Önümdeki alışveriş arabasını iterken diğer yandan da raflara göz gezdiriyordum.
Asla alınacaklar listesi yapmak gibi bir huyum yoktu. Bu yüzden ancak markete geldiğim zaman aklıma gelen şeyleri alıyordum.
Ve çoğu zaman hatta daha doğrusu hiçbir zaman alacaklarımı unutmazdım.
Bütün bunlar kafamın içinde dolaşıp, kendime dair içimden bir öz eleştiri yaptıktan sonra gözlerim yukarıda bulunan, en üst rafa takıldı.
En sevdiğim atıştırmalık gevreği en üst rafa kaldırmışlardı. Sinir dolu bir nefes verip, uzanmaya çalıştım ancak çok uzundu.
Önce çevreme bakıp, kimsenin etrafta olmadığından emin olmak için göz gezdirdim.
Daha sonra herhangi birini etrafta göremediğim için üst rafa doğru zıplamaya çalıştım.
İlk başta baya aşağısında kaldım. İkincisinde daha yukarı zıpladım ve çok az bir mesafe kala yere doğru, ayaklarımın üzerinde düştüm.
Ayağımı sinirle yere vurup, daha kuvvetli bir şekilde zıplamam ile birlikte sıçradım ama sadece parmak uçlarım gevreğin kutusuna değebilmişti.
Yere doğru düşerken birden havada asılı kalmam ile kaskatı kesildim. Bir beden beni koltuk altımdan yakalamış ve havada tutuyordu.
Arkaya doğru dönmeye çalışmam ile nefesim kesildi. Bu Jeff denen adamdı..
Jeff, yavaşça beni yukarı doğru kaldırıp gevrek kutusunun hizasına getirdi. Titreyen ellerimle gevrek kutusunu almamla birlikte beni yavaşça aşağı indirdi.
Bakışlarım ona dönerken onunda siyah gözleri bana döndü. Kalp atışlarım istemezce hızlanmış, soluk alışverişlerim de buna katılmıştı..
"T-Teşekkür ederim.." Dememle yüzünde bir gülümseme oluştu ve elini kafama atıp, saçımı okşadı.
Benim gözlerim onun simsiyah gözleri içindeyken "Önemli değil ufaklık." Dedi gülümserken.
Gözlerimi yavaşça alta çekip, gevreği alışveriş arabasına koydum ve "Görüşürüz." Dedim cılız çıkan bir ses tonuyla.
Nedenini bilmiyorum, sanırım birden arkamda belirip, bu şekilde ani bir olay yaşamak beni germişti.
Ya da bu adamda gerçekten garip bir şeyler vardı.
Ben kasaya doğru ilerlerken onunda arkamdan geldiğini hissedebiliyordum. Gözleri üzerimdeydi ve bu ürpertici his iliklerime kadar işlemişti.
Kasanın önüne gelmemle birlikte o da hemen arkamdaydı. Bakışlarımın ona dönemesi ile onun bakışlarının da bende olduğunu gördüm.
Yavaşça yutkunmam ile eline baktım. Elinde sadece bir adet benim aldığım gevrek kutusu vardı. Benim önümde ise bir yığın ürün vardı.
"İ-İstersen sen önden geç, ben seni bekletmeyeyim." Dedim ilk başta nefesim kesilir gibi olurken.
"Teşekkür ederim.." Diyordu ki sesi sonlara doğru yavaşça alçaldı ve bakışları benim alacağım ürünlere döndü.
"Bunların hepsini evine tek başına mı götüreceksin?" Diye sorması ile benimde bakışlarım önümdeki ürünlere döndü.
Burası eve 4-5 dakikalık yol uzunluğunda bir marketti. Bu yüzden de bisiklet veya araba benzeri bir taşıtla buraya gelmemiştim.
"Evet." Dememle birlikte "Ben önden şunu vereyim, sonra da kapının önünde seni bekleyeyim." Dedi ve benim önüme geçti.
"Jeff-" Dememle birlikte siyah gözleri bana döndü ve "Hayır, yardım edeceğim. Zaten karşılıklı evlerde oturuyoruz." Dedi direkt sözümü keserek.
![](https://img.wattpad.com/cover/363741967-288-k831091.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Banilyö Efsaneleri | GAY
Ужасы"Bir adam on sigaradan daha tehlikelidir, özellikle baban yaşındaysa!" Sıradan görünen bir Amerikan kasabası, açıklanamayan cinayetler ve bir aşk üçgeni. Bu kasabadaki hiç kimse göründüğü gibi masum değil.