Bu güne kadar gerekli gereksiz çok şey yaşandı. Ama ben hala onun bana olan bakışlarını unutamıyorum. Dain'in kim olduğunu bile bilmiyorum ama kız kardeşim ile bir bağlantısı var. Kız kardeşim, Lumine ise, ondan nefret ediyor gibi. Neden? Sebebi ne ola bilir? Neden bilmiyorum ama kız kardeşim benden çok Dain'e odaklanmış gibiydi. Oysa beni gördüğü için sevineceğini sanmıştım. Beni götürmek yerine, benimle konuşmak yerine, bana sarılmak yerine neden, neden sadece Dain ile olmamam gerektiğini söyleyip çekip gitti? Ben onunla konuşmak istiyordum, ona sarılmak ve yorgunluğumu bırakmak istiyordum... Zaten burada olma sebebim yok, ben sadece buradan kurtulup onunla, kız kardeşim ile olmak istiyorum..
- Ether.. Aether.. Aether!!!
Paimon'un beni ani çağırışı ile kafamı kaldırmam gerekti. Şu an Wangshu hanındayız. Paimon'un isteği üzerine Fontaine'dan hemen buraya gelmemiz gerekti. Ballı tavuk sipariş etti ve tüm yolu sadece bunun için geldiğimize inanamıyorum. Bacaklarımı hissedemiyorum...
Paimon: Nereye dalıp gittin öyle sen?
Başımı geriye yaslayıp yukarıya baktım. Gözlerimi kapattım.
Aether: Hiç bir şey. Sadece seyahatlerimizi düşünüyordum o kadar.
Paimon: Hmm tamam.
Ballı tavuk yemeye devam ederken söyledi. Ben gözlerimi dinlendirirken yavaş yavaş uykuya dalmaya başladım. Uyudum ve uyandığımda başka bir yerdeydim. İrkilerek uyandım, hemen etrafa baktım ve Paimon'un hala mışıl mışıl uyuduğunu gördüm. Etrafa daha dikkatle bakınca Wangshu hanının odasında olduğumuzu farkettim. Ama bizi buraya kim getirdi? Kaşlarımı çattım ve ayağa kalkacaktım ki önümde aniden beliren yeşil ve mavimsi duman yüzünden korkarak yatağa geri düştüm. Bunun Xiao olduğunu anlayınca derin nefes alıp verdim.
Xiao: Ah.. özür dilerim. Seni korkutmak istememiştim.
Her zamanki düz ifadesi ile söylemişti. Ama sesi yumuşaktı. O kadar ki rahatladım doğrusu.
Aether: Hiç sorun değil.. ben iyiyim.
Gülümsedim ve bana dik dik bakan bal sarısı gözlerine baktım.
Aether: Bizi buraya getiren-
Xiao: Bendim.
Sözümü kesmesi ile dikkatimi ona daha çok vermeye başladım. Anladığımı ifade edercesine gülümsedim ve başımı olumlu bir şekilde salladım.
Aether: Teşekkür ederim.. ama biz zaten Liyue şehrine gidecektik-
Tekrar sözümü kesti.
Xiao: Vakit geç olduğu için şimdi buradan Liyue şehrine doğru gitmek aptallık olur. Yorgun halde karşına çıkan canavarlarla nasıl savaşmayı bekliyorsun?
Sessiz kaldım. Aslında haklı. Yorgunum ama ben... böyle savaşmaya ben alışığım. Yine de beni düşünmesi beni mutlu etti.
Aether: Haklısın.. teşekkür ederim.
Bana sorarca bakmaya başladı.
Xiao: Neden?
Aether: Ah şey.. beni düşündüğün için-
Xiao: Önemli bir şey değil.
Sözümü kesme be adam..
Xiao: Uykuna devam etsen iyi olacak. Kathedreyne sana yine görev verecek gibi.
Aether: Ah haklısın.. peki sen?
Bana tek kaşını kaldırarak baktı. Kötü bir şey sorduğumu sanmıyorum..? Ama bana olan bakışları garip-
![](https://img.wattpad.com/cover/361946536-288-k851355.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Together | Xiao x Aether | Genshin impact
AcciónKim bile bilirdi.. o gülümsemenin sadece kederi saklamaya çalışan bir maske olduğunu..? Kim bile bilirdi.. sonunun böyle hiçlikle biteceğini.. . . . . . . . . . . . Hikaye içermektedir: Şiddet Küfür Angst Umarım beğenirsiniz iyi okumalar! <3 ----- ⚠...