Telefonu elinden bırakalı yaklaşık on dakika oluyordu. Her ne kadar telefonda rahat konuşsa bile Ferdi'yi görmesiyle sanki eli ayağı birbirine karışıyordu, düzgün düşünemiyordu. Her ne kadar Erenay kendisini üzmüş olsa da vazgeçemiyordu. Bir sene önce Ferdi birden aralarına bir duvar örmüş, sürekli düşman olmaları gerektiğini söyleyip durmuştu. Arda kesinlikle buna bir anlam verememişti. Büyük ihtimalle Kenan da biliyordu nedenini, ama Arda'ya en ufak bir şey söylememişti. Hatta Arda ısrarla sorduğunda ufak bir kavga etmişlerdi.Boş boş tavana bakarken birden dışardan kavga sesleri duymuştu. Beş dakika sonrasında dış kapı, ardından da odanın kapısı açılmıştı.
"Uyumadın mı sen hâlâ?"
"Kolay uyuyamadığımı biliyorsun Ferdi."
"Üstümü değiştirip geliyorum ben." Arda onaylarcasına mırıldandığında Ferdi çoktan odadan çıkmıştı bile. Bazen Erenay'ın ona neden birden böyle davrandığını aşırı merak ediyordu. Bazen umursamıyordu bile ama çoğunlukla merak ediyordu. Ferdi'ye defalarca kez 'neden?' diye sormuştu ama aldığı cevap her zaman seni ilgilendirmiyor olmuştu. Zamanla Ferdi ona nefret beslemeye başlamıştı sanki. Fazlasıyla üzülmüştü, bunu her dile getirdiğinde Ferdi ona 'umrumda değil' gibisinden cevaplar vermişti. Çocuğun ilgi alanına girmek için her şeyi yapmıştı. Çok sevdiği şeylerden bazılarını sırf Erenay sevmiyor diye unutmuştu. Herkes ondaki çöküklüğü fark etmişti, Ferdi'nin babası bile gelip ne olduğunu sormuştu. Ama Ferdi asla umursamamıştı. O düşüncelere dalmışken Ferdi odaya girmiş ve yanına yatmıştı.
Ferdi ona sarıldığı gibi değil temas ettiği anda heyecanlanmıştı.
"Çok heyecanlısın bakıyorum?" Ferdi konuştuğunda mümkünmüş gibi daha da hızlanmıştı kalp atışları. Uzun zamandır omuzları bile birbirine çarpmamıştı, nasıl heyecanlanmadan durabilirdi ki?
Arda sessiz kaldığında Ferdi hafif gülmüş ve daha sıkı sarılmıştı ona. Arda gergince gözlerini kapatmıştı, uyumaya çalışacaktı ancak bu fazlasıyla zordu.
-
Sabah uyandığında saat öğleden sonra bir buçuktu ve Ferdi hâlâ yanındaydı. Genelde ikisi de bu saatlerde ya da daha geç kalkarlardı. Gece geç saatlere kadar ya uyumaz ya da uyuyamazlardı. Uykusunu tam alamamıştı o yüzden tekrar uyuyacaktı.
Bir buçuk saat sonra uyandığında Ferdi de uyanmıştı. Ardından kıvırcık adamın kahkahasını duydu.
"Çok komik görünüyorsun." Anlamsızca baktığında, Ferdi tekrar gülüp yanıtlamıştı.
"Tüm saçın birbirine girmiş, savaştan çıkmışsın gibi görünüyor.""Ya ne be. Senin saçında marula benziyor şu an."
"Abart, daha kıvırcık benim saçım."
"Bana ne. Marul adam." Ferdi kahkaha attığında Arda kaşlarını çattı.
"Ne gülüyorsun ya? Gülmesene." Gülerse kalbi daha da hızlanacaktı, gülmesindi.
"İyi gülmüyorum."
"Hâlâ kahkaha atıyorsun Erenay!" Diyerek kızdı büyük olana.
"Tamam ya gülmüyorum." Diyerek gülüşünü sonlandırdı.
"Neyse, işe gideceğim ben artık." Diyerek ayaklandı. Arda'nın ise suratı asılmıştı, gitmek zorunda mıydı? Ne olurdu ki biraz daha kalsa. Sabah dokuzda gitmesi gereken işine altı saat geç kalmıştı zaten.
"Görüşürüz." Diyerek odadan çıkmıştı. Arda oflayarak dolabına gitti.