir sürü göreve çıktık. Yeri geldi Üzüldük, yeri geldi ağladık, hatta pes etmeyi bile düşündük. Ama hiçbir zaman bunu yapmadık. Sebebi "patron" değil. Sebebi, aramızdaki bağdı.
Saat 16:37'di. 18:00'da orada olmaları lazımdı. Patronun attığı kordinat vardı. Bir ofis. Kızlar görev için bu "ofis" olduğunu girunce içleri biraz olsun rahatladı. Eylül, telefonunda gezinirken .birbu gece düzenlenen bir parti gördü. Eylül:Şunlara bak, bu gece parti varmış ya. Nehir:Ne? Parti mi? Kumsal:Keşke gitsek ya Nehir ve Derin, Kumsal'a ciddi gözlerle bakmaya başlarken, Eylül ve Açelya işe Kumsal' in dediğini başlarıyla onayladı. Derin:Saçmalamayın, öyle bir şey olmayacak. Eylül:Çok sıkıcısınız ya. Nehir:Biz sıkıcı değiliz canım, sadece şu beyin denilen şeyi kullanıyoruz. Derin onaylarken, Açelya Derin ve Nehir'e yüzünü ekşitti. Kumsal:Tamam tamam, isterseniz hazırlanmaya başlayalım, vakit geçiyor. Kızlar onayladıktan sonra hazırlanmak için odalara çıktılar.
Eylül:Ayy. Ne giysem acabaaa~ kırmızı? Yok ya. Ya da siyah? Neyse yaa ikisinide giyicem.
Nehir:Eylül,iyi misin?
Eylül:Niye yaa, hevesimi bozmasana.
Nehir:Eylül, eğlenmeye gitmiyoruz. Şu görev bitsin istiyorum sadece.
Eylül:Tamam, tabi tabi.
Nehir anlamaz gözlerle Eylül'e bakınca
Eylül:Hadi ama, söyle. Sende istiyorsun.
Nehir:Ne? Neyi istiyorum?
Eylül:Hadi hadi naz yapma. Bak yemin ederim aramızda kalır.
Nehir:Eylül, Eylül'cüm. Ne bu senin karın ağrın. Ne bilmek istiyorsun?
Eylül: Sende onlarla tanışmak istiyorsun, biliyorum.
Nehir: Evet
Eylül: İşte bende diyorum ki sana- bir dakka. NE?!!!
Nehir: Evet, bende onlarla tanışmak istiyorum.
Eylül gülerek Nehir'e tip tip bakarak niyetini belli etti.
Nehir: Eylül o anlamda demediğini biliyorsun.
Eylül: Hm hm, anladım ben.
Nehir: Eylül, eğer senin basını yastıkla boğmamı istemiyorsan sus canım. Diyerek Eylül'ün koluna gülerek vurdu ve ikiside gülmeye başladı.
Eylül: Tamam tamam.
Bunları konuşurken içeriye diğerleri geldi. Onlar çoktan giyinmişti.
