14

23 7 1
                                    

Jeongyeon:" Ay ben Jongdae şaka yapıyor sanmıştım. Delinin zoruna bak."

Karşı tarafta, telefondan sadece kıkırtı sesi gelmişti.

Jeongyeon:" Neye gülüyorsun anlamadım. Çocuk kimliğini almış ya."

Chanyeol:" Bir şey olmaz. Sen aç anahtarla kapıyı evde yoktur bu saatte biri. Varsa da açıklama yapmak zorunda değilsin bırakıp çıkarsın. Öpüyorum bebeğim dersim başlayacak."

Jeongyeon:" Ben de seni. Görüşürüz."

Derin bir nefes almış ve sabahın köründe maraton koşar gibi koşan sevgilisinin elinden zor bela kaptığı anahtarı deliğe geçirmiş ve sağa doğru çevirmişti.

O an niçin kimliği vermediğini düşünmüş ve yaklaşık 5 saniye bu yüzden kapının önünde dikilmişti. Sonra da aklına kapının önünde buluştuklarında kimliği evde unuttuğunu ve Chanyeol'un da geç kaldığını bu yüzden anahtarı alıp ayrıldıklarını hatırlamıştı.

Düşünmeyi bir kenarıya bırakıp kapıyı ardına kadar aralamış, sonrasında içeriye girip sessizce kapatmıştı.

Odasının üst katta olduğunu biliyordu ama hiç odasını görmediği ya da gitmediği için hangisi olduğunu bilmiyordu. Bu yüzden üst kattaki 5 odaya sırayla bakmaya başladı.

İlk girdiği oda hakkında söyleyebileceği tek şey pembe olmasıydı. Fazlaca pembe. Zaten yatağın yanındaki komidine bakınca gördüğü iki fotoğraftan odanın kime ait olduğu aşırı belliydi. Kendi küçüklük fotoğrafı ve bir kadının küçücük fotoğrafı bu odanın Jihyo'ya ait olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Hızlıca odanın kapısını örtüp diğer odanın kapısını açmıştı.

Bu oda Jihyo'nun odasına nazaran oldukça büyüktü. Dolap, komidin ve makyaj masası meşeden yapılmıştı. Ortadaki büyük yatağın üstünde de kocaman bir cibinlik vardı. Bununla da odanın müstakbel görümcesi Nayeon'a ait olduğunu anlamıştı. Çünkü Chanyeol'dan duyduğu kadarıyla Nayeon'un devasa bir fare korkusu vardı. Bu yüzden odasında bir cibinlik vardı.

Yanındaki odaya girdiğinde gözleri uzun süre duvarlarda gezmişti. Çünkü duvarlarda mükemmel resimler vardı. Üstelik öyle çoklardı ki duvarın beyaz boyası görünmüyordu. Komidinin üstünde kocaman bir pikap vardı ve yanı neredeyse oda sahibiyle aynı boyda olan plaklarla doluydu. Bu da odanın Chaeyoung'a ait olduğunu belli ediyordu.

Artık odasının burada olmadığını düşünmeye başladığı sırada yan odanın kapısını açmıştı.

Bu odanın da Chanyeol'e ait olmadığını anlamıştı. Çünkü odada, ortadaki yatağın üstünde büyük ve oldukça tatlı bir fotoğraf vardı. Momo ve Jongin'e ait. İkisi de gerçek gülümsemeleriyle gülüyorlardı çünkü. Göstermelik gülümsemeyle değil.

Her zaman böyle fotoğrafları ya da gülüşleri çok tatlı bulurdu. Küçükken çocuklarına onları böylesine içten güldürecek çoğu şeyi yapamamıştı ama o kadar iyi kalpli ve tatlı çocukları vardı ki annelerini vücudunda ya da yüzünde kızarıklık ya da morlukla görmeyince dahi böylesine içten gülümserlerdi. Hatta sadece annelerini görmeleri bile yeterdi.

Çok da güzel zamanlar vardı onlar için. Mesela okula giderken gördükleri seksekte başta kendisi olmak üzere oynamak, veli toplantısında duyduğu olumlu şeyleri çocuklarına söylemek ya da eve dönerken tek bir kerelik kaydıraktan kayma hakkı. İlk önce kim uyuyacak oyunu gibi şeyler onların en güzel anlarıydı. Tabii bunu düşünürken arkasında beliren kişiyi bile hissetmemişti.

Step Father - TwicexoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin