"çok güzelsin Daphne."
ve aşkın güzel kumarı, zihnimin kenarında güllerin kanı, saatin eşliğinde parmaklarımı ovuşturdum gecenin zihin yorgunluğundaydım. Defne yaprağının altındaki üçteydim.
güzel su perisi, benim ateş ve şiirimde kayboluyordu.
▻
Bir demet kasımpatı türü pembe çiçek getirmişti.
"Çiçekleri sever misiniz?"
diye sordu Jeon.
Onlara baktı, başını yavaşça salladı Kim.
"Hayır,"
dedi."Lütfen bu mezara çiçek getirmeyin. Onları bahçelerde bile sevmem."
"Sevgili Jeon, güzel Daphne, neden kaçarsın benden? İzin ver şarkı söylememe. İzin verirsen Tanrı hoşnut kılacak ikimize."
Jeon'un gözleri kan çanakları, kırmızı kan çiçekleri gibiydi. Ağzı aralanıyor, diyeceği şey için güçlü hissetmeyince kapanıyordu. Jeon'un korku dolu gözlerine acır gibi baktı Kim, yüzünü bir fincan gibi tuttu, sıcaklığının sardı.
"Kırmızı yüreğime bak Jeon, kim seni alabilir benden? Şarkım hoşuna gittiyse konuş benimle."
Jeon'un gözlerinden bir gözyaşı firar eder gibi süzüldü, kendi acısında kaybolur gibi kemikli ellere uzandı.
"Size âşık olmaktan korkuyorum," dedi. "Beni üzeceksiniz, her çiçek güzeldir ama kırılıncaya dek Kim."
Soluk soluğa, ciğeri yırtılır gibi konuştu. Güzel gözler, yaralar ve sözler.