Birinin beni dürtmesiyle gözlerimi açtım. Sonunda askeriyeye gelmiştik. Yanımda oturan Sena'ya doğru döndüm.
"Kalk hadi geldik." Dedi Sena.
"Tamam." Dedim ve ayaklandım. Birisi Sena'ya gelmesini söyleyince Sena hızlıca yanımdan gitmişti.
Ya ben şimdi bu çantaları nasıl taşıycam? Ayrıca burayı bilmiyorum ki nereye gideceğim ben? Ben bunları düşünürken bir yandan da kabinde ki çantayı çıkarmaya çalışıyordum. Hızlıca çektim ama tutamadım kafama düşeceğini anlayıp gözlerimi kapadım. Fakat çanta düşmemişti. Yavaşça gözlerimi açtım.
"Dikkat et ilk günden sakatlanmak istemezsin." Diyerek çantayı eline aldı yeşil gözlü, kumral saçlı adam.
"Teşekkür ederim." Dedim.
"Burayı tanıtma işi bana kaldı galiba hiç kimse kalmamış otobüste. Yapacak birşey yok." Dedi adını bilmediğim adam. Sonrasında diğer çantamıda eline aldı.
"Ah ben taşırım diğer çantayı siz uğraşmayın." Diyip elinden çekmeye başladım ama olmuyordu. Bu ne kuvvet be adam.
"Ben taşırım sorun değil. Bu arada ben Barış. Yüzbaşıyım." Dedi adı Barış olan adam.
"K-komutanım kusura bakmayın ben bilmiyo-"
"Sorun değil. Zaten şuan meslek içinde değiliz." Dedi gülümseyerek. Bu sırada otobüsten inmiştik ve binanın içine girmiştik.
"Bu koridorun sonunda kadın askerler için ayrılan yatakhane var. Onun karşısında da kadınlar için lavabo.
Kadınlar için olan yatakhanenin önüne geldiğimizde
"İlk önce çantalarını bırak sonra devam edelim ben seni burada bekliyorum." Dedi yüzbaşım.
"Emredersiniz komutanı-"
"Meslek dışında ismimle hitap et lütfen."
"Pekala...Barış." dediğimde gülümsedi. Bende çantaları aldım ve içeriye girdim. Bu adamı kaba birisi sanmıştım ve şimdi bana yardım ediyordu. Tuhaf gelmişti. Aklıma annemi aramam gerektiği geldi ve telefonumu çıkardım. Fadime sultanı aradım.
- Alo Asya.
- Alo Annem ben yeni görev yerime geldim haber etmek için aradım.
- İyi yapmışsın. Buralar da buz gibi hava kim bilir oralarda nasıldır. Sıkı sıkı giyin tamam mı hastalanma.
- Evet evet baya soğuk burası. Giyerim merak etme. Babamla Emir nasıllar?
- İyiler ne olsun. Baban herzamanki gibi yatakla yapışık sürekli uyuyor. Emir de okula gidip geliyor işte.
- İyi iyi hep iyi olun. Anne benim gitmem lazım yüzbaşım beni bekliyor daha fazla bekletmeyeyim.
- Tamam kızım görüşürüz. Dikkat et kendine.
- Sendee. Görüşürüz.
Dedim ve telefonu kapatıp cebime koydum. Çantamı koymak için dolapların olduğu yere ilerledim ama dur bir dakika hangisi benim dolabım bunların? Tam dışarıya çıkıp Barış'a soracakken birisi bana seslendi.
"Asya." Dönüp sesin sahibine baktım Sena'ydı.
"Yanından gitmek zorunda kaldım. Kusura bakma. Çantaları taşımana da yardım edemedim zaten üzgünüm." Diye devam etti.
"Yok yok önemli değil. Yüzbaşım yardım etti zaten." Dedim.
"Ne yüzbaşım mı? Emin misin? O pek öyle birisi değil." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız
Teen FictionAsya işinde oldukça başarılı bir askerdir. Birgün Van'a tayini çıkar ve gitmek zorunda kalır. Kuzgun adlı time katılır. Bundan sonra yıldızlar onun için çok özel olacaktır. Peki Asya'yı neler bekliyor? Ya da kimler? Yıldızlar gerçek anlamda olan yıl...