02,14,2024
Bir kış mevsimi, soğuk rüzgarlı bir şehirde yaşardım ben.
Bir hastalıktan ötürü EEG kontrole, ildeki bir devlet Hastanesi'ne, yanımda annem babam ile koyulmuş gidiyordum.
Ben o günden bir hafta önce randevu almıştım ama ben salı günü almam gerekiyorken pazartesiye almışım 🤭
Acaba hastane kabul eder mi diyerekten şansımızı denemek istedik.
Bütün gün, beni bu yalnızlığa itip giden o kadını düşündüm, nede olsa onun şehrindeydim.
Acaba ne yapıyor?
Nerede ?
Karşıma çıkar mı?Diye aklımı kurcalayan gereksiz sorular ile sıra beklerken saatlerce bekleyişin verdiği bitkinlik ile dizimin üstüne kaç defa başımı eğilerek uyuya kalmışım.
3. Defa uykudan uyandığımda saat 15:40 gösteriyordu.
Ve bizden önce 8 hasta vardı,
Aynı zamanda bilgisayarlara elektrik sıkıntısı olduğu için hoca bilgisayardan değil ses ile çağırıyordu ve buda çok daha geç sürmesini sebep oluyordu.
Aşırı sıkılmış ve bunalmıştım.
Sürekli babam ve anneme
" Kaç saattir bekledik hadi gidelim diye naz yapıyordum.
Çok şükür bitti ve tedavimi olmuştum..
Ailemi gitmek için zorlamamın sebebi evi özlediğimden değildi aslında.
Biran önce bağlamam için tel almak istiyordum 😂
Sonra hastane işi bitti sonuçlar cuma günü belirlenecekti ve bizde dışarı çıkıp otobüs bekledik.
İlçe otobüsüne binmeden önce, ara otobüse binip, hastane sokaklarından çıkıp, şehrin içine doğru ilerlememiz gerekiyordu.
İstediklerimiz olmuş herşeyi almıştık.
Bir durakta oturup kulaklığı takmış damardan parçaları dinliyor ve düşüncelere dalmış, etrafımda sürekli bakış atan kızların tavırlarına karşılık, öfkeli duruşum onlar için büyük bir yük olsa gerek.
Yaklaşık 30 dk kadar bekledikten sonra şehrimin otobüsü gelmişti ve direk bindim. Hem koltukta oturmak yorgunluğumu almaya yetecekti.
Fakat şöyle bir sorun oluştu'ki otobüs öğrenciler ile doluydu ve koltuklar da doluydu.
Neyse sağlık olsun ayakta yolculukta güzeldir direkten otobüs yolculuğs başladı ve bende başımı eğip kulaklığım ile uğraşırken.
Bana karşı seslenen ince bir ses duydum.
Ani bir refklesle başımı kaldırıp baktığımda, koltukların ilerisinde, siyah şallı tesettürlü. Genç olduğu belli bir hanımefendi. Eliyle bana doğru işaret ederek yanındaki koltuğa oturmama müsade mi etti desem, davet mi etti desem bilemem.
Ama çok değişik olmuştum o an.
Çok heyecanlı ve içimdeki bir his kararmıştı âdeta.Arkasına dönüp bana baktığında, siyah şal arasında görünen ince simsiyah gözleri ile göz göze gelince, utanmaktan, konuşmayı akıl bile edememiştim bile.
Oturmamı teklif eden hanımefendi sesimi duymasa'da
"Sıkıntı yok böyle güzel demiştim sessizce.
Kendi kendime düşüncelere kapıldım o an.
"Ama ben....
"Ben sıradan, şimdiki cahil ahir zaman insanlarından biriyim ve bu denli dindar bir bayanın bana gösterdiği şefkat yardım, o kadar güzel gelmişti'ki hak etmediğimi düşündüm bir anda.
Bir yabancıyım, yada ne olduğu belirsiz biriyim, ama buna rağmen bu denli samimiyetle böyle birşey söylemesi. Ömrüm boyunca hiç unutmayacağım, hatta kitaba bile yazacağım kadar önemli bir anı olmuştu benim için.
Bende bir an o dindar hanımefendi kadar mertebesi aynı hissettim kendimi...
Çok güzel...
Gönlünden yardım etmek geçen o hanımefendiye, Rabbim cehennemi yaşamayı bırakalım göstermemesini diliyorum.
Rabbim o kulun bana verdiği tebessümün mutluluğun huzurunu kat ve kat aynısına nasip etsin ne diyelim 😌