Merhaba okur-chanlar, nasılsınız?
Ben size bölüm yazıyorum
Şimdi iki saniyeni alacağım,ekrana tıklayıp yıldıza basabilir misin?
Normalde oya takıntılı değilim fakat 1,6k okunmaya göre oy çok düşük. Yazmak için beni motive eden iki şey var;Oy ve yorumlarınız.
Eh,haketmiyorsun derseniz anlarım sıkıntı yok okurlarım.
(Duygu sömrüsü gibi oldu)
O zaman yazmaya başlamak lazım
_______________________Takemichi'den
Anlamıyordum!Mikeyler neden buradaydı? Doğru burası bir cafe fakat Sarı prensin elinde neden boyadığım ruj vardı? Fark etmişler miydi? Gerçi fark etse kızardı, motosikleti oldukça pahalı ve kaliteli gözüküyordu. Fark etmiş miydi? Yoksa etmemiş miydi?
Arka tarafta masanın siparişini hazırlayan ekip 16 numaralı masanın içeceklerini küçük bölmeden arka tezgaha atınca topuklarımın üstünde dönüp tepsiyi ellerimle kavradım. İskemlenin etrafında dolaşarak 16 numaralı masaya içeceklerini bırakıverdim. Oldukça nazik olan müşteriler teşekkürler dediğinde kısa bir tebessüm edip tepsimle gerisin geriye kasa tarafına geçtim.
Arin ve fuyu kendi siparişlerini dağıtıyordu. Chifuyu'nun arada sırada Baji'ye bakıp gülümsediğini görsemde teşhis koyamadan gözlerini kaçırıyordu. Tam tersi olan Arin ise köşede tepsisini kıracak bir şekilde sıkı tutarak, sert bakışlarıyla "Yine mi geldiniz lan pezevenkler" der gibi bakıyordu. Hiç oralı olmayan ekipten sadece Kazutora korkuyla Arine bakıyordu. Bir kaç kişi dürtüp gözleriyle Arini gösterince sustular. Keyifle sırıtan arkadaşım "öyle korkarsınız götler" temalı bakışı atıp,saçını dövercesine savurup kasa arkasına gelmişti.
En sonunda Chifuyu da işinden ara bulup arkaya geldiğinde yüzünde muzip bir sırıtışla bana bakıyordu. Sonradan Arin de sanki anlaşmışlar gibi aynı gülümsemeyle bana bakmaya başladı.
"Kanka o ruj çok pahalıydı. Neden onu kullandın?"dalga geçer gibi bakıp dururken ağzımdan kocaman harflerle;
"NE" kelimesi çıkınca ağzımı kapadım. Çok yüksek sesli konuştuğum için gözler bana çevirilmişti. Etrafa kısaca bir özür savuştururken ne diyeceğimi düşünüyordum.
"Cam yerine keşke seni öpebilseydim felanlar filanlar. Öpücükler,kalpler. Kanka niyeti bu kadar belli etme"ketçapa dönüşen yüzümü ellerimin arasına alıp mızıldanarak utanıyorum dedim. İkiside gülmeye,hatta ve hatta kahkaha atmaya başlayınca yüzümü ellerime daha fazla gömdüm.
"Siz nereden anladınız"yüzümü ellerimle kapattığım için sesim boğuk çıkıyordu.
"Kanka o ruju beraber aldık. Benim gururum olduğu için bakıp bakıp duruyorum,dışını ezberledim"dedi elleriyle dış şeklini havaya çizerken.
"Ya söylediniz mi?Ruju çevirip çevirip bana bakıyor"
"Yok söylemedik de... İlk gördüğümde biraz tepki verdim. Anlamış olabilir"Chifuyu siparişin gelmesi üzerine yanımızdan ayrılırken, Arin arkadaki otomattan içecek almaya gitmişti. Kendi kendime düşünebileceğim vakti bulmuştum.
Meğer ruj için gelmiş! Bende beni kırdığı için geldi felan samıştım. Gerçekten kendi kendime gelin güvey oluyordum. Ben yanından geçerken kızarayım,o da milletle kırıtsın! Nerede adalet? Gerçi bu adalet için bizim bir ileri seviyeye geçmemiz lazım. Mesela ondan hoşlandığı belli olan kişilerle konuştuğunda onun koluna girebilecek kadar bir seviyeye çıkmalıyız. Yoksa ben onu kıskanayım,o beni kıskansın.. o zaman bu iş bitmez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mitake
FanfictionHizmetçi kafede çalışan Takemichi ve onu çalışırken gören Mikey. ~Yuu