Bölüm 7 ~ Orlando, Florida

43 6 4
                                    

Öncelikle herkese Selamm! Nasılsınız? Uzun zamandır derslerden dolayı bölüm atamıyordum ama telafi etmeye çalışacağım merak etmeyin. Bölüm atamadığım süre zarfında gelen yorum ve oy beni çok mutlu etti teşekkür ederim. Sorup da moral bozmak istemezdim ama 14 Şubat sizin için nasıl geçti? Şahsen benim iyiydi. Sevgilim yoktu ama kuzenimle hediyeleştik tavsiye ederim eğlenceli bir aktivite oluyor.

 Niyyyseee İyi Eğlenceler, İyi Okumalar Efenimm....


(Başlamadan önce bu biraz sıkıcı ve önemli bir şey yok, bu yüzden atlamak isterseniz atlayabilirsiniz)  burası yazarın notuydu agalarım

Zamanında yola çıkabilmek için sabah 4.30'da her zamankinden erken uyandım. Hızla yataktan kalkıp bir bavul aldım. Annemin bu geziden haberi olmadığı için sessiz kalmak zorunda kaldım. 18 yaşında olmama rağmen biraz kontrolcü olabiliyor. Mayo ve dört kıyafet hazırladım. Banyoya gidip dişlerimi fırçaladım ve yüzümü yıkadım. İşim bitince diş fırçamı çantama koydum. Makyaj masamın başına geçtim ve makyajımı yaptım. Telefonum titremeye başladı. Bunlar üçüzlerdi.

mesajlaşma

Nick- Henüz hazır mısın?

Alexi- Evet, kıyafetimi seçmem gerekiyor bu sırada sen de gelebilirsin.

Nick- Tamam, şimdi geliyorum.

Dolabımın karşısına geçip bir kıyafet seçtim. Gri bir eşofman altı ve beyaz bir tişört aldım. Üzerine bej bir ceket giydim. Her şeyi topladığımdan emin oldum ve çantamı ve Yünlü Mamut' u aldım. Ses çıkarmamaya çalışıyordum bu yüzden annemi uyandırmadım. Kapı kolunu yavaşça çevirip kapıyı arkamdan sessizce kapattım. Arabanın kapısını açtım. "Hey Millet!" Enerjik bir şekilde bağırdım. "Günaydın." Matt uykulu bir şekilde bana karşılık vermişti. "Günaydın!" dedi Nick. Nick'in çok fazla enerjisi vardı ama bunun birkaç saat içinde biteceğini biliyordum. Onu tanıdığım için muhtemelen yatağa bile gitmemişti. Chris'ten yanıt gelmedi. Ben gözlerimi kapatırken Matt arabayı sürdü.

Yünlü Mamut ağlamaya başladı ve beni uyandırdı. Uyandığımda nihayet gün doğumundan biraz ışık göründü. Biberonunu alıp besledim. Telefonumu kontrol ettim ve saat 5:35'ti. "Geldik mi?" diye Matt' e sordum. "Evet, park yeri bulmaya çalışıyorum." dedi. Nick'i uyandırdım. "Hı?" "Uyan, Nick." dedim onu ​​sarsarak. Sonunda oturur pozisyona geldiğinde. "Ne?" diye sordu. "Neredeyse geldik; hazırlanın." dedim. Tüm eşyalarını alıp çantasına koymaya başladı. Sonunda anneme mesaj atıp ona olanları anlatmaya karar verdim.

mesajlaşma

Alexi- Merhaba anne, sana yaklaşık 3 gün evde olmayacağımı söylemek istedim. Sadece iyi olduğumu bil ve lütfen fazla kızma. Hoşçakal!

Matt sonunda bir park yeri buldu ve hepimiz çantalarımızı ve valizlerimizi alarak dışarı çıktık. Havaalanına doğru yürümeye başladık ve hepimiz check-in yaptıktan sonra oturacak bir yer bulduk. "Biraz Starbucks alabilir miyiz?" diye heyecanla sordum. "Starbies mı?" Nick bağırıyor. İkimiz de Starbucks aramak için ayağa kalktık. "Peki, henüz annene söylemedin mi?" diye sordu Nick. "Evet, ona arabadayken söyledim. Biraz gerginim." "Bu kadar kızgın olamaz." Huzursuz bir bakışla söylemişti. Sonunda bir Starbucks bulduk ve sırada beklemeye başladık. "Chris ve Matt için bir şeyler almalı mıyız?" diye sordum. "Ne isteyeceklerini bilmiyorum. Gelip kendileri alabilirler." dedi. "Vay be, Nick." dedim adını abartarak. Sıranın önüne geldiğimizde siparişlerimizi verip içeceklerimizi bekledik. İkimiz de eşyalarımızı alıp sandalyelere döndüğümüzde. "Uçağımız buraya ne zaman gelecek?" diye sordu Nick. "Ah, 5 dakika" diye cevapladı Matt. Uçağımızın çağrıldığını duyduğumuzda hepimiz telefonlarımızda geziniyorduk. "İşte başlıyoruz." dedi Chris. Eşyalarımızı alıp uçağa bindik. "Kim nerede oturuyor?" diye sordum. "Herhangi birini seç ." dedi Nick. Bir sıra seçip son koltuğa kadar gidip oturdum. Chris yanıma geçtiğinde Nick ve Matt yanımızdaki sıraya geçtiler. Airpod' larımı taktım ve birini Chris'e verdim. En sevdiğim şarkı listesini açtım ve başımı omzuna koydum.

~ Zaman Akışı ~

Birinin beni sarsmasıyla uyandım. Chris'ti. "Evet, inmek üzereyiz. Hazır olun." Bulunduğum yerde gerindim. Chris bana AirPod'umu geri verdi ve ben de ikisini de kutuya koyuyorum. Airpod'larımı ve telefonumu çantama koydum. "Emniyet kemerlerinizi çözebilirsiniz." Bayan hoparlörlerden bunu söyleşinde anlamıştım. Birazdan uçak inecek ve hepimiz uçaktan ineceğiz. Chris önümde ve Nick arkamda. Çantalarımızı almak için yürüyoruz ve gelmelerini bekliyoruz. Sonunda tüm çantalarımızı aldık ve Nick bir otele Uber çağırdı. "Sadece yatmak istiyorum." diye sızlandı Matt. "Sızlanmayı bırak evlat. Senden bıktım zaten." dedi Chris. "Aman Tanrım, kavga etmeyi bırak!" diye bağırdı Nick. Chris dil çıkarırken konuştu "Kapa çeneni bebeğim." Nick ona iğrenmiş bir bakış attı. "Şu saçmalığı yapmayı bırak. Herkesin önünde dilini çıkarmayı." "Ne zaman hiç kavga etmiyorsunuz? Florida'dayız; biraz eğlenin." dedim. Hepsi bana baktı. Her birine baktım. "Ne?" dedim gülümseyerek. "Ah, Uber'imiz burada." dedi Nick. Hepimiz kapıdan çıkıp onu Uber'e kadar takip ettik.

~ Zaman Akışı ~

Otele varıyoruz ve Uber'in arka kısmından çantalarımızı aldık. İçeri girip resepsiyon görevlisinin yanına gittik. "Bir odada iki yatak var. Olur mu?" Adam soruyor. Hepimiz birbirimize bakıp kafa salladık. "Evet bu iyi." dedim. Bana anahtarı vermeden önce bilgisayarına bazı şeyler yazıyor. "İyi Eğlenceler!" dedi. "Ah, asansör nerede?" diye sordum. "O tarafta." dedi Matt asansörü işaret ederek. Asansöre binip 3. kata çıktık. Odamızı bulup her şeyi içeri aldık. Telefonumu rahatsız etme özelliği açıktı, bu yüzden annemin henüz cevap verip vermediğinden emin değilim. Tüylü mamut bir kez daha ağlamaya başladı. Onu besledim ve üzerinden epey zaman geçtiği için bezini değiştirmeye karar verdim. "Ben havuzu kontrol edeceğim. Gelmek isteyen var mı?" dedi Chris. "Geliyorum." dedi Nick elini kaldırarak. Chris kapıdan çıkıp giderken şöyle diyor: "Elini indir evlat. Ne yapmamı istiyorsun? Seni çağırayım mı?" . Nick onu takip etmeden önce alay ediyor. Odada yalnızca ben ve Matt vardık. "Yaniiii" diyorum. "Yani ne?" diye sordu. "Sana bir şey söylemek istiyordum." dedim. Yarı uykulu bir şekilde "Nedir?" dedi. "Sanırım Chris'e karşı hislerim var." "Ne?" Matt sanki iki saniye önce uykusu yokmuş gibi bağırdı. "Y/n, o tamamen sana takıntılı. Ve ben hiçbir şeyi mahvetmek istemiyorum ama o yarın senin için büyük bir şey planlıyor." "Cidden mi?" Gülümseyerek sordum. "Evet, aptal." Chris'in bizim için neler planladığını düşünerek gülümsedim. Universal' deki randevunuz mu? Havuzda yalnız bir gece mi? Muhtemelen çıkma teklifi ? "Tamam, o zaman eşyaları açmaya başlamalıyım." dedim. "Evet, yatmaya gidiyorum." Çantalarımı alıp her şeyi çıkarıp çekmecelere koymaya başladım. Kısa süre sonra Nick ve Chris geri gelip odaya girdiler. "Biz döndük!" dedi Nick. "Hey!" diyerekten seslendim. "Ne yapıyorsun?" diye sordu Chris. "Ah, sadece bavulları açıyorum." Matt' in yanına yatağa atlamadan önce başını salladı. "Ayı Matty!" Onunla birlikte örtülere girerek bağırıyordu. Paketi açmayı bitirirken kendi kendime güldüm. "Saat kaç?" diye sordum. "23:51." dedi Nick. Yatağa girerken inledim. "Yarın olmasını istiyorum zaten." diyerekten sızlandım. Nick zaten yatakta senin yanındaydı. Chris'in uyanık olup olmadığına baktım ama uyuyor gibi görünüyordu. "Matt, Chris'in yarın için büyük bir şey planladığını söyledi." diye Nick'e fısıldadım. Nick'in nefesi kesildi. "Gerçekten mi?" Başımı salladım. "Neymiş merak ediyorum." diye fısıldadı. Gülümseyip omuz silktim. "Zaten biliyorsun değil mi?" Nick diğer tarafa dönerken gülümsedi. Elbette çoktan biliyordu zaten.

~ Zaman Akışı ~

"Akşam yemeği sipariş ettim." dedi Matt. "Sonunda! Açlıktan ölüyorum." Birkaç dakika sonra birisi kapıyı çaldı. Yemeğimizin yanı sıra oda servisiydi. Yemeği alırken gülümseyerek "Teşekkür ederim!" diyorum. Chris tabağını elimden alırken şöyle diyor: "Matt hepimize Alfredo makarnası ısmarladı." Chris, yemeklerini yerken Nick ve Madi ile Instagram Canlı Yayınına çıkıyor. Matt o kadar yorgundu ki yemek yerken bile uyuyakaldı. Tabağımı alıp oda servisinin kolayca alabilmesi için kapının yanındaki şifonyere koydum. Nick kamerayı bana doğrulturken şöyle diyor: "Alexi de burada." Hızla çerçeveden çıkarken telefona el salladım. Kesinlikle kamera karşısında böyle olmak istemezdim. Daha sonra yatağıma girip televizyonu açtım. Yarını bekleyerek yorganın altına girdim.

———————————————————————

Sizce nasıl bir bölümdü? Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Görüşmek üzeree...

ONLY MİNE ~ Chris Sturniolo x Y/NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin