Bölüm 3

16 6 5
                                    

Yeni bölüme merhabalar. Yine kendimi geliştirerek yazmaya çalışıyorum. Bismillah.

Sınır: 20 yorum, 20 oy

Multimedya: Mazhar Bolat

Gördüğüm şey beni şaşırttı. Karşımda bir kefen vardı. Hemen eve girdim ve Mevsimi çağırdım.

"Mevsim gel bana yardım et." Dediğim gibi evden adım sesleri geldi.

"Efendim. Hiiiih" Sondaki sesi kefeni gördükten sonra çıkarmıştı.

"Bu ne? Bunu kim bıraktı" Yine konuşan Mevsimdi.

"Bende bilmiyorum ki. Gel ilk önce kefeni eve koyalım. Hiç bir kimse görmeden" Dediğimde Mevsim başını onaylarcasına salladı. Sonraysa kefenin uçlarından tuttuk ve evin bodrumuna taşımaya başladık. Kendisinin erkek olduğu belliydi.

Sonraysa yere koyduğumuz kefene baktım. Kefeni açmak için aşağı eğildim. Sonraysa kefeni açtık ve gördüğüm görüntü bana hiç tanıdık değildi. Gözlerimi aynı benim gibi eğilmiş Mevsime çevirdim. Düşünceli görünüyordu. Bana baktığında onun bir şeyler bildiğini anladım.

"Tanıyor musun?" Bu sorunun cevabını aslında biliyordum. Sadece bu sorum ona konuşması gerektiğini söylüyordu.

"Evet. Tarık Akan çocukların organlarını satıyor. Organ mafyası deyile bilecek bir seviyede değil. Ama aynı işi görüyor. Kendisi Furkan Karabaşak'ın en yakın arkadaşı sayıla bilir. Kendisi bir sonraki kurbanımızdı. Yani kendisini Furkan'ı araştırırken bulmuştum." Bunları anlatırken gözlerini benim yüzümde dolastırıyor, bir taraftan da cesedi inceliyordu.

"İyi de bunu bize kim gönderdi. Ve beni nasıl tanıyor. Ama kimse düşmanım olmadığı belli." Bu sırada bana yazılan mesajı düşünüyordum. O sırada gözlerim cesedin üzerindeki kumaşın altında kalan bir kağıda takıldı. Ve kumaşı kağıdın üzerinden çekerek kağıdı elime aldım. Bu sırada Mevsim merakla beni izliyordu. Ve kağıdın üzerinde yazanları sesli bir şekilde okumaya başladım.

"Bir daha merhaba Bahçıvan. Üvey kardeşimi öldürmene sevindim. Kendisi pisliğin biriydi. Bende sana yardım etmek amacıyla onun kendisi gibi bir pislik olan en yakın arkadaşını öldürdüm. Şimdi neden eğer üvey kardeşini öldürülmesine sevinecek kadar ona nefret besliyordunsa onu kendin öldürmedin dersen şöyle bir cevap vere bilirim. Kendisi annemin evladı olduğu için ve annemin benden bile daha çok sevdiği evladı olduğu için öldürmedim. Ama böylelikle benim burda bir günahım olmadı. Seni nasıl buldum diye düşünüyorsanda seni zaten bulmama çok az kalmıştı. Elimde bir kaç seçenek vardı. Furkan'ı kapıma bırakırken de yüzün anlaşılmasa bile kız olduğun anlaşılıyordu. Bu sayede seni bula bildim. Kısacası sana birlik olmayı teklif ediyorum. Ne düşünüyorsun? Cevabını bekliyor olacağım. Bu arada ben Mazhar Bolat."

Okuyup bitirdiğimde şaşırmıştım. Çünki böyle bir şey hiç beklemiyordum. Ama elbette hiç bir kimseye çabucak güvenemezdim.

"Ne düşünüyorsun?" Aslında ne düşündüğümü hiç bende bilmiyordum.

"Bilmem. Kendisiyle iletişime geçerim." Bana yazdığı numaradan ona yazmayı düşünüyordum. Çünkü biriyle bu işlerde birlik olmak daha iyidir.

Sonraysa ikimiz de bodrumdan çıktık. Cesedi bir müddet burda saklamayı düşünüyordum. Tabii ki bir yerlere sıkıştırmak gerekiyordu kendisini. Hem sonra orası kokardı fala uğraşamam.

Odamdaki cam balkona geçtim. Telefonumu elime alıp Mazhar Bolat'a mesaj yazdım.

Siz: Merhaba Mazhar Bolat. Bana gönderdiğiniz süpriz kargo gerçekten de benim için büyük bir sürpriz oldu. Açıkçası böyle bir şey hiç beklemiyordum. Hemen size güvenmemi beklemeyin. Ama böyle bir fırsat elime geçmişken sizi redd edemem. Bu sebeple Tarık Akar'ı öldürerek bana ettiğiniz teklifi kabule ediyorum.

18:34

Mazhar Bolat: Teklifimi kabul ettiğin için sevindim Bahçıvan. Ya da Miray mı demeliydim? Ortaklığımız neden ibaret olucak? 

18:40

Siz: Miray demenizi tercih ederim. Ortaklığımız barede daha düşünmedim. Bence ilk önce benim sizi tanımam gerek. Siz zaten beni yeterince araştırmış olmalısınız. Yine de karşı karşılıklı bir-birimiz tanımamız gerek. Bir görüşme mi ayarlasak?

18:43

Mazhar Bolat: Tamam o zaman. Yarın saat 3-te Bianca Cafe'de görüşelim. Sana uyar değil mi?

18:45

Siz: Bana uyar. O zaman yarın görüşürüz. İyi akşamlar.

18:46

Mazhar Bolat: İyi akşamlar.
18:47


Mesajı okuduktan sonra telefonu kapattım. Sonraysa telefonu cebime koyarak odamdan çıktım ve salona doğru yürüdüm. Salona girdiğimde Mevsim başını kaldırıp bana baktı. Merakla konuşmamızın sonucunu bekliyordu. 

"Yarına görüşme ayarladık. Tanışmak maksatıyla." Cümlemi bitirer bitirmez sorularını yöneltti.

"Görüşmek fikrini ileri kim sürdü? Başka ne dedi?" Onun bu sorularına katlanamayacağım için telefonumu elime alarak Mazharla olan sohbetimizi açtım ve telefonu ona okuması için uzattım. Çok heyecanlı olduğu için telefonu eline aldığı gibi yere düşürdü. Kendisinin biraz sakar olduğu doğrudur. Telefonu yerden aldıktan sonra mahçupcasına yüzüme baktı. Bense ona küçük bir gülümseme sundum. Oysa çok gecikmeden merakla mesajları okumaya başladı. Bense o sırada gözlerimi televizyona çevirdim. Yine bir diziye bakıyordu. Ve bu sefer baktığı ismini duyupta bir defa bile bakmadığım Yaprak Dökümüydü. Kendisi bu diziyi severek izlerdi. 

Mesajları okuyup bitirdikten sonra telefonu bana uzattı. Bense telefonu elinden alarak kapattım ve yanıma koydum. Onunla birlikte bir süre diziye baktık. Gerçi hiç bir şey anlamıyordum. Çünki dizi hakkında hiç bir malumatım yoktu. Sadece vakit öldürmek için bakıyordum. 

*****

Dün gece Mevsimle biraz daha diziye baktık, Mevsim bana kendi izlediği dizilerin içeriklerini anlattı, oyuncuları ve modelleri tartıştık. Sonraki konumuzsa kitaplar olmuştu. Ve şimdiyse Mazharla olucak ortaklık görüşemem için kendime kombin seçiyordum. Sonda koyu mavi renklerinde bir bluzda ve siyah bir pantalonda karar kıldım. Sonraysa montumu ve ayakkabılarımı giyinip evden çıktım. Mevsim bu gün alışverişe çıkmıştı. Tabii ki bizim nerden para kazandığımızı bilmiyorsunuz. Biz evden para kazanıyoruz. Mevsim sayesinde. Kendisi yabancı sitelerden ucuz fiyata ürün sipariş edip onları online bir hesap üzerinden daha pahaya satıyor. Ordan ede ettiğimiz gelir bize zaten yetiyor. 

Bunları düşünürken artık Bianca Cafeye gelmiştim. Cafeden içeri girdim.

"Merhabalar efendim. Masa rezervasyonunuz var mıydı?" Yanımdaki genç garsona görüşüceğim kişinin ismini verdim.

"Mazhar Bolat. Kendisinin ismi var mı?" 

"Evet var. Buyrun en sondaki masa." 

Garsonun yönlendirdiği masaya doğru adımladım. Karşımda siyah saçlı ve cüsseli birisi oturmuştu. Beni gördüğünde ayağa kalktı ve elini bana doğru uzattı.

"Merhaba. Ben Mazhar Bolat. Sizse Miray Bozkır. Memnun oldum"

__________

Bölümü daha heyecanlı bir yerde bitirmeyi istiyordum ama maalesef olmadı. Umarım bölümü beğenirsiniz. Yorum yazmayı ve oy vermeyi unutmayın. Yeni bölümde görüşürüz :)


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 02 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BahçıvanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin