Bölüm 4.Sahte yanıkların gerçek izleri.

28 6 39
                                    

Sahte kelimelerle birlikte,sahte bakışlar da çokca can yakarlar.

İnsanlar,kalpleri kırıldığında,karşılığını yaraları deşerek verirler.
Gariptir ki,yeniden kanayan yaralardan akan kan damlaları asla kırmızı değildir.Beyazdır,saftır,şeffaftır,hiç akmamış gibi.Zaten insanın saflığı sadece yaralarından ibarettir.İnsan yaralarıyla temizdir,gerçektir ve yeniden doğmuş gibidir.Belki de,yaralar,insanın küllerini canlandıran yeganelerdir.

"Geçmiş ne kadar geleceğin aynasıysa,gelecek de,bazen sadece sanrıdan ibarettir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Geçmiş ne kadar geleceğin aynasıysa,gelecek de,bazen sadece sanrıdan ibarettir.Lakin değişmeyen tek bir gerçek vardır.

Her zamanda her evrende ve her kainatta,geçmiş değişmezdir,
Eskiden olan eskiye kucak açacaktır!
Ve o gün geldiğinde Evren de,küllerinden doğacaktır."

Bölüm 4.Sahte yanıkların gerçek izleri.

Sabah saatleriydi,dünden beri hiç kıpırdamamış,Robert uyuduktan sonra ayağa kalkmak bile canımı yakmaya başlamıştı.Bedenimdeki yaralardan ziyade her defasında kendimi kötü hissettiğimde sığındığım şarkı bana ailemi acıyla hatırlatıyordu.

Güneş yeni yeni doğuyordu ve pencereden vuran ışık, saatlerdir derin uykuda olan Robertin yüzüne vuruyordu.Hissettiklerim fazla garipti.
Onun yüzüne baktığımda onu  aynı zamanda hem parçalara ayırmak,hemde uzunca,ses etmeden izlemek istiyordum.
Tüm gece boyunca düşündüm.
Ailemi öldürenlerin soyunu devam ettirmeleri onları suçlu yaparmıydı?
Aslında mantıken baktıkta, hayır yapmazdı.
Lakin kalp işte,bazen sağ kalmayanlar için kalbi atanları suçlamak ister.

Onun yüzü,ince lakin dolgun dudakları,siyah kömür gözleri ve yüzünü hoş gösteren sakalları...
Her şeyi ile mükemmel gözüken nadir insanlardandı.

Elimi istemsizce çenesine oradan sakallarına ve yanaklarına dokundururken buldum kendimi.

Ellerimi yavaşca yüzünün her bir zerresinde gezdirirken bir taraftan elime aldığım ilk bezle alnında oluşan terleri siliyordum.Yavaş yavaş ateşi çıkmaya başlamıştı,tüm gece boyunca inip kalkan ateşi ona bu gün kan yutturucak gibiydi.
Uykusunda gece boyunca hafif hafif mırıldanmış,bazense hafif hafif sızlanmışdı.Bezi yeniden soğuk suya saldım,suyunu sıktıktan sonra ihtiyyatla onu uyandırmamaya dikkat ederek bezi alnına koydum.Dudaklarından dökülen hafif ve hoşnutsuz mırıltılar ona sinirlenmeme sebebiyyet veriyordu.

"Yeter,sızlanma artık Avcı" diye fısıldadım.
Uzun zamandır yemek yemediği aklıma geldiğinde yavaşca ayağa kalktım.
Dehşet derecede sızlayan vücuduma aldırış etmeden salonun kenarında olan american mutfağına yöneldim.Uzun uğraşlar sonucunda ezogelin çorbası yapmış,ve tepsiye koyarak yavaşca Robertin yanındaki masaya bırakmıştım.

Bedenimdeki acı her saniye beni daha fazla öldürüyordu,bu neredeyse dayanılmaz hale gelmişti.Böyle devam ederse bu acıyla en fazla bir hafta daha dayanabilirdim.
Lakin daha yapacak pek çok işim vardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Avcının Avı [Ölmeme İzin Ver Serisi 1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin