DOST

138 9 0
                                    

          Kafamda dolanıp duran saçma sapan düşüncelere esir olmadan önce hemen telefonumu bulup Ulaş'ı aradım. İyi olduğundan emin olmak istiyordum. O aramama cevap verene kadar sürekli iyi olmasını dileyip duruyordum. Telefonuma cevap vermemesi üzerine kalp atışlarımın hızlandığını hissedebiliyordum. İkinci kez aradığımda telefonu açtı ve bende güzel bir oh çektim.

 ''Efendim Nefes.''

  Sesinden yeni uyanmış olduğunu kestirmek zor değildi.

''Dün gece yanında kalacağım dediğini hatırlatmak istedim. Doğrusu seni göremeyince endişelendim...''

''Ah, doğru ya sana haber vermeliydim, mesaj atacaktım ama aklımdan çıkıvermiş. Dün gece çok acil bir işim çıktı. Bende aceleyle çıktım, seni uyandırmak istemedim.''

          Şimdi ona çok sinirlenmiştim fakat bu yanımda olmamasından dolayı değildi. En azından bana bir mesaj atabilirdi ki bende boş yere endişelenmezdim. Ona çok kırılmıştım, beni unutmuş olması sinirlerimi daha da bozuyordu.

''En azından bir mesaj yazma zahmetinde bulunabilirdin, tabii unutmuş olmasaydın.''

''Haklısın canım, özür dilerim.''

          Neyse ki ona karşı hiçbir zaman uzun süre sinirli, öfkeli kalamıyorum. Şimdi daha rahattım ve huzurluydum. Ona bir şey olmamıştı ya önemli olan da bu değil miydi zaten?

Keyifli bir şekilde ''Balkonun kapısında siz açık bıraktınız değil mi Ulaş beyefendi?'' dedim.

O da gülerek ''Dün gece hava alayım diye balkona çıkmıştım, doğrudur'' dedi.

          Meğer ben kendi kafamda ne kadar da çok şey kurmuştum. Ama ne yapabilirdim ki olanlardan sonra iyice hassas ve paranoyak birine dönüşmüştüm.

Yorgun olduğunu ve uykuya ihtiyacı olduğunu düşündüm bu yüzden ''Sen uyusan iyi olur, yorgunsun zaten. Sonra görüşürüz canım'' dedim.

''Nefes eğer iyi hissetmiyorsan yanına gelebilirim ve söz veriyorum bu sefer senden habersiz bir şey yapmayacağım'' dedi, gülümsediğini hissedebiliyordum.

O an kendimi iyi hissediyordum, hem hava da aydınlıktı sonuçta pek korkacağımı düşünmüyordum. ''Ben gayet iyiyim merak etme''

''Bak eğer bir şey olursa veya kötü hissedersen hemen beni arıyorsun anlaştık mı? '' dedi.

''Tamam hayatım, seni seviyorum'' dedim.

          Artık kendimi oldukça güvende hissediyordum. Yani ihtiyacım olduğunda yanımda olacağını bilmek kendimi güvende hissetmemi sağlıyordu. Onu çok seviyordum.

''Bende seni seviyorum'' dedi ve telefonu kapattım.

          Bu olanlardan aileme henüz söz etmemiştim, şuan iş seyahatlerinin 4. günü ve ben onları rahatsız etmek, keyiflerini kaçırmak istemiyordum. Çünkü benimle ilgili bir şey söz konusu olduğunda, kendimi güvende hissetmediğimde hemen yanımda olacaklarını ve iş seyahatlerini iptal edeceklerini biliyordum. Zaten seyahatlerinin bitmesine 2 gün kalmıştı. Sonra tekrar döneceklerdi.

           Onlar bir turizm şirketi yönetiyorlar. Babam buranın genel müdürü olduğundan küçüklüğümden beri böyle seyahatlere çıkmasına alışkınım. Annem de orada çalışıyor fakat annem babam kadar meşgul olmuyor.

          Ailemle aram çok iyi, böyle bir aileye sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşünmeden edemiyorum. Onları çok seviyorum, her başarımda, her adımımda yanımda oldular. Onlar benim en yakın arkadaşlarım...

          Yapacak bir işim olmadığından salona geçip ara sıra takip ettiğim bir diziyi açtım. O sırada telefonum çalmaya başladı. Ekrana baktığımda arayanın Nehir olduğunu gördüm. Yaz tatiline girdiğimizden beri eskisi kadar konuşamamıştık. O benim üniversitedeki en yakınlarımdandı, dostumdu. Gerçekten çok özlemiştim, onu bekletmek istemediğimden hemen açtım telefonu. Sesi neşeli geliyordu, o zaten hep pozitif biriydi, her daim neşeliydi. Onu böyle görmek beni çok mutlu ediyordu.

         Kısa bir süre sohbet ettik çünkü devamı için onu bana davet ettim. 20 dakika sonra bende olacağını söyledi.

          Konservatuvar bölümünde tanışmıştım onunla. Geçen sene yani ilk yılımdayken onunla arkadaş olmaya başlamıştık ve şimdi gerçekten onunla tanıştığım için hiç pişmanlık duymadığımı söyleyebilirim.

          Geldiğinde uzun uzun sohbet ettik, ben olanları anlattım. Çok şaşırdığını yüz ifadesinden anlayabiliyordum.

          Bu görüşme birkaç saatle sınırlı kalmamalıydı. Bende ona bu gece benimle kalmasını önerdim. Bu fikir kafasını yatmış olmalıydı. Madem öyle bizimkilere haber vereyim dedi. Ailesiyle çok yakın olduğum için sorun çıkarmayacaklarını tahmin edebiliyordum. Tahmin ettiğim gibi de çıktı. Öyleyse dedim ''henüz daha vakit geç olmadığından biraz alışverişe çıkmaya ne dersin?''

''Süper olur!'' dedi, o tam bir çatlak.

          Onunla alışveriş yapmayı seviyorum ama eve dönene kadar canımın çıktığını itiraf etmeliyim. Hiç enerjisi bitmez, bir elbiseyi dener sonra başka bir elbise... Sıklıkla gittiğimiz kafeye adımımı attığımda ''Oh be, bu da bitti'' dedim. Nehir hemen ''vay vay vay Nefes hanım neler duyuyorum'' dedi. Ve gülüşmeye başladık. Masaya oturduğumuzda kafenin sahibi Özgür abinin yanımıza geldiğini gördüm. Uzun süredir uğramıyorduk oraya, onu görünce sevindim. Benim için saygı değer bir insandı.

''Kızlar ne zamandır görmüyorum sizi burada, özlettiniz yahu'' dedi.

''Bizde özledik seni, bu mekanı Özgür abiciğim dedim''

         Hal hatır sırası bitince, onun meşhur kahvesinden içtik. Yorgunluğumun beni terk ettiğini hissedebiliyordum. Onunla sohbet etmek, kahvesini içmek bile insanı rahatlatıyordu.

         Eve döndüğümüzde odama geçtik, Nehir ile bu yaz ki planını konuştuk. Her zamanki gibi dedikodu yapıp sonra da ''Amaan dedikodu yapmış gibi olmasın'' diyerek gülüştük. O hayatta sahip olabileceğim en iyi insanlardan... Geçirdiğimiz bir senenin değerlendirmesini yaptık. Kısacası muhteşem bir gün geçirdik. Saat 03:20 olduğunda ikimizin de gözünden uyku akıyordu...

         Vote ve yorumlarınızı bekliyoruz (Medyada Ulaş ve Nefes var)


KARAN'LIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin