"Jisung cidden özür dilerim."
Jisung, hızlı adımlarla evinin yokuşunu tırmanırken hala yanında yürümeye devam eden Doyun'un konuşması ile sesli bir nefes verdi. Oldukça gergindi ve arkadaşı da olsa Doyun'un varlığı yardımcı olmuyordu.
"Ben de önemli olmadığını söyledim." dedi kelimeleri bastırarak.
Normalde sadece bir kahve içip dönecekti ama Doyun'un bir türlü bitmeyen muhabbetini bırakıp da kalkamamıştı o masadan. Dönüş yolunda ise önce yanlış durakta beklemişler ardından bunu fark edip doğru otobüse binene kadar saatler geçmişti. Cebindeki böyle anlarda işe yaramayan telefonu kapanmış, kimseye de haber verememişti. Huzursuz hissediyordu ve oldukça geç bir saatte Doyun ile yalnız olmak o huzursuzluğunu arttırıyordu sadece.
"Ailenle konuşabilirim, sonuçta benim yüzümden geciktin." demişti Doyun. Cidden o da en az Jisung kadar paniklemiş duruyordu.
Jisung olumsuzca başını salladı. "Ailem böyle şeylere takılmaz." derken evinin sokağını görmesiyle adımlarını durdurdu. "Gerek olmadığı halde buraya kadar geldin zaten. Gidebilirsin artık teşekkür ederim."
Doyun ona alınmış gibi baktı.
"Kızgınsın değil mi bana? Zor duruma soktum seni."
Jisung itiraz etmek için yine kafasını salladı fakat duruşunun aksine içinde anlamadığı bir gerginlik vardı. Ve bunun Doyun'un sandığı gibi ailesiyle alakası falan yoktu. Minho ile beraberken günlerce eve uğramadığı bile olurdu, Minho'nun küçük evinde birlikte kalıyorlardı. Şimdi ise ayrıldıklarından beri ilk defa gece çıkmıştı evden. Annesinin arkasından Minho ile buluşup buluşmayacağını sorarken dahi kendisinden daha çok umutluydu barışacaklarına.
"Neyse." diyerek yutkundu Jisung. Günlerdir gitmeyen o yumru yine tam göğsünün üstündeydi. "Okulda görüşürüz Doyun. Sen de daha fazla geç kalma."
Doyun bir şey demek istese de "Görüşürüz Jisung." demekle yetindi. Bu gece için yeterince sabrını zorladığını anlamış olmalıydı.
Çıktıkları yokuşu Doyun geri inerken Jisung vakit kaybetmeden kalan yolu çıktı. Fakat yokuş bittiğinde karşısında gördüğü kişi ile aynı yerden kendisini atmak istedi. Cidden bir gece daha ne kadar berbat olabilirdi?
"Minho." dedi şaşkınlıkla. Fakat büyük olanın ilgisi kesinlikle kendisinde değildi o an.
Jisung'a değil de arkasında kalan yola bakıyordu. Her Jisung'un evine geldiğinde bu çocuğu neden burada görüyordu? Jisung geceleri bu yolu yürümekten nefret ederdi, yanında kendisi varken dahi gerilirdi.
Bu yüzden, "Yanındaki Doyun muydu?" diye sorarken sesinin soğuk ve suçlayıcı bir şekilde çıkmasını kendisi de beklemiyordu. Öfkesinin önündeki görüntüye mi yoksa bunların yaşanacağını bilmesine rağmen Jisung'dan vazgeçen kendisine mi olduğu sorgulanabilirdi.
Tıpkı birkaç gün önceki gibi bugün de bu sokağa gelmesindeki tek amaç Jisung'u görmekti. Eşyalar, sınavların koca bir bahane olduğunu küçük bir çocuk dahi anlardı. Fakat Minho'nun çalmak istediği kapı anlaşılan çoktan yüzüne bir daha açılmamak üzere kapanmıştı.
"Evet." derken istemsizce gözlerini kaçırdı Jisung. Başından beri sanki bunun yanlış bir şey olduğunu biliyordu ama karşısındaki çocuktan farksız hissettiği öfke bir anda bu kahve teklifine evet dedirtirken bulmuştu kendisini.
"Ödevden kalan bir kahve borcum vardı." Açıklamasına gerek var mıydı bilmiyordu ama kelimeler kendinden bağımsız dökülmüştü bile.
Minho hiçbir şey söylemedi, sitemini sessizlikle haykırdı sanki o an. Her zaman Jisung'un güzel yüzünde olmasına özen gösterdiği bakışları şimdi onun dışında her yerdeydi. Cidden ne zaman bu hale gelecek bir çifte dönmüşlerdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
no ex no next yes magic | minsung
ФанфикKarmaşık olan ilişkileri Jisung'un büyücüye gitmesiyle daha da çözülemez hale gelmişti. minho falcıya mı gittin gerçekten jisung evet minho ne söyledi jisung dönmezmişsin minho gel falcıyı şaşırtalım jisung falcıdan sonra da büyücüye gittim minho ne...