25. Bölüm

2K 74 20
                                    

İyi Okumalar 🤍
___________________________________________

Mekandan çıktıktan sonra yaptığım ilk şey kendimi arka sokaklarda kalan kaldırımlardan birine atmak oldu

Ayazın beni aldatmış olma ihtimali bile bu kadar kötüyken ve ben her seferinde beni aldatmadığını düşünerek kendimi kandırsam da bu gece gerçekle yüz yüze geldim.

Ayazın beni aldatması mi daha çok canımı yakıyordu yoksa bu kadının Ayça olması mı emin değildim. Bu durum üzülürken aynı zamanda da sinirlenmeme sebep oluyordu

Her yerde aynı ortamdalardı, evde, işte ve hatta üçünün ortak gittiği bir yerde. Ayça evd geldiğinde abime mutfağa diye çıkıp Ayaza mı gidiyordu yani bu kadar midesiz miydi ikisi de

Hem alkolün etkisi hem de bu iğrenç düşünce yüzünden kusma isteğimi bastıramadım. Önümde çalılık gibi olan yere hızla ilerleyip midemdeki her şeyi boşalttım bu olanlara ne midem izin veriyordu ne de aklım

Midemdeki her şeyi boşaltıktan sonra sağ tarafımdan uzatılan suya şaşırmam gerekirdi normalde ama o kadar bile halimin kaldığını hissetmiyordum

Sağ tarafımda bana su uzatan kişiye baktım ve tanıdık biri olduğunu gördüğümde elindeki suyu alıp ağzımı çalkaladıktan sonra ağzımdaki suyu geri çıkardım bu sefer de uzatılan peçeteyi alıp ağzımı sildikten sonra ayağa kalktım

Sağ tarafıma dönünce karşımda duran kişinin yüzüne tam olarak bakabildim. Güney sanki iyi olup olmadığımı kontrol ediyordu

Güneyin benim nerede olduğumu nasıl bildiğini ve niye burada olduğunu sorgulamak için bile halim yoktu

Biraz ileride olan çöp kovasına ilerledim ve elimdeki peçeteyi kovanın içine atıp tekrar Güneye baktim

"Teşekkür ederim "

Kafasını önemli değil der gibi aşağı yukarı salladı

"Daha iyi misin"

"Hayatımın en güzel günü"

"Anlatmak ister misin"

"Sen niye diğerleri ile birlikte değilsin"

"Kötü görünüyordun çıkarken tek bırakmak istemedim"

Her şeyi görmüşmüydü yani ve o zamandan beri beni mi izliyordu, ne kadar bir zaman olmuştu ki kendimi buraya atalı, havanın soğumasından geç olduğunu anlayabiliyordum

"Kaç saattir burdayım"

"Yaklaşık iki saat"

"Peki sen niye buradasını güney"

"İyi olduğuna emin olmak istedim"

"Artık daha iyiyim gidebilirsin bu kadar süre beklemişsin zaten"

"Hadi ben gittim sen ne yapmayı planlıyorsun"

"Taksi çağırmayı sonra bir sahile gitmeyi ve daha fazla ağlamayı"

"Bende seninle geliyorum"

"Tek kalmak istiyorum"

Aslında tek kalmak falan istemiyordum, yanlız olmak sessizlik demekti sessizlik demek ise kafamdaki bitmek bilmeyen seslerin artması demekti ama bu durumda ne gidebileceğim bir yakın arkadaşım vardı ne de gidip sarilabilecegim bir sevgilim vardı. Abimin yüzüne bakabileceğimi bile düşünmüyordum şu an

"Bu halde kimse tek kalmak istemez Eda, inat etme'

Daha fazla karşı çıkmaya halim yoktu ve her ne kadar yanlız olmak istediğimi söylesem bile gerçekten tek kalmak istemiyordum

Sözde AbimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin