Hyunjin yediği engelle neye uğradığını şaşırmıştı ne oldu da durduk yere böyle bir hareket yapma gereği duymuştu? oturdugu koltuktan kalktı üstünü değiştirme zahmetine bile girmeden, evden çıkıp Minho'nun kapısına gelmişti.Hızlıca kapıyı çalmaya başlamış ve kapı deliğinin önünden de çekilme gereği duymuştu nedensizce. Amacı hem Minho'nun onu görmemesi hem de kapıyı açtığı gibi içeri koşmaktı. Öyle de oldu, Minho kapı deliğinden baktığında kimseyi göremediği için kapıyı açmıştı, Hyunjin de ışıktan daha hızlı şekilde Minho'nun evinde girmişti.
Yüzü Minho'nun dibinde, ayaklarına sürtünen Ssoonieyle kapı eşiğinde duruyorlardı. Hyunjin "Niye engelliyosun salak mısın ya." demişti anlık sinirle. Minho bir şey diyemedi, Hyunjin'i boydan inceleme başlamıştı. Giydiği saten pijamaları büyük geldiğinden tatlı bir görüntü oluşturuyordu.
Salaklığına küfretti her zaman yaptığı gibi. Ani hareketle hyunjini belinden tutup içeri çekmiş ve kapıyı kapatmıştı. Beraber salona doğru yürümek istediler fakat Soonie onlara yürüme izni vermemişti. derin iç çekip soonieyi de diğer koluna almış ve içeriye doğru ilerlemişlerdi.
İkisi de geniş salona geçip oturmuşlar Hyunjin sinirli şekilde kollarını birbirine bağlamıştı o an bu görüntü pijamalari ve hafif dağınık saçları yüzünden Minho'nun gözüne çok tatlı gelmişti. Gözlerini kırpıştırdı aldığı tepki ile. Kolu gevşediğinde Soonie de kollarının arasında fırlayıp kaçmıştı. İkisi bir süre Soonie'nin peşinden baktı. Sessizlikle birlikte sorusunu yenileme ihtiyacı hissetti Hyunjin. "Niye engelledin beni bir şey söylesene" dedi
"Ben.." diye başladı Minho ama Hyunjin ile göz göze geldiğinde cümleler birden dudaklarından kaçıvermişti. "Ya ne bileyim öyle aniden sorulur mu öpüştük mü diye? Panik yaptım engelledim ben de işte"
"Minho, Minho sen salak mısın?" Başını iki yana salladı Minho. "Hayır, sen?"
"Ya Minho deli etmesene beni düzgünce soru sordum işte mal mal suratıma bakıyorsun." el kol hareketleri konuşan Hyunjin sorarcasına kaşlarını kaldırdığında gözlerini kaçırdı Minho. Hyunjin'in kapısına dayanmasını beklemiyordu. Gelip de kendine böyle ani bir soru sormasını da beklemiyordu. Sessizce, belli belirsiz "Kızmışsındır diye düşündüm.." dedi.
Bununla birlikte bu sefer şok olması sırası Hyunjin'e geçmişti. Eğer kızacak olsaydı engellediğinde geri dönüş yapmaz veya kapısına dayanmazdı. Veya kızsa buna şiddetle cevap verip öyle giderdi.
"Ya niye kızayım ki sana? Ben seni liseden beri seviyorum Minho sen de gayet farkındasın bunun. O gün beni reddettin tamam ama seni sevdiğimi biliyorsun. Şimdi gelip bir öpücük için sana kızacağımı düşünüyorsun."
Kulaklarının kızardığına hissetti Minho. Söylediği gibi lisede de Hyunjin'den aşk itirafı almış olsa da şimdiki ona daha farklı gelmişti. "N-nasıl yani?" diye sordu.
"Kafanı falan vurmuş olabilir misin acaba? Öpüştük mü diyorum engelliyorsun. Neden engelledin diyorum kızdın sandım diyorsun. Sana aşığım diyorum nasıl diyorsun. Minho zihinsel problemlerin olabilir mi?"
Birkaç dakika önce odadan çıkmış olan Soonie geri gelip ikisinin arasında miyavladığında Hyunjin bir ona bir Minho'ya baktı. "Baksana o bile anladı, sen hala mal mal suratıma bakıyorsun." demişti
"Yani şimdi" diye başladı Minho. Hala saçma bir şekilde şokta hissediyordu kendini. Her şeyin lisede kaldığını ve orada bittiğini düşünmüştü. "Lisedeki duyguların hala devam mı ediyor?"
Başını salladı hızlıca Hyunjin. "Yani... Bitti zannetmiştim ama seni görüp yeniden görüşmeye başladığımızda aslında bitmediğini fark ettim. Meğer hala hoşlanıyormuşum senden."