Bir O Kadar Güzel Bir O Kadar Korkunç

4 2 0
                                    

⚓⚓⚓

Aradan bir kaç saat geçmişti ve arkalarından düşman gemileri gelmiyordu. Kurduğu Plan başarılı olmuştu. Onları atlatmak herkes için iyi olmuştu fakat hala başlarında atlatamadığı yeni bir bela vardı.


-Kaptan!! Ana güverte su doluyor.

-....Geminin yelkenleri yırtılmaya başladı KAPTANN!
Gökyüzünde uçuyorlar!

-Gemiden düşenler var!!

-KAPTANNN!!

" LANET OLSUN! LaNet olSun!! " yüksek sesle bağırmıştım.
Bugün ölmem falan mı gerekiyordu da önüme çıkan her şey beni yoketmeye çalışıyordu? Yoksa Tanrı yaptıklarımdan dolayı beni mi cezalandırıyormuydu? Ortada kesin bir şey vardı ki hayatımın en berbat doğum günüydü.

Dümeni zar zor yönlendirerek gemiyi sabit tutmaya çalışıyordum. Gökyüzünde kopan fırtına tabi ki buna fırtına denirse gemiyi batırmak istiyormuşcasına uğraşıyordu. Gemi, dalgaların ortasında bir beşik gibi o yana bu yana sallanıyordu. Gönlümü fetheden bu engin sular sanki bana ihanet ediyordu. fırtınayla antlaşma imzalayıp beni kendi suyunda boğmaya çalışıyor gibi mücadele ediyordu.

İlk başlarda sıkıntı oluşturmasada ilerleyen saatlerde fırtına durmak bilmiyerekten daha da güçleniyordu. Fırtına büyüyerekten yerini kasırgaya bırakmıştı. Gökten düşen damlalar çoğalarak gemiyi suyla dolduruyordu. Gemidekilerin bazıları kovalarla suyu boşaltırken bir kaçıda yelken'in halatlarını tutuyorlardı. Kasırgadan dolayı oluşan rüzgar, geminin yelkenlerini deliyor ve halatların gevşemesine neden oluyordu. Gemideki bazı aptallarda dengesini kaybedip kasırganın ortasında derin suları boyluyordu.

Hayatımda hiç böyle bir fırtınaya denk gelmemiştim. Sanki dünyanın sonu, Kıyamet vakti gelmiş gibiydi. Şuan yaşarmıyız yoksa ölürmüyüz bilmiyorum ama ben daha ölmeyi planlamıyordum.

Dümeni bir sağa bir sola döndürerek gemiyi sabit tutmaya çalışıyordum. Kasırga bitmezken üstelik tayfamın çoğunu da kaybediyordum. Bizi okyanusun sularında boğmak isteyen mavi renkteki şimşeklerlede mücadele ediyordum. Bir anda farketmeden şimşekler daha da çoğalmaya başladı. Eğer bir tanesi bize deyerse kesinlikle gemide büyük bir hasar barındırırdı. İlginç olan bulutların rengi koyu bir maviye dönüşüyordu. Gemide çığlık misali yüksek bir ses çıkmıştı. Tam geriye doğru düşerken dengemi son anda sağlamıştım.

-Kelvin!! Şimşek geminin puruva kısmına çarptı.
Diyerek yanıma koşmuştu Alvin.

- Hayyt! Şu lanet şom ağzıma...

-Dümeni sen al.

Diyip hasarı görmek için geminin baş kısmına gelmiştim. Gercekten orada duran ejderha heykeli tuzla buz olmuştu. En azından geminin başka yerlerine denk gelmemişti şimşek. O heykeli de sevmiyordum göz zevkimi bozuyordu. Toza dönüşmesi çok iyi oldu.

-Ooo! A-aman tanrım!!

-B-bu gerçek mi?! Aaağ!

-Sonumuz geldi!!

-Açım açç!! Boş miydeyle ölemem.

-Biraz önce kılpayı kıçımı ölümden kurtardım bu ne şimdi!

Gemideki herkes bağırarak konuşuyordu. Bazı salaklarda köşede zırlamya çoktan başlamışdı.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken gözlerime doğru gelen bir parlaklık hissettim. Elerimle ışığı engelleyerek başımı yukarı yani gökyüzüne kaldırdım. Gece mavisi renginde olan bulutlar, sulara yakın bir şekilde uzanmıştı. Bulutlar yuvarlak bicimde dönerken arasında, yakında dursan insanı kör edecek seviyede ışık çıkıyordu. Sanki güneşin bir parçası dünyaya inmişti. Fakat güneşle kıyasla bir fark vardı. Sıcak yerine soğuk ve şiddetli rüzgarlar esiyordu. Kar gibi beyaz olan ışık bulutların arasına karışmıştı. Bu manzara güzel ve huzur verici olsa da bir o kadar korkutmaya yetiyordu. Sanki göğün kapısı açılmış eşsiz bir tanrı düyaya inecek gibi duruyordu.

Aradan kaç saniye kaç dakika geçtiğini bilmiyordum. Önce ben sonra gemideki herkes karşılarındaki devasa büyüklükteki manzaraya hipnoz olmuş gibi bakıyorduk.
Okyanusta oluşan girdap gibi devasa ve hayret vericiydi. Daha fazla yakınında dursak bizi içine çekermiydi? Gökyüzü benimmişcesine der gibi tamamını kaplıyordu. Bu manzara bir o kadar gerçek dursada bir o kadarda imkansız görünüyordu.

-Ölmeden önce kardeşimle son kez bir rom içmek isterdim.
Dememle ağzımdan derin bir nefes boşalmıştı...

-Vay anasını!

-K-Kaptan!! Biz öldük mü? Cennette miyiz? Yoksa cehennemde mi?...

-Sanmam, senin cehennemde olman gerekirdi.

-Evet, Seninde burda olduğuna göre kesin ceheneme düştüm.

Diyerekten tayfamdan iki kişi yanımda konuşuyordu. Bana yöneltiği soruyuda arkadaşımı yoksa kardeşimi bilmiyorum o kişi cevaplamıştı.

Birden gözlerime bir karanlık çöktü. Işık kaybolmuş fırtınaysa durmuştu. Sabah olduğu halde bütün gökyüzünü karanlık kaplamıştı. Dolunay da olmadığı için hiç bir şey belli olmuyordu. Yaşanılanların sebebi ise bu ilginç manzara gibi duruyordu. Karanlıkta yere çakılacağım düşüncesiyle adımlarımı dikkateli ve sert atıyordum. Birden Kulağıma birinin suya düşme sesi geldi. Gemidekilerde getirdikleri meşaleleri yakmış sesin geldiği yöne doğru tutuyorlardı.

-Kaptan!! Galiba bir çocuk suya düştü.

-Çocuk mu?!
Şaşırarak üstümdeki kıyafetleri çıkarmadan suya dalmıştım.

Ancak bir düşününce benim tayfamda hiç çocuk yoktu. Olsa da önceden haberim olurdu. Acaba hangi aptal çocuğunu gizliyerekten gemiye sokup getirmişti veya Boris onu yakalayıp gemide tutsak etmişte olabilirdi? İki fikri de incelediğimde bu imkansızdı; Kimse benden gizli iş tutacak kadar cesaretli deyildi, diğeriyse bu gemiye bindiğimde her yeri didik didik aramış bir kaç değerli müçhever ve ihtiyaç malzemelerinden bir şey bulamamıştım.

Karanlık olduğu için zar zor önümü görerekten yüzüyordum. Biraz daha derine daldığımda şaşkınlıkla gözlerim büyümüştü. Bu çocuk değil bir kadındı. Biraz daha yanına yaklaştığımda kızın güzelliğinden suda nefesim kesildi.
Uzun ipeksi siyah saçlar, süt gibi bembeyaz bir çillt ve hafif bir dokunuşla kırılacak gibi duran ince zarif bedeni, küçük yıldızlara benzeyen ışıkların ortasında duruyordu. Şairlerin ilham alıp meleklerin kıskanacağı. Bir hareketiyle herkes uğruna canını feda edebileceği görünüşü, gözlerini açtığında daha da muazzam hale gelebilecek bir sanat eseri gibi görünüyordu. Ölümü bile kendisine aşık edebilecek tapılası güzelliği vardı.

Biraz önce bütün kurduğum düşünceler karşımdaki kadına yönelmişti. Elimle kolunu sımsıkı kavrayarak kendime doğru çektim. Kolumu beline dolayarak hızlı bir şekilde yüzeye doğru yüzdüm.
Sudan çıkınca herkes şaşkınlıkla önce kadına ardından bana bakışları yönlendirmişlerdi...

⚓⚓⚓

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 28 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

POSEİDON MAVİ ŞEYTAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin