1 bölüm

15 7 1
                                    

Kanlı savaşın ortasında kalmıştı insanlar herkes bi tarafa kaçmaya başladı iki ülkenin başlattığı savaş hepimizi bertaraf edecekti israilin cumhur başkanı yorgosun kızıydım ben henüz yirmi bir yaşlarındaydım ülkemin özel üniversitelerinde üniversite okuyordum birden fazla dil biliyordum Arapça ve İngilizce hayalim mastır yapıp doktor olmaktı insanları hayatta döndürmek yaşatmaktı amaçım babam Filistinlilerin topraklarımıza göz diktiğini söylerdi fakat mensubu olduğum ülke İsrail çocuk kadın demeden öldürüyordu üniversiteden arkadaşım Sofya'yla lüks bi villada ev arkadaşıydık bir akşam evimde ders çalışırken kapım çaldığını işittim Sofya erkenden uyuduğu için kapıyı ben açtım kim gelmişti ki bu saatte kapıyı açtığımda üç tane asker gördüm üniformaları Filistinli askerlerinin giydiği üniformaydı karşımdaki kara kaşlı kara gözlü adamla gözgöze geldim kapıdaki korumalarım yerlere serilmişti o an telaşlanarak kapıyı karşımdaki askerin yüzüne kapatmaya çalıştım asker ayağını kapının arasına koyarak kapıyı ittirdi kapı ardına kadar açıldı korkuya kapılarak banyoya doğru kaçmaya başladım adımdaki asker kolumdan tuttu o an çırpınıyordum asker ağzımı kapatıp beni susturdu benimle iletişim kırmak için İngilizce konuşmaya başladı " sakin ol bir şey yapmacağım dedi bi an duraksayıp ağzımı kapatan askerin gözlerinin içine baktım asker uslu durduğumu görünce elini ağzımdan çekti nefretle bakıyordum ona Arapça bildiğim için karşılık verdim karşımdaki askere " ne istiyorsunuz benden karşımdaki asker onunla Arapça konuştuğumu işitince şaşırdı beklemiyordu Arapça bildiğimi kolumdan elini nazikçe çekti doğasında yoktu şiddet arkasındaki Filistinli askerler evime girdi sesleri duyan Sofya telaşla aşağı indi Filistinli askerlerden biri Sofya'yı kaçmasın diye tuttu
Askerlere haykırarak " bırakın onuuu dedim çumhurbaşkanın kızı olduğum için beni kaçıracaklardı belliki kapının ardında anahtarlar vardı askerlerden biri yanımdaki kara gözlü askere " Talha komutanım kapının arkasında anahtar var dedi demek karşımdaki asker Filistin komutanıydı
Bi şekilde babama ulaşmam gerekiyordu telefonum salonda kalmıştı Sofya titrek ifadelerle bana bakıyordu korkmakta haksız değildi zira bende korkuyordum kim bilir bize ne yapacaklardı komutan ayağa kalkmamı söyledi o an kalkmamakta ısrar ettim karşımdaki komutana başka çare bırakmıyordum kolumdan tutup beni çekiştirdi Sofya arkamdan bağırıyordu " tanrı aşkına bırakın onu diye kapının ardındaki anahtarla Sofya'yı eve kilitlediler beni ise araçlarına zorla bindirdiler araca binerken kolum hızla araca çarpmıştı canım çok acıyordu Filistinli komutan o hengamede kolumu çarptığımı fark etmişti canımın yandığını görünce üzüldü ülkemin sınır hatlarından çıktığımızı görünce hırçınlaştım aracı süren askere müdahil olmaya başladım inmek istiyordum yanımdaki komutan beni durdurmaya çalıştı ellerinden kurtulamayacağımı anlayınca hızla giden aracın kapısını açtım gerekirse kendimi araçtan atacaktım o an Talha komutan beni kollarımdan tutup kendine doğru çekti ölümün eşiğinden dönmüştüm komutan arabayı süren askere " kapıyı kilitle dedi ardından sert bi ses tonuyla " napıyorsun sen kafayı mı yedin dedi ellerim hala komutanın avucunun içindeydi hızla ellerimi komutanın avucunun içinden çektim bağırarak " bırakın beni ne istiyorsunuz benden karşımdaki komutan ellerini başına götürdü başı ağrıyordu galiba sorumada yanıt vermemişti derin bi nefes alıp hızla verdim ülkemden koparılmak istemiyordum kapıyı bir kaç kez daha açmaya çalıştım fakat kilitliydi kapı sesine tahammül edemeyen komutan " uğraşma daha fazla kilitli ellerimi başıma götürdüm yaklaşık bir buçuk saattir yoldaydık arabanın içi sıcak olmaya başlamıştı nefes almaya ihtiyacım vardı kapının kenarındaki tuşlara bastım camı açmak için fakat camda kilitliydi derin of çektim yanımdaki komutana göz uçuyla baktığımda yolu seyir ediyordu kısık bi ses tonuyla " camı aç hava almak istiyorum yanımdaki komutan söylediklerimi işitince yanındaki düğmeye basıp camını açtı gözlerimi devirdim o an ben kendi camımın açılmasını istiyordum hava hafif aydınlanmak üzere idiydi Filistin sınırlarına girdiğimizde bazı evler enkaza dönmüştü bunu gerçekten benim ülkem mi yapmıştı sınıra girdiğimizde Arapça bi şey okunuyordu sabah ezanıydı bu okulumda müslüman bi kız vardı ezan vakitleri onun telefonun alarmı çalıyordu komutan aracı süren askere ilerdeki caminin önünde durmasını söyledi askerler namaz kılmak için araçtan indi ezanı işittiğim anda gözlerim istemsizce dolmaya başladı neydi beni huzurlu hissettiren endişe dolu zihnim metanetli oluverdi hayatımda ilk defa böyle bir şey hissediyordum o esnada komutan araçtan indi kapıyı açmaya yeltendiğim sıra kapıyı uzaktan kumandayla kilitledi yaklaşık onbeş dakika geçti aradan camiden insanlar çıkmaya başladı beni kaçıran askerlerde camiden çıkıyordu yaşlı amcalar karşısında gördükleri askerlere tebessüm ederek " ALLAH sizi başımızdan eksik etmesin diyorlardı bir askerde göremediğim şevkati taşıyorlardı camdan onları seyir ettiğimi gören komutan elinde su dolu şişeyle geldi susadığımı düşünerek bana şişeyi uzattı başımı iki yana sallayarak " sizin suyunuzu içmeyeceğim dedim komutan tek kaşını kaldırarak " camiden doldurdum içesin suyu dedi bakışlarımı camiye çevirdim o an gerçekten huzur doluydu inadımı bi kenara bırakarak komutanın uzattığı su şişesini aldım bir kaç yudum içtim soğuk ama güzeldi

Savaşın ortasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin