Soğuk hayavyı içime çektim. Bugün neler olduğunu tekrardan belki deellinci kez gözden geçiriyordum. Tekrar günün en başından düşünecek olursak eğer, sabah her zamanki gibi saat 8 de alarmın sesiyle kalkmıştım sonra lavaboya gitmiş işlerimi halletmiştim daha sonra kendime pek de doyurucu olmayan bir kahvaltı hazırlayıp işe gitmiştim. İşe geldiğimde masamda hiç dosya olmadığını fark ettiğimde etrafıma bakınmaya başlamıştım sonra Eda Hanımı gördüğümde o da beni görmüş ve hemen yanıma gelmişti Serkan Bey' in beni görmek istediğini söylemişti ben de hemen Serkan Bey' in yanına gitmiştim. Kapısını çalığ içeri geçtiğimde Masanın önünde koltuklardan birine oturmuştum Serkan Beye neden beni çağırdını sorduğumda, hiç uzatmadan konuya girmiş ve artık burada bir yerim olmadığını söylemişti, ilk başta şok olmuş ve tepki verememiştim, Söylediği şeyi algılayabildiğimde ise neden, diye sormayı başarabilmiştim. Ama o sadece şirket eleman kartımı verip gitmemi söylemişti. Neden olduğunu anlayamamıştım. Ama istenmediğim yerde duramamış ve kendim istifa edip kartımı teslim etmiştim. Son kez otoparka inip araba binmiş ve hızla binadan uzaklaşmıştım. Eve doğru sürerken Çınar aramıştıama açmamıştım. Ama tekrar tekrar aradığında açmak zorunda kalmıştım.
"Neden açmıyorsun telefonumu?""Şuan hiç iyi değilim sonra konuşalım mı?"
"Neredesin?"
"Eve gidiyorum."
"Tamam bende geleyim zaten birşey söylemem gerekiyordu."
"Tamam, görüşürüz." arabadan inmiş ve eve girmiştim. Üstümdekileri hızlıca çıkarıp duşa girmiştim. Biraz zaman sonrada kapım çalmıştı.Çınar gelmişti. Kapımı açtım çınar bana gülmüştü. Siyah gür ve nemli saçları duştan yeni çıktığını gösteriyordu. Benimde ondan uzak kalır bir yanım yoktu. Eşortmanın üstüne kapüşonlu bir sweat giymişti. "Selam" demişti. Aynı şekilde karşılık vermiştim. Salona geçip oturmuş, bir süre sessiz kalmıştık. Sessizliği bölen onun konuşması olmuştu. "Nasılsın?" demişti. " İyi olmaya çalışıyorum." diyip onu geçiştirmiştim. Ne olduğunu sormuştu. Bende kısaca şirkette olanları anlatmıştım. Biraz yargılanmış ve bu kadar hızlı davrandığım için azar işitmiştim. Daha sonra başka birşey söyleyeceğini ama benim iyi olmadığım için başka zaman söyleyeceğini falan zırvalamıştı. O an onun söylediklerini duymuyor gibiydim. Çünkü o an hiçbirşey umurumda değildi.
Biraz kafamı dinlemem gerektiğine karar verip yüksek seste ADELE- SOMEONE LIKE YOU açmıştım. Kelimelerine eşlik etmeye çalışarak gözlerim doluyor ve daha çok bağırıyordum. Sonra bu sesle alakası olmayan başka bir seste odanın içini doldurunca o sese doğru dönmüştüm. Telefonum çalmıştı. Müziği kapatığp telefonumu açmıştım. Irmak aramıştı.Hemen yanıtlamıştım. İlk önce nerede olduğumu sormuştu bende evdeyim demiştim. Sonrasında hemen mesajlarıma bakmam gerektiğini söylemişti. Bende telaşlanıp hemen aramayı sonlandırmış ve mesajlarıma girmiştim. Orada gördüğüm şey kesinlikle yalan veya kandırmaca olmalıydı. Bugün bir kere daha olmazdı diye düşünmüştüm ama olmuştu. Irmak bana bir fotoğraf atmıştı. Fotoğrafta Çınar vardı ama kızıl saçlı bir kızla öpüşüyordu. Fotoğraftaki adamın Çınar olduğu çok belliydi ama kızın yüzü gözükmüyordu. Sanki kızda bir kerden tanıdık gelmişti ama o an umurumda değildi. O an boğazım daralmış, boğazımda bir yumru oluşmuştu. Hemen Irmak' a yazmıştım ' devam ediyorlar mı yoksa kızı itti mi?' böyle birşey sormuştum çünkü eğer kız onu öpmüşse hemen geri çekilebilirdi. Ama cevap çok netti ve bir gerçeği algılamamı sağlamıştı ' kızı itmedi.' Aldatıldığımı bu mesajı görünce kavrayabilmiştim.
Kafamda dönüp duran düşünceler artık nefes almamı zorlaştırmıştı.
*Bunca zamandır beni aldatıyor muydu?
*Bugün evime halimi hatırımı sormaya değilde ayrılmamız gerektiğini söylemek için mi gelmişti?
*Bunları hak ediyor muydum?
*Neden işte beni istememişlerdi?
*Ben kandırılmış bir zavallı mıydım? gibi cümleler kafamda yankılanıp duruyordu. Derin derin nefesler alırken hemen kendimi evimden dışarı atmıştım ve deniz kenarına kadar koşmuştum. Deniz kenarına ulaşınca derin nefesler almayı bırakmıştım. Gözlerim bankı bulduğunda oraya doğru yürümüş ve oturmuştum. Daha iyi olduğumu anladığımda bugün bütün olanları baştan sona düşünmeye karar vermiştim. Sonra soğuk havayı içime çekmiştim ve işte ellinci kez gözden geçirme operasyonumda bitmişti. Şuanda deniz kenarında banktaydım. Gözlerim arada denize dalıyor arada da boş boş etrafıma bakıyordum. Hayatımda ğeçirebileceğim en kötü günlerimden birini yaşıyordum sanırım. Gerçi daha sadece 21 yaşında olduğumu düşünürsek tabiki bundan daha kötülerini de yaşardım fakat şuanda kötü günlerimden birini yaşıyordum. Birden aklıma yarın vize sınavım olduğu geldiğinde iyice çıldıracaktım. Sınava çalışmamıştım çünkü. " Off..." sesli şekilde oflamıştım. Bir anda ayağa kalktım ve avazım çıktığı kadar bağırdım Beni şuan gören biri deli sanabilirdi ama umurumda değildi. Sustuğumda birkaç dakika içinde gözlerim dolmuştu bu seferde ağlamaya başlamıştım. Herşey için ağlıyordum, herşey üstüme geliyordu, ne yapacağımı bilmiyordum.
Bir anda omuzumda bir el hissedince ağlamam durmuştu ama hala burun ve iç çekişlerim devam ediyordu.
İlk önce omuzumu tutan ele baktım. Daha sonra da o elin sahibine ve gözlerime inanamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Doğumu
Teen FictionHerkese merhaba ben Duru. Bu hikaye benim ilk hikayem umarım seversiniz eğer bir fikriniz olursa seve seve yazarım. İyi okumalar dilerim. Birgün herşeyin üst üste gelip kafayı yediğiniz zamanlar oldu mu hiç? Eğer olduysa bu kitap tam size göre. Bir...