3. BÖLÜM

7 1 2
                                    

 Arabadaydık. Test sonuçlarını görmek ve aile üyeleriyle görüşmek için komiserliğe gidiyorduk. Arabayı Albert sürüyordu.

''Bir dakika şimdi ben anlamadım. Cinayet miymiş?''

 Gözlerimi devirdim. ''Albert, hani ben dün kahvaltıya gitmeyip biraz daha inceleme yaptım ya.'' Kırmızı ışığın yandığını görünce durdu. ''Evet.'' Kahvemden bir yudum aldım. ''İşte oradaki ipi incelerken düğümü çözüldü ve ben neredeyse hiçbir güç uygulamamıştım. Eğer biri kendini asmak isteseydi öyle güçsüz bir düğüm atamazdı.'' Sonunda yeşil ışık yanınca hareket ettik. ''Peki.''

 Büronun otoparkına arabayı park ettikten sonra içeri girdik. Hızlı olmak için John'un odasına merdivenle çıktık. Kapıyı çaldık. Her zaman ki gibi John bize kapıyı açtı. Aile üyeleri içeride koltuklarda ve sandalyelerde oturuyordu. İlk John konuştu. ''O zaman sizi sırasıyla soruşturma odalarına alalım.'' Soruşturma odası yine bu kattaydı. Biz Albert ile önden gittik. John da bizim istediğimiz sırayla kişileri çağıracaktı.

 Sandalyeye oturup beklemeye başladık. Oda çok iç karartıcıydı. Sadece tavanda bir tane ışık, bir masa ve iki sandalye vardı. Duvarların rengi de akıl hastanesi duvarlarınınki ile aynıydı. Bir süre bekledikten sonra içeri John ve kızın dayısı Hector girdi. Albert Hector için sandalyeyi çekti. Hector isteksiz bir şekilde sandalyeye oturdu. Bende hemen önümdeki dosyayı açıp okumaya başladım.

 ''İsminiz, Hector Glory. 38 yaşındasınız ve yükseköğretim mezunusunuz. Bu bilgilerin hepsi doğru mu?''

Olumlu anlamda kafa salladı.

 ''Peki Perşembe günü saat 16.00 sularında nerdeydiniz?'' Hector kısa bir iç çektikten sonra konuşmaya başladı.

''İşten çıkmıştım o saatlerde. Eve dönüş yolunda yürüyordum.'' Sesi biraz hırıltılıydı.

''Peki nerede oturuyorsunuz?''

 ''**** Caddesi **** Sokak.'' Evi cinayetin yaşandığı eve çok yakındı. Albert'a not alması için kafa salladım. Gördüğü anda defterini açıp not almaya başladı.

''Ne işte çalışıyorsunuz?'' Cevap verirken baştaki somurtkanlığını koruyordu.

''Araba tamircisiyim.'' Şaşırmıştım. Yanımda Albert hala not alıyordu.

''Niçin işten o kadar erken çıktınız?''

 ''Çünkü patronum beni işten kovmuştu. Arkadaşımı ziyaret etmeye gitmiştim ama beni orada istemedi.'' Kaşlarımı çattım.

''Niçin?''

 ''Çünkü son zamanlarda hayatım pek iyi gitmiyor. Ben de kendimi işe veremiyordum. En son tamir ettiğim araba birkaç gün sonra tekrar gelince patronum haklı olarak çıldırmıştı ve beni işten kovmuştu.'' Hector'un verdiği cevaplar yeni soruları da beraberinde getiriyordu.

''Hayatında son zamanlarda ne yaşadın, Hector?''

''Benim kardeşime bir miktar borcum vardı. Ondan, banka borçlarımı ödemek için borç alıyordum. Dediğim gibi son zamanlarda çok iyi iş yapamadığımdan dolayı patronum maaşımdan kesmişti. Sonra banka borçlarımı tekrar ödeyememeye başladım. Eşimde bundan dolayı geçenlerde beni boşadı. Bende son destek olarak kardeşime gittim. Ama o da haklı olarak bıkmıştı. En son bir yıl önce falan gitmiştim ona, yine para istemek içindi. Kapıyı yüzüme kapatmıştı, sonra da görüşmedik zaten.''

 ''Sağol Hector. Sana bu acıları hatırlattığımız için özür dileriz. Gerçekten.'' Hector'a gerçekten kalpten üzülmüştüm. ''Sorun değil.'' Dedi. Sağıma döndüm. Albert'a kulağını getirmesi için kafamı salladım. ''Bana bir parça ip getirir misin?'' Albert bir süreliğine gitti. Elinde düğüm atılabilecek uzunlukta bir iple geri döndü.

Yeni VakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin