Arabayı olabildiğince hızlı sürüyordu. Kenan genelde yapardı böyle delilikler, yanındakileri de işin içine katmazsa olmazdı tabi. Arda pek dayanıklı bir insan değildi, her anlamda. Çabuk hasta olur, çabuk kırılır, çabuk sarhoş olurdu.Daha eve yirmi dakika yol vardı, ama hızlı sürmeye çalışıyordu. Kuzeni camdan atlamaya çalışırken Arda'yı da işin içine falan katabilirdi. Daha babasını hapse attırıp Arda ile sevgili olacaktı, kuzeninin aptalca işleri yüzünden çocuğa yazık olsun istemiyordu. Kenan tabiri caizse cidden deliydi. Bir ara sarhoşken evde bulduğu bir tüfeği alıp koltuğa sıkmıştı, zar zor tüfeği almışlardı elinden. Yani bu yüzden Kenan içtiğinde onu evden atmak veya hayvan barınağına vermeyi düşünüyordu.
Arda ile düşman olmalıydı ama kime göre neye göre? Aslında kendisi bu şekilde düşünmüyordu ama babası her şeyi yapabilecek türden bir adamdı ve Arda ile gereğinden fazla yakınlaştıklarını gördüğünde ona bazı şeyler söylemiş, gözünü korkutmuştu. Zamanında Arda ile yakınlardı, fazlaca. Bu yüzden annesini öldürmüştü ve herkese düşmanlıkta olan bir ölüm olduğunu söylemişti. Annesi gibi Arda'yı kaybetmeyi göze alamazdı. Düşüncesi bile çok korkunçtu. Araları açıldıkça hisleri biraz hafiflemişti ama Arda gelip ona aşkını itiraf ettiğinde ve kavgalarından sonraki halini görmesi hislerinin yok olmasına izin vermemişti. Evde göz göze geldikleri zaman bile öyle üzgün ve kırgın bakıyordu ki, gidip ona sarılarak her şeyi anlatası geliyordu.
Eve vardığında umarım Kenan bir bok yememiştir diye dua etti, zamanında meyve bıçağını duvara saplamaya çalışmıştı. Anahtarını çıkartıp kapıyı açtı ve içeri girdi. Ceketini çıkartıp Arda'nın odasına girdiğinde çocuk masum masum oturuyordu, yanına gitti.
"Neden geç geldin Erenay?"
"Yarım saate gelirim demiştim, yirmi dakika oldu sadece."
"Onu mu diyorum ben! Saat kaç haberin var mı?"
"Arda her zaman bu saatte geliyorum zaten."
"Ama neden ki?"
"İşim oluyor." Arda somurttu. Neydi bu iş?
"Ne işi? Sabahları geç gidiyorsun zaten, o yüzden mi gece çalışıyorsun?" Ama o zaman neden uyku düzenini bozardı ki? Uyku düzenini düzeltse işe sabah giderdi.
"Hayır, ondan başka işler."
"Mesela? Barlarda mı dolaşıyorsun yoksa Erenay? İçme alkol falan zararlı." Diye azarladı onu, sanki şu an alkollü olan kendisi değilmiş gibi. Ferdi bu gerçeğin üzerine bir kahkaha patlattı, gereğinden daha tatlıydı bu çocuk. Ondan uzak kalmak canını yakıyordu.
"Barda değil, boş binalar diyelim." Arda kaşlarını çattı.
"İnsanları mı öldürüyorsun Ferdi? Ama sen katilsin!"
"İnsan öldürmüyorum Arda, toplantı yapıyoruz gibi bir şey." Hâlâ tam inanmamıştı ona.
"İnanmıyorum sana, bence yalan söylüyorsun."
"Yalan söylemiyorum Arda."
"Of." Diyerek oturur pozisyonundan yatış pozisyonuna geçti.
"Ne oldu?" Diye sordu Ferdi.
"Of işte, nedeni yok." Kestirip attı.
"Arda, yalan söyleme bana."
"Ama sen bana söylüyorsun!" Ferdi'ye bu konu hakkında kızgındı, neden kendisine yalan söylüyordu ki?
"Öyle olmalı çünkü, iyiliğin için."
"İyi olmak umrumda değil Erenay! Neden yalan söylüyorsun bana?" Kırgın bakışları Ferdi'nin kalbini parçalamıştı adeta.
"Özür dilerim." Pişmanlıkla söylediği şeye rağmen, karşısındaki genç çocuk çoktan göz yaşlarını akıtmaya başlamıştı bile.
"Arda ağlama, nolur ağlama." Diyerek sarıldı çocuğa. Arda her ne kadar kalan son gücü ile onu ittirmeye çalışsamda hiçbir işe yaramamıştı.
"Özür dilerim, özür dilerim Arda'm."
"Git Erenay, işine git."
"Gitmeyeceğim." Kollarını daha da sıkılaştırdı.
"Yapmasana ya! Boğacaksın beni." Çocuğun hâlâ sarhoş olduğunu hatırladığında güldü Erenay. Arda'yı kucaklayıp odadan çıktı, mutfağa yöneldi.
"Ne yapıyorsun be! İndir beni!"
"Çığırma Arda."
"İndirsene beni adam!"
"Arda bağırma!" Diyerek uyardı onu, sesi biraz yüksek çıkmıştı ama ikisinin de umrunda değildi.
"Kahve yapacağım sadece. Otur şuraya." Sandalyenin üzerine bıraktı çocuğu.
"Kahve içmek istemiyorum ben."
"Olabilir."
"Ne demek olabilir ya? Ciddiye alsana beni."
"Şu an ciddiye alamayacağım kadar tatlı geliyorsun gözüme."
"Ya sussana Ferdi."
"Sustum Arda."
"Sus zaten."
Kahve hazır olduğunda Arda'ya verdi. Arda oflaya puflaya kahveyi içtikten sonra Ferdi yatmasını söylemişti ama genç çocuğun umurunda bile değildi.
"Arda! Yat uyu artık."
"Ya uykum yok diyorum. Hem sana ne be, ne zamandan beri umursuyorsun ki?"
"Arda uzatmadan uyu."
"Uyumayacağım Ferdi."
"Saat sekize geliyor Arda! Yat diyorum sana."
"Bağırma!"
"Bağırmıyorum!"
"Bunu söylerken bile bağırıyorsun salak!"
"Neyse, yat uyu artık Arda."
"Of iyi be."
"Şükürler olsun. Bıraksam hiç uyumayacaksın."
"Ya sana ne adam? Ben uyumak istemiyorum belki." Ferdi sabır çekerek Arda'yı kucakladı ve odasına girdi.
"Uyuyacağım diyorum, sen de beni kucaklamak için bahane arıyorsun ya."
"Arda." Erenay uyarır şekilde konuştuğunda bir süre daha atışmışlar, sonrasında Arda ona uyuyacağını söyleyip odasından kovmuştu.
-