Gidebilirsin

3.1K 297 60
                                    



Episode 12 

Gururla sunar




"Jungkook"

"Efendim?"

İkimiz de bir süre daha oynaşıp durulduktan sonra elimizde kahvelerle bahçeye çıkmıştık. Birbirimize mesafeli oturuyorduk biraz ama, kokusu yine de burnumda tütüyordu. Sıcak bardağı avuçlarım arasında yuvarlarken söyleyeceği cümleyi bekledim. 

"Bunu sormak biraz garip. Ama hala gitmeyi düşünmüyorsun değil mi?"

Beklemediğim yerden gelmesiyle birkaç saniye duraksayıp boğazımı temizledim. Açıkçası vermem gereken cevabı ben bile bilmiyordum hiç emin de değildim ki.

"Endişeli olduğunu hissedebiliyorum. Kendini hiçbir şeye zorunlu hissetme. Eğer ki gitmek istersen seni durduramam. Ama eğer ki kalmak istersen. Eğer benimle kalmaya karar verirsen seni gölgenden bile korurum."

Uzanıp ellerimi kendi avuçları içine aldı.

"Biz öylesine bir çift değiliz. Güzel bir başlangıcımız olmadı. Sağlam bir temelimiz de olmadı. Hala en sevdiğin rengi bilmiyorum mesela. Ama bil ki öğrenmeye çok istekliyim. Seni sevmeye çok istekliyim."

"Eğer ki gitmek istediğimi, seni bir daha görmek istemediğimi söylersem?"

Öylesine soruyordum.

"Gidersin. Beni bir daha görmezsin. İsteğin buysa."

"Pes mi edeceksin yani hemen?"

Serseri bir gülüş bırakıp başını iki yana salladı.

"Sen görmezsin dedim, ben değil. Bastığın toprağa dönüşürüm, saçlarını uçuşturan rüzgara karışırım. Yüzünü tatlı tatlı ısıtan güneş olurum. Görünmez olurum ama hep sana ihtiyacım var dediğinde orada bitecek bir mesafede olurum. Beni sevmeye çalış. Beni dene. Beni kullan." 

Söylediklerinden o kadar emindi ki yutkunma ihtiyacı hissetmiştim. Bu nasıl bir adamdı? 

"Tartışırız seninle, terk edersin beni. 5 yıl sonra kucağında bebekle gelirsin karşıma, bu çocuk senin desen, sorgulamam bile. Benim çocuğum derim. Ben senden kopabileceğim aşamayı çoktan geçtim Jungkook. Bu yüzden lütfen, kestirip atma."

Gerçekliğini bile sorguladığım bir adam,  asla kestirip atabileceğim biri değildi ki. Ama bana bu derece cenneti vadeden birine karşı verebileceğim hiçbir söz, hiçbir karşılık yoktu. Defalarca korumuştu beni, desteklemişti. En savunmasız halimde bile bana dokunmamış, sadece beni bekleyeceğini söylemişti. Küçük bir çocuk gibi sevgi dileniyordu sanki. Kim Taehyung kesinlikle kestirip atılabilecek biri değildi. Buradan çekip gitsem, yıllar geçse de zihnimin bir köşesinde benimle yaşlanacak biriydi.

"Gitmeyeceğim."

Dedim gözlerine uzun uzun bakarken. Gidemem. Yüzü sanki sırtından kocaman bir yük çekip almışım gibi rahatladı.

"Ama bilmeni istiyorum. Görüyorsun. Ben sana beladan başka hiçbir şey getirmiyorum. Ben sana mutluluk vadetmiyorum. Benimle birlikte kanarsın, beni seçtiğine pişman olmanı istemiyorum bir gün."

Sıkı sıkı tuttuğu elimi tutup dudaklarına götürdü. Koklayarak öperken gözlerim kapanmıştı kendi kendine. Yanaklarını ellerime sürttü sonra.

"Birlikte mutsuz oluruz o zaman. Ben seni kötüleyemem ki hiç. Çiçekli bir yol vardı, yürüdüm derim. Ayaklarıma dikenler battı, ama her ormanda böyle şeyler olur derim."

He is my Delta "Taekook"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin