"Ne?! Hayatta giymem ben bunları!"
"Ya o elbiselerden birini giyersin yada ben giydiririm Tuğse!"
Kapının ardındaki adamın görmeyeceğini bilse de gözlerini devirdi. Mecbur giyecekti. Yatağın üzerindeki kıyafetlere baktı.
Bordo süper mini, derin göğüs dekolteli daracık minicik bir elbise.
Pardon elbise mi dedim ben? Elbise olması için önce bir tarafları kapatması ya da elbisenin gözükmesi gerekiyor değil mi? Diğer elbiseye çevirdi bakışlarını.
Uzun yerleri süpüren, düşük omuzlu, göğüs dekolteli lacivert balık bir elbise.
İtiraf etmek gerekirse elbise müthiş duruyordu. Hem en azından diğer elbise kadar açık da değildi. Üzerinde de çok güzel durdu. Çok da rahat.
Ama...
Sorun şu ki bir Tuğse Keskin böyle şeyler giymez.
Son bir umutla seslendi Tuğse.
"Ya ama ben bunları giyemem ki! Bunlar... bunlar çok... ımm.. nasıl diyeyim... hah buldum... çok KIZIMSI."
Engin kapının ardından Tuğse'yi dinliyordu. O da biliyor ki asla direnmeden giymez bu kız bu elbiseleri.
"Neysi neysi?"
"KIZIMSI."
"O ne?"
"Bunlar kızların giyeceği şeyler. Yani Kızımsı."
"Kızsı olmasın o?"
"Hah! Çok bilmiş. Kızımsı işte.!"
"Kızımsıysa kızımsı. Sen kız değil misin?"
Tuğse derinden bir ofladı. Doğru ya o da kızdı. Ama Kızımsı olmayan bir kız.
****************************************************************************
Hikayedeki tüm karakterler ve hikayede ki olaylar tamamen hayal ürünüdür.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızımsı
Jugendliteratur"Bunlar kızların giyeceği şeyler. Yani Kızımsı." "Kızsı olmasın o?" "Hah! Çok bilmiş. Kızımsı işte.!" "Kızımsıysa kızımsı. Sen kız değil misin?" Doğru ya o da kızdı. Ama Kızımsı olmayan bir kız.