İKİ

4 0 0
                                    

"Bir peri masalına inanmamı mı bekliyorsun cidden?"

"Evet tam olarak bunu bekliyorum." Bıkkınlıkla cevap verdi genç adam. Bunda bu kadar anlamayacak ne vardı ki? Beyni mi almıyordu?

Caitlyn birden kahkağa atmaya başlayınca Oliver anlamaz bakışlar ile ona bakmaya başladı.

"Buna gerçekten inanmamı mı bekliyorsun? Kamera şakası falan mı bu? Kamera nerede?" Kahkağasının arasından zar zor konuştu. Bu adam gerçekten delirmiş olmalıydı.

"Bu saçmalığa en başında inanmamıştım zaten. Senin o olman imkansız" diyerek yerinden kalktı ve kapıya yürüdü Oliver. Ne bekliyordu ki? Bu kız onu ciddiye bile almamıştı nasıl o olabilirdi.

Caitlyn gülmeye devam ederken Oliver çoktan odadan çıkmıştı. Telefonunu çıkarttı ve ilk uçakla New York'a gelen ekibini aradı. Geri dönmeleri gerekiyordu. Bu saçmalığa ayıracak zamanları yoktu.

"Bu kadının o olmasına imkan yok. Bir kere ciddiyet yok bunda. Dünyayı mı kurtarıcak bide? İmkansız! Sadece basit bir yanlış anlaşılma. Boşuna geldiniz." Telefon açıldığı anda karşı taraftan bir cevap bile beklemeden sinirle söyledikleri ile herkes bir kaç saniye sessiz kalmıştı.

"Sakin ol ve olanları baştan anlat Oliver." Malia sakince konuştuğunda Oliver derin bir nefes aldı. Bu kadın neden hep patronluk taslamaya çalışıyordu?

"Caitlyn Whitmore, Foxy adında bir gece kulübünde şarkıcı. Bu akşamki konserini bitirdikten sonra giyinme odasına giderken konuşmak istediğimi söyledim. Ona efsanenin çok ufak bir kısmından bahsettim. O ne yaptı dersiniz? Güldü. Bildiğin yerlere yatarak güldü. Kamera şakası dedi. Zaten bu durum oldukça saçmaydı. Artık hiç inanmıyorum. Bu kadının luxlunae olması im-kan-sız." Arkadaşlarının nasıl bu saçmalığa hemen inana bildiklerine anlam veremiyordu. Bin yıldır ortada olmayan bir ruh gelip de onları mı bulacaktı yani? Bu çok saçmaydı.

"Sen salak mısın? Neden kızla tanıştığın saniye efsaneyi anlatıyorsun ki? İnanmasını mı bekliyordun cidden?" Riccardo sesindeki alay edici tondan vazgeçmeyerek konuştu. Oliver'ın gerçek bi aptal olduğunu düşünüyordu. Hatta bazen efsaneye kendisinin bile inanmadığını. Her seferinde bunun kendilerine denk gelmesinin imkansız olduğunu söyleyip duruyordu. Neden imkansızdı ki? Gayet de gelebilirdi.

"İnanmalıydı." Arkadaşlarının bu zırvasından sıkılmıştı artık ve bir çocuk edasıyla konuştu.

"O kızı bir şekil ikna edip buraya getir Oliver." Marcus sert sesiyle konuşup telefonu kapattı. Oliver sinir olmaya başlıyordu artık. Ne diye bu salak şeye katılmıştı ki. Elbette efsaneye inanıyordu. Hatta o kadar çok inanıyordu ki o kadar güçlü bir şey ile kendilerinin karşılaşabileceklerine imkan vermiyordu.

"Başımıza iş aldık ya" diye söylenerek uzaklaştı.

...

Ertesi gün konser çıkışı Caitlyn yine karşısında aynı deli adamı görmesiyle bıkkınlıkla nefes verdi. Neden vazgeçmiyordu ki?

"Ne istiyorsun yine? Başka peri masalları anlatmak mı?" Can sıkıcı bir hal almaya başlamıştı bu durum.

"Bak anlatacağım şeyi kanıtlayacak herhangi bir şeyim yok. Ama inanmanı yardım edebilecek birilerini tanıyorum. Onlarla görüşmek istersen-." Caitlyn'in sözünü kesmesiyle durdu. İnanmasını oldukça fazla istediğini belli eden gözlerle bakıyordu. Bir an önce inansın da bitsin bu işkence!

"Üzgünüm ama peşime takılıp beni saçma bir peri masalına inandırmaya çalışan biriyle hiç bir yere gitmeyeceğim." Arkasını dönüp gidecekken deli adamın sesiyle tekrar durmak zorunda kaldı.

LUXLUNAEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin