Buraya daha yeni gelmiştim. Yunus Köksal ilk defa beni şaşırtmıştı. Belkide ben öyle sanıyorumdur.
Her neyse.
''Birazdan baban gelicek seninle konuşucak düzgün dur şurda.'' Der demez, eliyle başımı aşağı doğru eğdi. Canım artık acımıyordu. Veya ben alışmıştım.
Hiç kimse hiç bir şeye alışamaz Asena
Her gün farklı ülkelere veya şehirlere gidiyordum. Yunus Köksal yani üvey babam olan kişi beni 4 yaşımda evlat edinmişti. Eve götürür götürmez, 1 hafta iyi davranmış ve diğer günler ise bana cehennemi yaşatmıştı.
Parayla beni insanlara kiralıyordu. 5 yaşımda sarhoş adamların evine gidip şişeleri topluyordum. Ama bazen ise beni göndermiyor, İstismara kalkışıyolardı.
İstismar, taciz, şiddet çok görmüştüm. Veya her şeyi görmüştüm.
Ama asla unutamadığım biri vardı.
Yılmaz Çoşkun.
O adam artık yaşamıyordu. belkide yaşıyordu bunu bilmiyordum.
Yılmaz Çoşkun beni en çok kiralayan kişilerdendi. Bir mal satın alıyormuş gibi benimle oynardı. Onu unutamıyordum. Bedenimde onun bana bıçakla saldırdığı izler vardı.
Ve en büyüğü sırtımdan boynuma kadar giden bir yanık izi.
Her neyse bunlar olup bitmişti önemi yok.
Her zamanki gibi bir tahta sandalyeye oturduğumda diğer kapının ardından gelen sesleri duyabiliyordum. Gülme sesleri ve boş muhabbet.
"Seninkide işe yarar güzel iş görür birazda bize verdi bizde yararlanılım." Adamlardan birisi bunu diyince kusmak istedim. Ama sessiz kalmıştım.
Ağzım bağlıydı. Kollarım bağlı ayaklarımı bağlıyorlardı. Ben cehenneme bağlanmıştım.
Kapı açıldı, Odaya Her zamanki gibi Tayfun Durmuş bana bakıyordu. İçeri korkak olduğu için 3 tane koruma ile geldi ve benim ellerim bağlıydı..
Onu 10 yaşımdan beri tanıyordum. Her türlü pisliği yapmıştır. "Anlaşılan bugün gine formunuzdasınız Asena hanım" güldü hatta sesli sesli
Arkasındaki koruma bana ilerleyip ağzımdaki bantı hızlıca çekti bu konuşmamı istiyordu.
"Beni bilirsin Tayfun bu cehennemden çıkana kadar formumda olacam ama seni bilemem daha dün belim ağrıyor diye iki saat sızlandın bence eskisi kadar iyi değilsin." Kaşlarını çatarak her zamanki gibi bana mal görmüş gibi bakıyordu.
"Doğru ya sen hiç bir zaman iyi olamadinki hiç bir zaman bir savaş kazanmadın.O yüzden kaşlarını böyle çatık dimi?"
Ardından sesli bir şekilde güldüm.
Evet kendimi hiç iyi hissetmiyorum.
Tayfun yani daha doğrusu dede. Bana doğru ağır adımlarla ilerledi. İlk önce yüzündeki kırışıklıkları gördüm. Acaba kaç çocuğu vardı çünkü buda seda sayan gibi evlenip evlenip boşanıyordu.
"Biliyormusun Asena ben seni de yendim evet seni yendim.
Ama bunu hiç bir zaman kabullenemeyen bir orospu çocuğusun." Ardından düşünüyormuş gibi yapıp devam etti. "Doğru ya senin Ailen bile yok. Niye o küfrü söylüyorsam. Olsun bir şey olmaz olmamış veya seni terk edip yetimhaneye bırakan Ailelere edeyim bu küfrü zaten hak etmişler." Diyip direk önüne döndü evet burda bile lafı koymuştu. Ardından koruma veya her ne haltsa bantı gine sessiz kalmam için ağzımı yapıştırdı.