Kuliste otururken başına giren ağrı ile yüzünü buruşturdu. Sabah kalktığında üstünde bir halsizlik vardı. Şimdi ise başının ağrısı eklenmişti. İyi hissetmiyordu..
"İyi misin?" Sahne makyajını yapan en yakın arkadaşı Isabelle'in sorusu ile yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirip başı ile onayladı.
"İstersen bügün çıkma sahneye. Leo bir şey demez" Leonard kendi kızı gibi görürdü Caitlyn'i.
"Hayır. Çıkmak istiyorum" Hayatında değişen herhangi bir şey olmamasına rağmen kötü hissediyordu. Bu histen kurtulmalıydı. Kafasını boşaltmalıydı.
Ayağa kalktığında saniyelik bir süre başı dönse de umursamadı.
Orkestranın müziğe girmesiyle sahneye adımladı.
¿Cómo puede ser verdad?
Yükselen müziğin ardından fısıldadı.
Last night I dreamt of San Pedro
Just like I'd never gone, I knew the song
A young girl with eyes like the desert
It all seems like yesterday, not far awayVücudu şu an bunu yapmayı reddediyordu. Ve her ne kadar istemese de bunun sesine yansımasını engelleyemiyordu.
Tropical the island breeze
All of nature wild and free
This is where I long to be
La isla bonita
And when the samba played
The sun would set so high
Ring through my ears and sting my eyes
Your Spanish lullabyNefes almaktan zorlanmaya ve baş dönmesinden önünü göremeyecek hale gelmeye başlamasına rağmen devam etti. Şu an duramazdı.
I fell in love with San Pedro
Warm wind carried on the sea, he called to me-Karanlık...
...
Oliver seyircilerin arkasında genç kızı izliyordu. İnkar edemezdi sesi çok güzeldi. Ama sanki bir şeyler ters gidiyor gibiydi.
Sahnede aniden yere yığılan kız ile sahneye atladı. Çıkardığı ceketini kızın bacaklarına örtüp kıza kucağına alarak sahneden indirdi. Kulise girdiklerinde genç kızı duvar kenarındaki uzun kırmızı koltuğa yatırdı.
Koltuğun yanına yere çömeldi ve kızın yüzüne baktı uzun uzun. İtiraf etmesi gerekirse bu kız gerçekten çok güzeldi.
"Cat!" Oliver'n gözlerini baygın yatan kızdan ayırmasının sebebi. Kapının büyük bir patırtıyla açılmasıydı. Ayağa kalkıp içeri giren kızı inceledi.
Omzunun üstünde biten mavi saçlarını kulağının arkasına sıkıştırmış, siyah ağırlıklı makyajı ağlamaktan akmıştı. Dizininin bir buçuk - iki karış üstünde biten siyah eteğinin içine sıkıştırdığı beyaz üstünde garip şekiller bulunan t-shirt'ünün bir kısmı etekten ayrılarak kendi bağımsızlığını ilan etmiş, siyah - mor spor ayakkabıları ile oldukça karanlık bir havası vardı.
"Cat! İyi misin?!" Aç gözlerini! Lütfen! Cat uyan!" Baygın yatan bedenin yanına çöküp ağlamaya devam etti genç kız. Oliver'ın sinirleri bozuluyordu. Bir insan nasıl bu kadar sinir bozucu ağlayabilirdi? Elini kızın omzuna koydu dikkatini çekmek ve ayrıca destek vermek ister gibi.
"Caitlyn'in evinin adresini biliyorsun değil mi? Bence şu an eve gitmesi daha iyi olur" Bu mavi saçlı kızın ağlamasına katlanamıyordu. Ayrıca, neden olduğunu bilmese de bu kıza zarar gelsin istemiyordu. O sırada İsabelle, Sana fikrini soran olmadı orospu çocuğu! Diye geçirdi aklından.
"Sizi tanımıyorum beyefendi. Tanımadığım bir insanı, bırakın en yakın arkadaşımın bir yabancının dahi evine götürmem" Kesin bir dil ile söyledikleri Oliver'ı şaşırtmış ve kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. İsabelle'in de sinirleri bozulmaya başlamıştı. Bu adam kendini ne sanıyordu böyle? Tamam, üzgün ve kafası karışmış olabilirdi. Ama bu saçma teklifi kabul edecek kadar değildi.
"Ama arkadaşınız tanıyor" tanıyor tanımasına da pek güvendiği söylenemez. Diye düşündü Oliver.
"Size neden inanayım ki? Belki yalan söylüyorsunuz. Eğer sizi tanısaydı benim haberim olacağından eminim" İsabelle insanlara güvenmemesi gerektiğini en acı şekilde öğrenmişti.
"Pekala o halde, hastaneye götürelim. Ambulansı arıyorum" Oliver pes etti ve telefonunu çıkarıp 911'i tuşladı. Yetkililere durumu anlatıp bir ambulans talep ettikten sonra telefonu kapatıp tekrar cebine koydu.
"Geliyorlar" İsabelle cevap vermedi. Bu adamı gözü tutmamıştı.
...
Ambulansla hastaneye getirileli 3 saat olmuştu. Caitlyn yavaş yavaş gözlerini araladı.
"Ne oldu?" Oliver zar zor gözlerini açmaya çalışan kızın, uzun süredir konuşmadığı için çatallaşmış, kısık sesini duyduğunda; hastane odasının duvarına yaslı olan tek kişilik siyah çekyat tarzı koltuktan hızla kalkıp Caitlyn'in yanına geldi.
"İyi misin?" Genç kızın gözlerini açtığı gibi karşısında görmeyi beklediği yüz elbette ki bu değildi? Ne işi var bunun burada?
"Bilmiyorum" Kendisine ne olduğunu yada ne hissettiğini bilmiyordu. Sanki bir boşluktaydı. Harbiden ne olmuştu ki ona?
"Sanırım ben biliyorum. Benimle gelmen gerekiyor" dedi Oliver sakin tutmaya çalıştığı sesi ile. Caitlyn tabikide kabul etmeyecekti. Hâlâ ne anlatıyor bu adam cidden?! Şu an peri masalının sırası mı?!
"Hayır tabik-" Sözünü kesen şey, kapıyı kırarcasına açarak içeri tabiri caiz ise dalarak giren İsabelle'di.
"Cat! Aman Allahım iyi misin!? Çok korktum!" Mavi saçlı kız gerçekten korkmuştu. Caitlyn onun için sadece bir arkadaş değil hiç var olmayan kardeşiydi aynı zamanda.
"İyiyim merak etme. Sadece basit bi soğuk algınlığı ama ilaç almadığım için ağır gelmiş işte" Caitlyn aklına ilk geleni salladığından içinden İzy'nin inanması için dua ediyordu. Onun nefes sesinden bile gerçeği anlardı o.
"Yalan söylüyorsun. Tüm bu olanların başka bir açıklaması olduğuna eminim. Ve nedense içimden bi ses bu olayların bu adamlada ilgisi olduğunu söylüyor" son cümlesinde elini kaldırıp işaret parmağı ile Oliver'ı gösterdiğinde, bunu beklemeyen Oliver şaşkınlık ile Caitlyn'e dönerken; Caitlyn ise ona 'hepsi senin suçun lanet herif!' Bakışları atıyordu.
"Hepsinin mantıklı- yani kısmen mantıklı bir açıklaması var zaten. Ama arkadaşınız beni ve ekibimi dinlemek istemiyor" diyerek herşeyi anlatan Oliver'a bakan Caitlyn bu adamdan daha ne kadar nefret edebilirim acaba? Diye düşündü.
"Nasıl bir mantıklı bir açıklamaynış bu bende dinleyeyim bir. Ona göre ekibinizle konuşup konuşmayacağımıza karar veririz" Caitliyn duyduğu sözlerle hızla doğrulmaya çalıştı ama hâlâ dönen başı buna müsaade etmiyordu.
"Hayır!" Caitlyn itirazlarının İsabelle'de işe yaramayacağını bilsene yinede şansını denemek istedi.
"Sen sus" İzy'nin ciddiyet dolu sesi ile Caitlyn sustu. Zaten itiraz etse bile ona karşı gelmezdi. Kendisi için her zaman en iyisini isteyeceğini biliyordu çünkü.
"Burada anlatamam. Lütfen sadece bir kereliğine benimle gelin. Bana güvenmemenizi anlıyorum ama lütfen. Sadece bir kere" İsabelle'in kaşları çatıldı.
"Anlatamaz mısın? O zaman sana niye güvenelim? Gelmiyoruz. Şimdi lütfen burayı terk edin" Caityln, İzy'nin bu yönünü fazla görmezdi çünkü kendisine göstermezdi bunu. İnsanlar üzerindeki etkisi mucizevi seviyedeydi. Karşısındaki kişi kendisinin 3 katı ve onu öldürme niyeti ile gelmiş bile olsa, Caitlyn'in nası olduğunu bilmediği bir şekilde her zaman İsabelle'in dediği oluyordu.
Oliver sessizce odadan çıktı...
...
Hello 2 hafta geçti. Ama ben demiştim benden çok sık bölüm beklemeyin diye yani.
Medyadaki şarkı: La İsla Bonita - Madonna
-devam edecek-

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LUXLUNAE
FantasyKüçükken başına gelen anlamsız bir olay yüzünden ailesini kaybeden Caitlyn'in karşısına bir gün gizemli bir adam çıkar ve artık hayatı asla eskisi gibi olmayacaktır. "Solisin kininden doğan ateş güneşe tekrar ışığını verdi. Ama uzak bir yerlerde, bi...