Chapter 1: Stranger

61 11 0
                                    

Chapter 1: Stranger

"Bu önemli bir durum, efendim. Jungkook yeterince büyüdü ve artık kendini göstermesi gerekiyor. Düşmanlarımız tahtın esas varisinin bir korkak olmasını sanmamalı." Chaewon sert bakışlarını adama dikti.

"Bana ne yapacağımı söyleyebileceğini sana düşündüren ne? Bu ülkeyi ben idare ediyorum. Jungkook sadece ben öldükten sonra söz sahibi olabilir. O hâlâ bir çocuk." Cevap vermek için dudaklarını aralayan adamın lafı Chaewon'un elini masaya vurmasıyla kesildi.

"Bu konu hakkında başka hiçbir şey duymak istemiyorum. Eşim 26 sene önce öldüğünde kim vardı tahta oturacak? Ben başlattım bu saltanatı. Ben yaptım. Kimsenin haddine değil sorgulamak. Şimdi kaybolun." Herkes dağılınca Chaewon tahtına oturarak alnını ovuşturdu.

"Efendim, Kim Krallığı savaşı baslatırsa, ne yapmayı düşünüyorsunuz." Yuna sorusunu ona yöneltti.

"Hep nasıl yaptıysak öyle. Bu sefer biraz daha zorlayıcı olacak gibi sadece." Ortamın gerginliğini bozan şey içeri giren Jimin olmuştu.

"Anne, sıkılıyorum. Herkes sıkıcı, herkes ama. Yani biraz vizyon, bir seviye istiyor insan. Tamam anlıyoruz saygı gösteriyorsunuz, evet pek tercihim olmasa bile varisim falan ama herkes çekiniyor yani. Bu nedir? Neyse, onu bunu boşverin şimdi saçım nasıl olmuş? Bukle yaptırdım. Ah, Yuna, sen de burdasın! Seni de pek sevmiyorum gerçi çok sıkıcısı-"

"Jimin! Saygılı ol, biraz!" Jimin saçlarını savurup dudaklarını büzdü.

"Yorum yap, anne. Bu mükemmel bacaklarımı bana bağır diye yormadım buraya kadar. Dışarı çıkmama da izin vermiyorsun hiç. Erkek yok burada! Kuruyup kaldım." Dramatik şekilde elini alnına koydu. "Bu mükemmel bedenim solup gidecek böyle giderse." Chaewon sıkıntıyla nefes verdi.

"Istememen varis olduğun gerçeğini değiştirmez. Askerlerle, ya da düşük seviyeli erlerle ilişkide bulunamazsın. Bu krallığımıza yakışmaz."

"Kıçımın krallığı."

"Jimin!" Jimin gözlerini devirdi.

"Sen de sıkıcısın. Jungkook'a gideceğim. Çalışıyordur. Beni dışarı çıkarsın, insan yüzü göreyim diye. Yoksa bunalımdan öleceğim tamam mı?"

"Ne yaparsan yap, saçmalama da."

...
Jungkook antrenmanını yeni bitirdiği için terliydi ve hemen temizlenme isteği ile odasına giderken yolunu kesen kardeşi ile duraksadı.

"Jimin?"

"Bebeğim? Beni dışarı götürüp gezdirecekmişsin." Jungkook onu baştan aşağı süzdü. Bir omuzunu açıkta bırakan gömleği, bacaklarını ikinci bir deri gibi saran pantolonu ve deri botlarıyla annesini kızdırmış olmalıydı. Bir prens böyle giymemeliydi fakat annesi artık ona aldırış etmiyordu bile. Bundan cesaret alıyor olsa gerek ki parıltılı makyajını da cesurca taşıyordu. Gerçi Jimin'in hiçbir zaman cesaret alma gibi durumu olmamıştı. Istediği yapar ve asla korkmazdı, sinirlenmesi için kısıtlanması yeterliydi ve gözü hiçbir şeyi görmezdi.

"Nedenmiş o?" Jimin, Jungkook'un bileğindeki iple oynayarak mırıldandı.

"Savaşla ilgili ne konuşulduğunu duymak istersin diye düşünmüştüm." Konu Jungkook'un ilgisini çekecekti ve Jimin bunu bilmenin verdiği zevkle gülümsedi.

'Fire On Fire' taekook✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin