9

26 6 0
                                    

Jeongyeon:" Hadi ama mızıkçılık yapmasana!"

Chanyeol:" Olmaz."

Jeongyeon:" Niye? Şurada azıcık sevgililer gibi şey yapacaktık."

Chanyeol:" Olmaz, istemiyorum Jeongyeon zorla mı?"

İki saat önce sabahın erken saatlerinde camına taş atılması üzerine korkuyla kalktı Jeongyeon. Beyaz, uzun geceliğinin üstüne bebe mavisi sabahlığını geçirdi ve altında kalan bukleli, uzun, kahverengi saçlarını dışarıya çıkardı.

Tahta kenarlı camı açtı ve daha ayılamadığı için kısık gözleriyle kimin attığına bakmaya çalıştı. Odası ikinci katta olduğundan bahçedeki sarmaşıklar önünü kesmeden görebilmişti kim geldiğini.

Jeongyeon:" Oğlum?"

Junmyeon:" Ha kusura bakma anne. Zile basmadım Sana kuş uyanmasın diye. Kapın da kilitliydi."

Jeongyeon:" Ne oldu oğlum? Niye cama taş atıyorsun?"

Junmyeon:" Ya şey işten aradılar da acil gitmem gerekiyor. Planlı olsaydı akşam Sana kuşa söylerdim ama bir anda çıktı. Ben de uyansın istemedim. Daha sabah 4:30 çünkü. Sana söylüyorum haberiniz olsun diye."

Jeongyeon şu 'Sana kuş' sözcüğünü en son 3 yıl önce duymuştu oğlunun ağzından. Eskiden ona sürekli böyle seslenirdi. Hatta çıkmaya başladıklarından o yana sürekli öyle seslenmişti Sana'dan duyduğuna göre. Son üç yıldaki iltifatlar biraz değişse de -bazen ki çoğu zaman hiç iltifat gelmese de- Onlar için özeldi o iki kelime. Sana'nın duymaya hasret kaldığı şeylerden biriydi. Bu yüzden bu cümleleri aynen Sana'ya iletmek için ezberlemeye çalışıyordu o an.

Junmyeon:" Anne?"

Jeongyeon:" Ha tamam oğlum. Ne zaman gelirsin?"

Junmyeon:" Bilmem. Pek geç kalmam ama. Karıcığımı öp benim yerime."

Jeongyeon:" Aman görmemişin karısı olmuş almı-"

Junmyeon:" Ben de seni seviyorum anne."

Oğluna bir öpücük atıp tekrar içeriye girdi Jeongyeon. Sabahlığını çıkarıp sandalyeye attı ve tekrar yatağa girdi. Tam uykuya dalacağı sırada yine camına taş atılmıştı. Junmyeon bir şey unuttu herhalde diye düşündü o an. Geceliğinin omuzlarının altına düşmüş askılarını düzeltirken camı açtı.

Chanyeol:" Oo beni artık böyle karşılıyorsun ha"

Jeongyeon:" Junmyeon saçma sapnn konuşma anne- Chanyeol! Ne işin var senin burada."

Hafif bağırarak konuşuyordu. Hızlıca sandalyedeki sabahlığı kapıp üstüne geçirdi.

Chanyeol:" Sevgilimi özledim. Hadi gel aşağıya."

Jeongyeon:" Uykum var uyuyacağım ben. Git hadi."

Chanyeol:" Dört dakika içinde hazırlanıp gelmezsen benzin döküp kendimi yakarım ha. Hem ne güzel oğlun gitti."

Jeongyeon:" Sen nereden biliyorsun?"

Chanyeol:" Kuşlar söyledi. Turuncu ve sincaba benzeyen kuşlar."

Jeongyeon:"  Uyumuyor muymuş o kuş?"

Chanyeol'den cevap beklerken beklediği cevap kapısının önünden gelmişti.

Sana:" Uyumuyorum anne!

Jeongyeon hızlıca kapıya yönelip kilidi açtı. Bu eskiden kalan bir alışkanlıktı. 16 yaşından kalan bir alışkanlık. Kocası eve geç geleceği zamanlar yattığı odanın kapısını iki kez kilitler ve anahtarı da üstünde bırakıp kapı kolunun altına sandalye koyardı. Şimdi sadece kapısını kilitliyordu. O zaman belki ölmemek belki de tüm kemikleri kırılana kadar dövülmemek için yaptığı şeyi şimdi alışkanlık için yapıyordu.

Step Father - TwicexoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin