❝Rosa & Maria - Streets❞
Yarım saat, neredeyse yarım saattir içerideydim. Daha çok Yeonjun'un odasındaydım diyelim, ama dışarı çıkmaktan da ölesiye korkmuyor değildim. Gitme gibi bir hayalim olsa da o uyuzla karşılaşmak ve ayarlarımın bozulmasını hiç istemiyordum. Yeonjun birazdan okula gidecekti. Bende o içeride saçlarını tararken formasını ütülüyordum, gerçi normalde çok kırışığı falan yoktu fakat içeri girer girmez, karşımda belinden aşağı sardığı havlusuyla bay uyuzu görmüş ve günaydın bile demeden emir vermeye başlamıştı. Kasılmış çenesinden bile açıkça fazlasıyla önemli işleri olduğu belli oluyordu. Derin nefes alıp ütülemeyi bitirdiğim formayı kaldırdım ve baktım. Evde sürekli her şeye ben yetiştiğim için ve tabi küçükken sürekli annem ile takıldığım için az çok bu işlerde tecrübeliydim. Gözlerim anında içeriye heyecanla giren Yeonjun'u buldu. Saçlarını öne doğru taramış ve ıslak saçlarından dolayı parladığı için oradan tam bir inek yalamışa benzemişti. Bana attığı masum bakışlarına karşı ona doğru yürümüş ve hemen önüne geldiğimde dudaklarımı büzerek yanaklarını sıkmıştım.
"Bu kadar tatlı olmak zorunda mısın, Yeonjun?"
Elinde ki tarağı alarak nazikçe saçlarını yukarıya doğru taramış ve daha hoş bir görünüm vermesini sağlamıştım. Şapşal şey, sanırım burada beni mutlu eden tek şey Yeonjun olabilirdi. Babasının aksine; masum ve tatlıydı. Saçlarını taradıktan sonra tarağı masaya bırakmış ve ayağı kalkarak formasını alıp ona tekrar dönmüştüm. Babasının daha fazla kızmaması için oldukça hızlı davranıyorduk, zaten pantolonunu uyandırır uyandırmaz giydirmiştim. Sonunda artık bitmişti. Tam o sırada bay uyuz kapıyı açmıştı. Düz tuttuğu yüzünü bize çevirmiş ve birkaç saniye bize baktıktan sonra tekrar bana dönmüş ve konuşmaya başladı.
"Bittiyse artık aşağı indir. Önemli bir işim var ve geç kalmak istemiyorum." Dediğinde göz devirmek istemesemde oldukça yapmacık bir gülümseme ona sunmuş ve konuşmaya başlamıştım. "Pekâlâ, Taehyung." Yüzümde ki yapmacık gülümsemeye karşı kaşlarını havaya kaldırmış ve tekrar ağzını arlayarak konuşmaya ve beni gıcık etmeye devam etmişti. Ona Taehyung dememin sebebi elbette keyfiyen değildi. Çünkü karşımda ki beyefendi, beni Yeonjun'a karşı eşi olarak tanıtmıştı. Tabi Yeonjun uyuduğu zaman eve gidiyor, sabah o kalkmadan okul için onu uyandırıyordum. Tabi hafta sonu da vardı, o zamanda maalesef bay uyuzu iki gün çekmek zorundaydım. Tekrar Yeonjun uyuduğu vakit annemi görmeye gidecektim. Tanrı'm, nelere bulaşmıştım böyle? "Hmm, pek dediklerimi önemsiyor gibi durmuyorsun?" Dediğinde, ben karşılık verecekken, Yeonjun hemen araya girmiş ve kaşlarını çatarak babasına bakmıştı. "Baba! Anneme kızmasana, ben banyo da çok fazla oynadığım için geç kaldım." Diyerek beni savunduğunda, yüzümde bir tebessüm oluştu. Tabi bu hemen söndü çünkü karşımda ki şahıs dudaklarımın kıvrılmasına kaşları çatık bir şekilde inceliyordu. Bende bu hareketimden rahatsız olduğunu düşünerek hemen ciddiyetimi korumuştum. Yeonjun'un yanaklarını tutarak ona bakmıştım. O ise bu yaptığından gurur duyuyormuşcasına bana gülümsedi. Ancak her zaman ki gibi bay uyuz bu mükemmel sahneyi bölerek konuşmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contracted Love | Taekook
FanfictionJeon Jungkook, çalıştığı restoranın sahibinin küçük oğlu, ona anne demesiyle hayatında beklenmedik şeyler yaşanmaya başlar. Jeon Jungkook'un sırtındaki yükler artık daha fazla artmış ve taşınamayacak hâle gelmeye başlamıştır. Jungkook kendi yükünün...