Acılarımın en tatlısıydın. Kalsam kendimi üzecektim ,gitsem seni...Ne gidecek kadar korkaktım ne kalacak kadar cesaretli.
"Korkma," dedim kendi kendime. "Ölünce geçer korkma!" Ama ölmedim! Ruh kanserimle birlikte yaşamayı öğrendim. Senden çok daha erken çıkmıştım ben yola. Ve yola çıktığımda aşkın, ömrün en uzun, en sessiz üç harfi olduğunu biliyordum. Aşk bir kelimeyse bin sessizlikti çünkü. Öyle çok sustum ki sana,kendi sesimi unuttum adeta. Sana dilsizliklerden yapılma bir lisanla geldim,anlamadın...İki ayrı uykuda,iki ayrı rüyanın birbirine dokunması gibiydi aşk. Sen bunu bilmiyordun. Tayfun. Aramızdaki fark buydu: Sen, ateşin yaktığını bilirdin; ben,ateşte yanmayı.
Öyle bir yerdeyim ki şimdi, ne seni sevebiliyorum ne de senden başka birini. Belkide uzatmalar bile bitti bu mücadelede, duymazdan geldiğimiz o son düdükle... Ve biz kandırdık ayrılığı... Kandırdık, bittigini kabul eden yanlarımızı...Kendi yokluğumda birbirimizin varlığını ödedik
Anladım ki ne sensiz yaşayabiliyorum ne de sensiz ölebiliyorum.