0.0

7 1 3
                                    

Sidera...

Adım Sidera. Biliyorum çok alışılmadık bir isim. Aynı ismim gibi hayatım da bir  anda olağandışı hale geldi. En azından on altı yaşındaki birinin hayatına göre. Tahmin edebileceğiniz gibi taşındım.  Babam, Annemin kaybından dolayı asla içinden çıkaramadığımız bir depresyona girdi. O yüzden tek başına yaşayan halamın yanına Muğla'ya geldik. Yol uzundu. Özellikle de şoför koltuğunda babam varsa. Yolda gördüğü her kelebek ve kediyi- annemin ruhunun bizi ziyaret ettiği düşüncesiyle- durup izledi. Uzun uzun ağladı. Babamın annemden önce hiç ağladığını görmemiştim. Elbette kaybedince asıl kıymetini anlamıştı.O sepsert bildiğim kaya gibi adam, aslında bir yumurta çıktı. Dıştan sert görünen, içi yumuşak.  Kendi annemin kaybına bende alışamamıştım ama yasımı içimde tutmayı tercih ettim. Bende üzülüp kendimi bıraksaydım  kim kontrol edecekti ki bizi ikimiz de yarı yolda kalmış olacaktık.

Sonunda Muğla'ya halamın evine geldiğimizde nerdeyse tüm yolu yürüyerek gelmiş kadar yorgundum. Ama babam kendi bavulunu bile almadan eve girdi. Halam bu duruma tepki bile vermedi. Beni görünce dondu. Sanırım anneme çok benzediğimi söylersem bu donmanın neden olduğunu anlatabilirim. Halam benim doğumuma gelmemiş. Yani en azından annemin bana verdiği az ve öz bilgiler bundan ibaret. Ölü bildiği birini karşısında görmek eminim onu şaşırtmıştı. Babamın valizini alırken bana yolu gösterdi. Uzun siyah saçlarımı toplasam da sanki tüm saçlarımı yüzümde hissediyordum.  Yüzüme gelen saç tutamıma ağzımla üfledim. Elimde valizimde ağır olan tek şey, annemin sevdiği birkaç kitabı da kendi kitaplarımın arasına katmış olmamdı. Halam sıcak havada nasıl giydiğini bilmediğim uzun kollu bluzunun kolunu sıyırdı. 

"Başın sağolsun." Sesi ilk defa gördüğü birine karşı oldukça samimiydi. Kendimi ilk defa samimiyetle  ama acıma olmadan bir taziyeyle bulunca içinde bulunduğum rahatsızlıktan bir miktar çıktım. Tamam, dünyanın en konuşmaktan çekinen insanı olmasam da tek beraber yaşadığım insan annemdi. Büyürken babamı işinin yoğunluğu sebebiyle çok nadir görebiliyordum.Ben küçükken eve geldiğindeyse benim oyun arkadaşım olmayı reddeder. Etrafımda hiç indirmediği gardına sıkı sıkı sarılırdı. Halam arkasına dönüp "Demek yeğenim sensin. Umarım Muğla'ya alışabilirsin" dedi. Sesi düşündüğümden daha inceydi. Halam yatılı okullardaki müdürelere benziyordu. Daha kalın  sesle ve sert üslupla konuşacağını düşünmüştüm. Valizleri üst kata taşıdıktan sonra bana gülümsedi. "Sen şimdi dinlen. Bana ihtiyacın olursa ben aşağıdayım." Valizimi açtığımda odam olduğunu düşündüğüm odaya girdim. Odanın duvarları lilaydı. Yatağın ucundaki kitaplığa kitaplarımı koydum. Banyo yaptıktan sonra tek yazlık elbisemi giydim. Yorgunluktan yatağa uzandım. Ne ara uyuyakaldım bilmiyorum. Uyandığımda hava kararmıştı. Aşağı kata indim. Yemek masasının üstünde en sevdiğim şeyi bulunca bir an 'Annem gene döktürmüş' diye düşündüm. Bu düşünceyle şu anki durumumun alakasızlığına güldüm. Böğürtlenli keki yerken annemi kaybettikten sonra ilk defa ağladım. Sekiz aydan beri içimde biriktirdiğim gözyaşları farkında olmadan nasıl da okyanusa dönmüş. Yukarıdan, odamdan annemin en sevdiği kitabı yanıma alıp evden çıktım. 

Hayatım boyunca hiç gece yediden sonra dışarıda olmamıştım. İlk adımlarım, sanki yürümeyi unutmuşum gibiydi ama sonra kendimi sahilde buldum. Muğla ait olduğum yermiş gibi hissettim. Elbise giymeme rağmen rahatsız hissetmedim. Önceden hep pantolon giyerdim. Elbisenin altından birbirine değen bacaklarım, saate rağmen sıcakladı.Kumlara oturup kitabımı okumaya başladım.Kitabın kapağı da elbisem gibi kırmızıydı. Kadının Adı Yok'u okurken karakterin yaşadıklarını kendi hayatıma bağdaştırdım. Daha doğrusu genç kızlık yaşantılarıma. Çabucak okudum. Kitap okumayı sevme sebeplerimden biri kitapla birlikte kendi hayatımdan uzaklaşmamı sağlamasıydı. Kitabımı bitirince kitabı tam yanıma koyacaktım ki ayağımın altında ıslaklık hissedince bir baktım. Bir köpek ayağımı yalıyordu. Bir dakika benim ayakkabım yok muydu? Köpeği severken ayakkabılarıma baktım. Hiç bir yerde ayakkabılarıma dair iz yoktu. Köpek büyük kütlesine rağmen oldukça zıpırdı. Sevecendi. Onu severken bir an 'neyse ya ayakkabımda olmayıversin' diye düşündüm.

SideraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin