chapter sixteen

637 63 17
                                    

jaeyun'un evinden;

jaeyun telefonu koltuğa koyduktan sonra kapıya gitmiş ve açmıştı. karşısında gördüğü bedenle vücudunun titrediğini hissetmişti, belki de esen rüzgar titretmişti onu ama o ihtimal kafasından geçmemişti.

sunghoon gözlerini jaeyun'dan ayırmadan içeriye girmişti. jaeyun böyle bir şey beklemiyordu ama sesini çıkarmadı. kapıyı kapattı ve arkasında duran bedene döndü tekrar.

"neden geldin?" diye sordu. sunghoon ilk önce elini ensesine koydu ve daha sonra aklına bir şey gelmiş gibi jaeyun'un üzerine yürüdü.

jaeyun ne olduğunu anlayamamıştı. sırtına değen soğuk kapıyı hissettiğinde irkilmişti. "sunghoon ne yapıyorsun?" kaşlarını çatarak konuştuğunda sunghoon'un dudakları yukarı kıvrılmıştı.

"öpüştüğün kişileri hatırlatmaya geldim jaeyun." sunghoon aralarındaki mesafeyi sıfıra indirdiğinde jaeyun hala sunghoon'la göz temasını bozmamıştı.

"sunghoon.." sunghoon jaeyun'un yüzüne yaklaştığında durmuştu. "hm?" jaeyun bir süre bekledi. emin olmak istedi, sunghoon'un niyetini anlamak istedi.

aradan geçen bir dakikanın ardından jaeyun kafasını çevirdi, "siktir git" dedi. sunghoon jaeyun'un yüzünü inceledi. neden böyle dediğini anlamıştı. garip hissediyordu..

kırılmış mıydı? biraz. ama kendisi haklı mıydı? hayır. bu yüzden gülümsedi ve bir elini jaeyun'un çenesine yerleştirerek kendine bakmasını sağladı. tekrar göz göze gelmişlerdi.

"jaeyun, özür dilerim." ilk defa yüz yüze özür diliyordu çünkü jaeyun buna hiç fırsat vermemişti.

"hangisinden dolayı özür diliyorsun sunghoon?" sunghoon elini hala onun yüzünde tutarken baş parmağıyla yüzünü okşadı.

"sana vurduğum için özür dilerim. seni öptükten sonra pişmanmış gibi davrandığım için özür dilerim." jaeyun kaşlarını çattı.

"öptüğün için gerçekten pişmansın zannediyordum." sunghoon güldü ve kafasını eğdi. şu an aşırı çekiciydi, jaeyun bayılmak üzereydi ama numara yapmakta iyiydi.

sunghoon kafasını kaldırdı ve tekrar jaeyun'a baktı. "ben seni öptüğüm için pişman olacağım." soru sorar gibi söylediğinde jaeyun kafasını salladı. "evet, neden olmasın sunghoon." sunghoon tekrar güldü ama aniden ciddileşti.

"o dudaklarını tekrar esir almak için canımı verebilirim şu anda. neyden bahsettiğinin farkında mısın sen?"

jaeyun sunghoon'un bu kadar ciddi olmasına şaşırmıştı. onu geriye itmek için ellerini kaldırmıştı ki sunghoon onu bileklerinden kavramıştı.

iki bileğini bir avucuna alıp kapıya yaslamıştı. jaeyun ne olduğunu anlayamamıştı bile. şu an bulundukları durum, atmosfer çok garip hissettiriyordu.

"sunghoon, pişman olacağın şeyler yapma." jaeyun net bir şekilde konuştuğunda sunghoon iç çekti.

"pişman olacağım şeyler neymiş?" jaeyun gözlerini devirdi. "bırak beni, sana izin vereceğimi düşünmüyorsun herhalde?"

sunghoon güldü. "öncekinde vermiştin ama?" jaeyun böyle bir cevap beklemediği için gözlerini kaçırdı. "o an.." sessizce konuştuğunda sunghoon yüzüne doğru yaklaştı.

wallet, jakehoon. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin