1.Bölüm

25 5 5
                                    

İnsan hep mutlu mu olmalıydı? Hep gülmeli miydi? Peki bu mümkün mü?

Gözlerimi açtım ve yatağımın başucundaki telefonumu aldım. Off gecikmiştim yine. Neyse 15 dakika pek bir şey kaybettirmez. Hemen kalkıp duş aldım.Evde kimse yoktu.Hızlıca kırmızı tişörtümü ve siyah pantolonumu giyip kitaplarımı çantama koydum.

Kütüphane evimize yakındı o yüzden genelde yürüyerek giderdim. Omuzlarımdaki acıyı hissedip durdum. Bu kadar kitaba gerek var mıydı gerçekten? En fazla 3-4 saat çalışacaktım zaten.

Kütüphane bu gün fazla kalabalıktı sanki. Sürekli soru soranlardan bıkan görevli benim masalara doğru ilerleyip bir şey sormayacağımı farkedince sevinmiş gibi baktı. Hayır olamaz. Favori masama biri oturmuştu. Üstelik ne kitap okuyor ne de ders çalışıyordu. Üzerinde sadece kulaklık olan masasına kollarını dayamış telefonuyla uğraşıyordu. Daha önce hiç kütüphanede görmemiştim onu. Madem telefonla uğraşacaksın niye buraya geliyorsun ki?!

Masalar çok doluydu. Tek boş olan masa benim favori masamın yanındakiydi. Neyse moral bozmak yok. İlerleyip masama doğru yönelirken gözüm yandaki çocuğun telefonuna kaydı. Candy Crush oynuyordu. Keşke kalkıp gitseydi de masama geçseydim. Yan masaya oturup sandalyeye çantamı koydum. Diğer sandalyeyi yavaşça çekip oturdum. Genelde çalışmaya başlamadan önce kitap okurdum. Ama bugün yeterince gecikmiştim zaten. Papatyalı mor defterimi açtım. Programıma göre yeni konu çalışmam gerekiyordu. Çantamdan iPad'imi çıkarttım. Kulaklığımı almak için çantama yöneldim. Ama yoktu! Ön gözüne baktım fakat orda da yoktu. Kahretsin! Evde unutmuştum! Offf ne biçim bi' gün bu böyle! Bir anda bilgisayarlar geldi aklıma. Kütüphanedeki bazı bilgisayarda kulaklıklar vardı. Bir an gözlerim parladı ve bilgisayarlara doğru döndüm. Ama hepsi doluydu.
Aniden omzunda bir el hissettim. İrkilerek arkamı döndüm ve bana bakan Asel'i gördüm.

"Günaydın." dedi sessizce. Sandalyeyi çekip yanıma oturdu.

"Günaydın."

"Ee hanımefendi nasılsınız bugün?" dedi sessizce.

"5 dakika öncesine kadar iyiydim, sen nasılsın?"

"Ben hâlâ iyiyim." dedi hafifçe sırıtarak."De sana ne oldu?"

"Video izleyecektim ama kulaklığımı unutmuşum."

"Ya benim ki de yanımda değil ki." Yardımcı olmaya çalışıyordu.

"Neyse eve gidince izlerim. Program biraz aksayacak ama yapacak bir şey yok."

"Aynen programının geri kalanını bitir de video pek önemli değil zaten" dedi.
Ve devam etti "Sen niye burda oturuyorsun? Hep yan masada otururdun"

"Evet normalde orda otururdum ama şu pislik herifin kütüphanede Candy Crush oynayacağı tutmuş."

"Candy Crush mı?" Gülerek ayağı kalktı.

"Neyse canım, yer pek de önemli değil zaten değil mi?

Evet anlamıma başımı salladım.

"O zaman ben seni daha fazla tutmayayım,sonra görüşürüz"

"Görüşürüz"

Gün Doğana KadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin