Önümde dehşetle yanan alevlere bakıyorum.
Vücuduma sarılan kolları öyle sıkı tutmuştum ki avuç içlerimde ki yaraların kabuklarının kalktığını hissettim.
Binanın heryerinden yükselen alevlere tezat oluşturacak şekilde yağan yağmur , ateşi söndürmek yerine daha da arttırdı.
Boğazımdan çıkan çığlıklar bir an olsun kesilmezken içeride acı ile yanan bedenlerin arasında benim en kıymetli hazinem vardı.
Kız kardeşim.
Sadece beş dakika içerisinde hayatım darma dağın olmuştu.
Ve ben artık ne yapacağımı kestiremiyordum.
6 Saat önce...
Gözlerime gelen güneş ışığı ile rahatsızca uyandım.
"Felix sonunda uyanabildin. Okul bitti."
En yakın arkadaşım Jake önümde ki sırada oturmuş bana bakıyordu.
Ayılmak için kafamı iki yana sallayıp yüzümü sıvazladım.
"Saat kaç?"
"Son dersin bitmesine 10 dakika var. Hoca serbest bıraktı."
Şaşkın gözlerle ona baktım.
Nasıl bu kadar uyudum ki?
"Nasıl ya, en son ikinci derste değil miydik?"
Gözlerini devirdi.
"Ohoo, uyan amca o durağı çoktan geçtik."
Jake benim Avustralya daki tek arkadaşımdı. Oda benim gibi koreliydi ve uzak bir akrabalığımız vardı.
Beraber büyümüştük. O benim herşeyimi bilir, tabiki bende onun.
Onu umursamadım ve titreyen telefonumu cebimden çıkardım.
Sevgilim
Sevgilim Tony mesaj atmıştı.
"Bu gün antrenmanın var mı?"
Evet bir Tekvando öğrencisiyim ve bugün antremanım yoktu ama biraz yalandan zarar gelmezdi.
"Evet, bugün çok meşgulüm."
Cevap Gecikmedi.
"Pekala kendine dikkat et. Yaralanma."
Yüzümde ki gülümseme ile telefonu kapattım ve tekrar cebime koydum.
Kafamı kaldırdığımda Jake bana iğrenç birşey görmüş gibi bakıyordu.
Kafamı 'ne var?' anlamında salladım.
"Hala o pislikle mi konuşuyorsun?"
Ona gözlerimi devirdim.
"Ona neden böyle diyorsun Jake? Onu seviyorum."
Bana biraz daha yaklaştı ve baş parmağını göğsüme bastırdı.
"Bak ben sana diyorum bu çocuk seni çok fena üzecek. Abi sen onyedi yaşındasın ve yirmi beş yaşında ki biri ile konuşuyorsun. O adam haddinden fazla yakışıklı ve emin ol ki senden başka sevgilileride vardır."
Dediği şeyler ile kaşlarımı çattım.
Parmağını çektim.
"Saçmalama Jake. Anladım onu sevmiyorsun ama bu kadar da abartma."
Arkasını dönüp çantasını toplamaya başladı.
Alındığını anlayınca yerimden kalkıp omuzuna sarıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Set Fire To The Rain /Hyunlix
RandomYüzümdeki düz ifade ile Karşımda ki kırmızı kart'a bakıyordum. Boş gözlerim kenarları altın işlemeli kırmızı kartta dolaşıyordu. korkmuyordum. Önümüzdeki onbeş dakika içerisinde aynı bu kartın rengi gibi yüzümün kırmızıya boyanacağını biliyordum. ...
