Giriş

8 1 0
                                    

Annemle doğum günü kutlaması için alışveriş yapıyorduk. Caddeler öyle kalabalık ki iğne atsan yere düşmez. Parti süslerinden sonra akşam için elbise bakmaya başladık. Yaklaşık bir saat boyunca giy çıkar yaptığımız halde güzel bir şey bulmayınca mağazadan ayrıldık.
Anneme bir telefon geldi. Evdekiler arıyordu. Annem telefonu kapatınca adımlarını sıklaştırdı. Bir yandan da beni çağırıyordu.
-Sanem acele et geç kalıyoruz. Hızlan biraz!
-Anne daha elbise bakacaktık. Ne oldu ki şimdi.
-Kızım geç kalıyoruz. Durup elbise  alacak zamanımız yok. Daha evdeki hazırlıklara başlayacağız. Saatten haberin var mı senin?
-Of yaa neden daha erken çıkmadık ki evden? Annem önde ben arkadan yürüyorduk. Partime  ısrarım üzerine sadece birinci dereceden akrabalarımızı davet ettik. Yani iki amcam ve üç teyzem geliyor. Bir de onların çocukları... ooo baya kalabalığız. Çok sevinçliydim. Çünkü kuzenlerle uzun zamandır görüşmüyorduk. Bu parti bizi bir araya getirmek için güzel sebepti.
  Daha elbisem saçım makyajım vardı. Bir de anneme yardım etmem gerekiyor. Pastanın yanında bir iki çeşit tatlı da yapmıştık. Onları servislere yerleştireceğiz. Süslemeleri kardeşlerim halletmiştir. Bize kalan yiyecek içecek servisiydi. Bir de kardeşlerimi hazırlamak benim görevimdi. Tabi ya şimdi hatırladım. Bizim gelmemizi gelmemizi bekliyorlardır şimdi diye geçirdim içimden. Misafirlerin gelmesine iki üç saat kalmıştı. Kardeşimi arayıp ne durumda olduklarını sordum. Tam da düşündüğüm gibi her şey tamam, bizi bekliyorlarmış. Telefonu kapattığım sırada etrafıma bakındım. Annem görüş alanımdan çıkmıştı. O kalabalığın içinde pazarda annesini kaybeden küçük bir çocuk gibi bir sağa bir sola gidiyor annemi bulmaya çalışıyordum. Yoksa beni burda unutup eve mi gitti, yokluğumu da mı fark etmedi, şimdi nasıl bulacağım onu, ya otobüse bindiyse, ben eve nasıl gideceğim? İçim içimi yiyordu. Korkmaya başlamıştım. Bir genç kız için abartılı görünebilir ama durum hiç de göründüğü gibi değil. İnsan yaşamadan bilemez bazı şeyleri.
  Birden aklıma telefonla aramak geldi. Telaşla kafa mı kaldı bende. En az annemi bulmuş kadar sevinmiştim. Hızlıca telefonumu çıkarıp annemi aradım. Sesini duyunca nasıl rahatladım anlatamam.
-Anne nerdesin? Kayboldum galiba.
Ne demek kayboldum. Arkamda değil miydin? Ah Sanem ne kadar yavaş yürüyorsun. Böyle kaybolursun işte.
- Ben yavaş yürümüyorum sen çok hızlısın. Hadi nerdesin söyle de oraya geleyim.
-Nasıl söylesem ki? Bir tane kafe var burda
-Her yerde kafe var anne hangisi nerden bileyim?
-Yok yok söylesem de bulamazsın en iyisi ben geleyim oraya. Hiçbir yere kımıldama geliyorum ben.
-Tamam ben  ... mağazasının önündeyim. kapattı. Kızdı herhalde. Haksız da sayılmaz hani. Şimdi ta nerden geri gelecekti. Belki bir ton azarlayacaktı da. Umrumda değildi. Beni bulsun yeter. Yoksa burda korkudan ölecektim. Kalabalık içinde yalnız kalmak ciddi anlamda korkmama neden oluyordu. Bir sürü kuruntu geliyordu aklıma. Hepsine karşı koymak daha zor. Bu yüzden hiçbir zaman tek başıma çıkmam. Yanıma mutlaka birini alırım. Sadece çocuklara has olduğu düşünülen bu yalnızlık korkusunu çoğu genç ve yetişkin hala yaşıyor. Ben de onlardan biriyim işte.

Düşlerimi Geri VerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin