Joined Hands

19 1 0
                                    

(Birleşik eller)
Yorum yapın aşkolar:)
>⁠.⁠<
"Ah, belim!"

Minho koltukta yayılmış Hyunjin'e baktı ve gözlerini devirdi.

"Yeter artık Hyunjin sabahtan beri dram yaratıyorsun."

Hyunjin koltukta doğruldu ve elini ağzına koyarak şaşkın bir ifade aldı.

"Dram mı? Dram ha, ben kaç saat servis yaptım senin haberin var mı!?"

Minho koltuğa oturdu ve Bayık bakışlarla etrafı süzdü.
Eunwoo bacaklarını koltuğun koluna uzatmış yatıyor, yeji sandalyede kafasını masaya koymuş uyukluyordu.

Ciddi anlamda yorulmuşlardı.
Minho diğerlerine belli etmek istemese bile oda çok yorulmuştu.

"O haklı hyung, bana bir kokteyli yedi kere değiştirtti."

Eunwoo gözlerini bile açmadan sitem etti.
Hemen onun ardından yeji kafasını kaldırdı.

"Üç bira içtiler, altı şarap bitirdiler, kahve içtiler, meyve yediler amına koyduklarımın midesi bile bulanmadı!"

"Ben bir ara şaraplarını ilaç katmayı düşündüm."

Minho'nun ağzından kaçırdığı şey ile birlikte hepsinin gözü ona döndü.

"Ne var amına koyim saat ikide geldiler beşte gittiler öldüm lan! Yemin ederim ki hayatım boyunca bu kadar yorulmadım ya, ne zaman bitecek şu siktigimin borcu?"

Hyunjin sinirle ayağa kalkan bedenin yanına ilerledi ve omuzlarından tutarak geri yerine oturttu.

"Sakinleş Minho hyung, biliyorum bu durum sıkmaya başladı ama yapacak birşeyimiz yok. Halledeceğiz, Halletmek zorundayız."

>⁠.⁠<
Sabah saat on gibi Felix uyanmış ve odadan çıkmak için kapıya ilerlemişti ancak onu yarı yolda durduran şey aynada gördüğü bedeniydi.

Giydiği kısa kollu tişörtten dolayı yarası çok kötü gözüküyordu.
Dün gece saatlerce ağladığı için ise gözünün için kıpkırmızı etrafı ise peçeteyle sildiği için tahriş olmuş ve kızarmıştı.
Dudakları hala şiş şişti.

Kafasını çevirip pencereye baktı.
Hava çok sıcaktı.
Umursamadan dolaptan bir sweet çıkardı ve giydi.
Gözlerine sürmesi içinse çekmeceleri karıştırarak kapatıcı bulmayı umdu, ancak hiç makyaj malzemesi yoktu.
Gözlerini umursamadı ve dışarıya çıktı.

Erica mutfakta arkası dönük bir şekilde yemek yapıyordu.

"Günaydın."

"Günaydın Felix, abim daha uyanmadı sen gidip bize ekmek alabilir misin?"

"Tabii giderim."

Felix Jake'in ceketinden kartını çıkardı ve arkasını dönüp Erica'ya baktı.
Hala arkası dönük şekilde yemek yapıyordu.
Ona dönmemesi iyi bir şeydi yoksa Felix gözünde ki kızarıklık için bir yalan söylemek zorunda kalacaktı.

Ekmek almaya giderken belki yolda bir mağaza bulur ve bir kapatıcı alır umudu ile sokakta dolanmaya başladı.
Hava kavurucu derece sıcaktı.
Temmuzun ilk haftasıydı, dolayısıyla güneş etrafı kavuruyordu.

Ekmeği aldı ve etrafta biraz daha dolaşmaya başladı.
Alnından terler akıyor kendini tutamıyordu.
Önünde ufak bir mağaza gördü ve içine girmek için adımlarını hızlandırdı.
Ancak yarı yolda başı döndü ve yanında ki duvara tutunarak yere düşmesini önledi.

Sıcak ona fena çarpmıştı.
Tekrar ayağa kalkmaya çalışırken arkasından iki el ona yardımcı oldu.
Ayağa kalktı ve arkasında ki kişiye teşekkür etmek için döndü.

Kafasını çevirdiğinde yan komşusu olan hyunjin ile karşılaştı.

"İyi misin?"

"Evet iyiyim teşekkür ederim."

Hyunjin ona gülümsedi ve üzerini süzdü.

"Hava kırk derece, neden sweet gidiyorsun?"

Felix ona ne cevap vereceğini düşünmeye başladı.

"Ben üşüyorum da, o yüzden."

Hyunjin kaşlarını kaldırdı ve ona bakmaya başladı.

"Emin misin çünkü boncuk boncuk terlemişsin."

"Yok ben eminim iyiyim böyle."

Hyunjin kafasını salladı.
Felix karşıda ki mağazaya girmek için hareketlendi.

"Ben gidiyim görüşürüz Hyunjin."

"Görüşürüz."

Felix mağazaya girerken kapıda yine başı döndü.
Duraksadı ancak birkaç saniye sonra tekrar hareketlendi.

İçeriye girdi ve kendisi için kapatıcı, sünger ve pudra aldı.
Önünde bulunan aynalardan birinde hızlı bir makyaj yaptıktan sonra büyük aynadan kendisine baktı.
Normal görünüyordu.

Parayı ödedikten sonra dışarıya çıktı.
Hala bıraktığı yerde duran Hyunjin ise onun şaşırmasını sağladı.

Hyunjin onun yanına ulaştı ve kolunu ona uzattı.

"Hadi seni evine götüreyim."

Felix şaşkın bir şekilde önünde ki ona uzatılmış kola bakıyordu.
Daha fazla beklemeden bu ince davranış karşılığında gülümsemiş ve uzattığı koluna gitmişti.

"Başın hep böyle döner mi?"

"Aslında hayır ama biraz rahatsızım ondan galiba."

Hyunjin ona döndü ve içten bir şekilde gülümsedi.

"Eminim ki iyi olacaksın."

Felix ona döndü ve parıldayan gözleri eşliğinde gülümsedi.

"Buraya sen ve kardeşin mi geldiniz sadece?"

"Erica benim kardeşim değil ama uzaktan bir akrabam. O, ben ve abisi Jake geldik buraya. İkisi de benim çok yakın arkadaşım. Peki senin kardeşin var mı?"

"Evet, bir kız kardeşim var. Adı yeji bizimle yaşıyor mutlaka tanışırsın."

İkisi de birbirlerine gülümsedi ve yolun geri kalanı sessiz geçti.
Felix ikisinin birleşik ellerine ve eşit olan adımlarına bakıp kendi kendine mutlu oluyordu, hyunjin ise onun arada bir gülümsemesine bakıyor ve sonra da yola bakmaya devam ediyordu.

İkisi de kapının önüne gelinceye kadar konuşmadı ve Felix kapının önünde ona döndü.

"Teşekkür ederim hyunjin, sen olmasaydın şimdi yolun ortasında bayılmıştım. Seni yordum ama."

Hyunjin ona gülümsedi ve birleşik olan elini sıktı.

"Önemi yok. Sen iyiysen hiçbir önemi yok."

Felix gülümsedi ve utançla kafasını eğdi.
İkisi gelen öksürük sesi ile kafalarını çevirdiler ve camdan onları izleyen arkadaşlarına baktılar.

Jake donmuş, yeji sevinç çığlıkları atarak ellerini birbirine vuruyor ve diğerleri de şaşkın gözlerle bakıyordu.

Hyunjin ve Felix onların neden bu kadar tepki verdiklerini düşündüklerinde akıllarına hala birleşik olan elleri geldi.

୧⁠|⁠ ͡⁠ᵔ⁠ ⁠﹏⁠ ͡⁠ᵔ⁠ ⁠|⁠୨(⁠ ͝⁠°⁠ ͜⁠ʖ͡⁠°⁠)⁠ᕤ
Hellooo!

Biraz aceleyle yazdım ama olsun dimi yinede iyi ilerledim.

Oy verir misiniz?


Set Fire To The Rain /HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin