Bölüm 3

69 19 0
                                    

Yeni bölümü paylaştım zannediyodum etmemişim özür dilerimmm

İyi okumalarr

*Stark kulesinde*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*Stark kulesinde*

"Beryl Weasley hakkında bulduğun tüm sonuçları söyle bakalım." dedi Tony zırının kol bölümündeki arızayı düzeltirken.

"Beryl Weasley 12 Nisan 1976 doğumlu. Londra'da doğup büyüdü. İlkokul, ortaokul ve liseyi sıradan okullarda bitirmesine rağmen üniversiteyi 20 yaşında Cambridge Üniversitesi'ne girdi. Arkadaşlarıyla birlikte bir köşkte yaşıyor. İlk iş deneyimi garsonluktu-"

"Garsonluk mu?" Tony bunun dedikten sonra güldü ve öne düşen saçlarını eliyle düzeltip arkaya yaslandı "Nasıl bu işten ayrıldığını merak ediyorum doğrusu!"

"Bir müşterinin onu rahatsız etmesi sonucunda Beryl tarafından yumruk yemiş, bu yüzden sabıkası var gözüküyor. Bu işinden ceza ile ayrılmasından sonra hiçbir iş yeri onu almamış gibi gözüküyor çünkü yaklaşık 8 ay boyunca işsiz olarak takılmış efendim. 8 ayın sonunda bir ajansa gidiyor ve Saint Laurent'in sahibiyle tabışıp onun asistanı olarak çalışıyor. Bu sürede Laurent ona modayla ilgili her şeyi öğretiyor ve Beryl Weasley kendi yolunu çiziyor. Şimdi ise modaya yön veren isimlerden."

Tony kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı. Garsonluktan önemli bir mevkiye, bu kadar kolay ulaşmasına şaşırmıştı doğrusu. Aslında şaşırmaması gerekiyordu çünkü Beryl Weasley'den her şey beklenirdi, çok deli dolu bir kızdı ve Tony'nin de onun bu yönü ilgisini çekmiş gibi görünüyordu.

İlk tanıştıkları anı düşünmeye başladı Stark. Gökyüzünde geçit açılan o savaştalardı. Avengers takımı hem insanları kurtarmaya hem de geçitten içeri giren düşmanlarını öldürmeye çalışırken fark etmişti kızıl saçlı kadını.

Etrafındaki robotumsu canavarları umursamıyor gibi gözüküyor, yerlere bakarak bir şey arıyordu. Tony bunu gördüğünde çok fazla bozuntuya vermemişti ancak bir süre sonra kadının elinde bir çocuk tutmasını gördüğünde neyi aradığını anladığını sanmıştı. Tabii bu çocuk ile kadını gören tek o değildi. Canavarlardan biri de görmüştü ve ikiliyi öldürmek için koşa koşa yanına ilerliyor gibiydi.

Tony hızlıca atağa geçip o canavarı öldürmeseydi belki de kadın ile çocuk ölmüş olacaktı. Hâlâ bunun ferahlığını yaşıyordu vicdanında. Neyse ki geç kalmamıştı.

"İyi misiniz?" diye sormuştu Tony. Konuşmayı başlatan ilk oydu. Genç ve kızıl saçlı kadın da az önce yaşadıklarının korkusuyla başını salladı ve arkasını dönüp gitti. Giderken Tony'nin de duyabileceği şekilde "Anneni bulalım şimdi..." demişti kadın.

Tony bir anlığına kadının çocuğu olduğuna inanmıştı ve bunun doğru olmaması da içine su serpiştirir gibi olmuştu. Neden böyle olduğunu bilmiyordu tabii. Anlaşılan bir süre daha bilemeyecekti.

Bu genç kadın sonraki seferlerinde de sık sık karşısına çıkmaya başlamıştı artık. Belki dergilerde, reklam çekimlerinde, sokakta yürürken bile boy boy fotoğraflarını görüyordu adam. Tesadüflere inanan bir adam değildi zaten ama bu kadarının da tesadüf olmayacağını biliyordu. Ardından onu gittiği bir davetiyede görmüştü. Fakat öncesinde olduğu gibi fotoğraf değil, kanlı canlı karşısındaydı. Giydiği kırmızı elbise ona ne kadar da yakışmıştı öyle! Kendine olan özgüveni ve kendini beğenmişliği ile adeta Tony Stark'ın ruh ikizi gibi hissettirmişti adama. Ona sarkan adamı da nasıl defettiğini gördükten sonra aynı zamanda kendisi gibi zeki olduğunu görmüştü.

Onunla konuşmak istemişti. İlk defa bir kadına 'hayranlık' duyuyordu ve bu kadının nasıl biri olduğunu anlamalıydı ilk önce öyle değil mi?

"Efendim, kalp hızınız 123'e çıktı. Doktor çağırmamı ister misiniz?"

Tony, Jarvis'in bu sesiyle arkasına yaslandığı duvardan kalktı ve yüzünü sıvazladı. Kızıl saçlı kadının artık ona büyü yaptığını düşünüyordu şimdi de. Düşüncelerine son vermesi lazımdı.

Bu yüzden güvenli alanına gitmek istedi. Otoparkına doğru inip Jarvis'e seslendi.

"Jarvis! Zırhımı istiyorum. Annemlere gidiyoruz."

***

Kapıyı çaldığında içine bir özlem duygusu oluştu. Buraya daha önceden gelmeliydi diye düşünüyordu. Sırf buraya gelmek için içine bir sıkıntısının doğması gerekmezdi sonuçta.

Kapı açıldığında kısa saçlarının yarısı afrika örgüsüyle kaplanmış babasını gördü.

"Yine hangi sıkıntın var da buraya geldin oğlum?" diyerek mutlu bir şekilde sarıldı oğluna. Çocuğunu bu kadar iyi tanıması onu biraz korkutsa da bozuntuya vermedi ve o da ona sarıldı. Ayrıldıklarında Tony, babasının saçlarına garip bir şekilde bakmaya başladığında babası konuştu.

"Bana öyle bakma! Teknoloji ve moda değişirken aynı kalmamız beklenemezdi sonuçta öyle değil mi? Hem bu saçlar o kadar kalmayacak, annen ile bu saçları kıvırcık yapmak için ördürüyoruz."

"Ördürüyoruz?"

Babası tam tekrar konuşacakken içeriden gelen yüksek kahkahalar ve eğlence eşliğinde babasına tekrar garip bir şekilde baktı ve ikisi beraber içeri geçti.

İçeri geçtiğinde 5 gencin odanın farklı yerlerine dağılmış olduğunu gördü.

Odanın bir köşesinde uzun saçlı biriyle bal köpüğü rengi saçı olan iki erkeğin tartıştıklarını dinledi ilk önce.

"İlk önce boyayı koymalıydık aptal! Kutunun arkasında boyaya oranla oksidanı koymamız gerektiği yazıyor!"

"İkisi de aynı yere gitmeyecek mi ne de olsa?!"

"Sen sıçmığını mı yiyorsun ne de olsa aynı yere gidiyor diye?!"

"BEN SIÇMIĞIMI YEMIYORUM!"

"BIR DE YESEYDIN!?"

Tony bu konuşmayı duyduğu anda dinlemeyi kesti ve diğerlerine bakmaya başladı.

Saçları karmaşık gibi duran kuzgun saçlı adam, kızıl saçlı bir kadına yapışık bir şekilde ilerlediğini gördü. İkisi de birbirine aşık gibi duruyordu bu yüzden pek sorun etmedi ama kendisini de iğrenmekten geri alamadı. Son olarak annesinin yanındaki kişiye göz gezdirdiğinde- Bir dakika, bu Beryl idi!

Beryl ile gözleri kesiştiğinde ikisi de şaşkınlıktan ağızlarını açmışlardı.

"Evet gençler, size söz ettiğim arkadaşımın oğlu Tony. Sizin tabirinizle demir adam oluyor tabii ama!" diyerek kısa bir şekilde gülüp kavga eden iki gencin yanına geçti.

Babası Howard, oğlunu diğer gençlere karşı arkadaşımın oğlu olarak tanıttığı kişileri tek tek göstererek tanıttı. Son kişi olan Beryl'i gösterirken ağzında hınzır bir gülüş takınmıştı. Demek ki kendisi ile Beryl'in arasında olan şeyleri babası bile biliyor diye düşündü.

"Akşam oluyor çocuklar. Zaten yeterimce yerimiz var. Siz de kalsanız ya burada!"

 Siz de kalsanız ya burada!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝐌𝐞𝐦𝐨𝐫𝐚𝐛𝐢𝐥𝐢𝐚 . Tony StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin