2. -smut-

1K 40 219
                                    

Sabah kalkmamla Jisung'un beni araması bir olmuştu.
Alo..?
JEONGİN NEREDESİN SEN?!
Neden ki? Yeni kalktım çıkacağım birazdan.
SAAT KAÇ HABERİN VARMI SENİN?
Kaç ki..
Telefonu kulağımdan indirip saate bakmıştım.
Hasiktir.. ilk ders neydi?
EDEBİYAT KANKA KOŞ HOCA AĞZINA SIÇACAK!
Edebiyat mı dedi o..? Şimdi sıçtım işte..
GELİYORUM
Telefonu kapatıp hızlıca üstüme farklı birşey geçirip saçımıda sadece arkaya atmıştım.

Hiçbir şey yemeden direkt telefonumu alıp çıktım. Yolda kendi kendime söylenip utandırıyordum kendimi.
-kahretsin.. nasıl geç kalktım? Bu sefer kurtuluşum yok..
hızlıca okulun dış kapısına gelmiş, hemen ittirip binaya doğru koşmuştum.

Sınıfın kapısına geldiğimde ilk derin bir nefes alıp kapıyı çaldım.
-gel.
Kapıyı açıp içeri girdiğimde yandan sırıtan Seungmin'le karşılaşmıştım.
-hocam, özür dilerim..
Eğilip geri ona baktığımda gözüyle karşısındaki sırayı işaret etmişti.
-birde arkadaşlarından özür dile Jeong'cuğum.

Sınıfa doğru dönüp eğilmiş, yerime geçmiştim.

Bana bakıp sessizce
-sana geç kalmaman gerektiğini söylediğimi hatırlıyorum..? Demişti.

Korkmuş gözlerle ona bakarken gülüp ayağa kalkmıştı.

Güzel- yani sıkıcı bir dersten sonra zilin çalmasıyla iyice gerilmiştim.
-siktir.. sessizce söylediğim şeyleri duymamış olması için dua ediyordum.

Derse geç kalacağım hiç aklıma gelmezdi.
Nasıl oldu bu..?

Bu sefer normalinden daha yavaş gitmiştim odasına. Bu sefer ağır ceza yiyeceğim belliydi.

Kapının önüne gelip yavaş ve nazikçe kapıyı çaldım.
-gelebilirsin..

Yavaşça içeri girip masasının karşısındaki koltuğa oturmuştum.
-hocam..
-bahanelerini tek tek söyle bakalım.
-bahanem yok.. sadece--

Aniden ayağa kalkıp çekmecesinden minik bir krem çıkartmıştı.
-bunun da bir cezası olacak küçüğüm.

Gözlerim büyümüştü. Cidden ne yapacağını hayal edebiliyordum.

-ilk sen bahanelerini say bakalım. Sonra fantezilerime geçebiliriz.
-hocam cidden bahanem yok..
-dün seni çok mu yordum.?
-h..hayır?
-güzel. Bu sefer yorulacaksın.
-n..nasıl yani?

Ne dediğini anlamıştım ama sanki anlamamışım gibi yapıyordum.

Kirli zihnimin ortaya çıkmasını istemiyordum
o kadar.
-hocam.. ne yapacaksınız bana..? Yorulmak derken?
-anlarsın.

Usulca yanıma kadar gelmiş yakamdan tutup kendine çekmişti.
-geç kalacak mısın?
-hocam..

Hayır diyemiyordum. Çok garip bir durum olduğu için sesim bile az çıkıyordu.

Yakamı bırakıp kapıya doğru ilerlemiş, çıkıp farklı bir sınıfa girmişti. Farklı sınıf dediğimde bizim sınıf.

Elinde birkaç tane kalemle girmişti. Anladığım kadarıyla bütün kalemlerini bizim sınıfa götürmüştü. Bütün dediğimde 6-7 falan..

Kapıyı kilitleyip masaya doğru ilerlemiş, kalemliğini koymuştu. Sonrasında bana dönmesiyle biraz daha gerilmiştim.
-birşey yapmayacağım miniğim. Sadece biraz canın acıyacak o kadar..

Üstündeki ceketi çıkarttıktan sonra sandalyesine koyup bana doğru gelmişti.

Beni yatırıp üstüme çıktığında gözlerim sanki çıkacak gibi açıktı.
-hocam. Özür dilerim, geç kalmayacağım.
-hmh.. bak bunu söylemek için bile geç kaldın..

𝙊𝙙𝙖𝙢𝙖 // 𝙎𝙚𝙪𝙣𝙜𝙄𝙣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin