When the eyes open

17 3 0
                                    

Gözlerimi açtığımda Zack'i görmemle nefes vermiş yavaşça oturur vaziyete gelip diğer kafamda bekleyenlere göz gezdirmiş gözlerimi ovalamıştım.  Gardenia her an kulağımda fatiha okuyacakmış gibi beklediğini görünce yavaşça vurmuş ellerimi Zack'e uzatmıştım.

"Tut elimi abi.."

"emredersin abicim. "  Zack ellerimi tuttuğunda gülümseyerek kalkmış bu sefer de göğsüne yatmıştım. Bu topluluk beni asla bağırarak veya dürterek uyandırmıyordu, gözlerini bana dikerek uyandırıyorlardı. Rahatsız edici mi? Hayır. Beni dürterek veya seslenerek uyandırsalar korku ile uyanır etkisinden o gün boyunca çıkamazdım.

Temas sevmezdim ama Zack'e sarılmadan duramazdım. O benim tek güvenli bölgemdi çünkü ben herkesi kaybettiğimde ilk ona sarılmıştım. Kokusu beni rahatlığa verirken kolları sakinleştiricim olmuştu. Bu sevgi aşk değildi, olamazdı da. Abimdi o benim. Ailem evde kontrolsüzce çıkan yangın sebebiyle öldüğünde çıkarılan cesetlerin yanında canlı kalan bedenime ağlayarak şükreden oydu ilk. Aramızda bir yaş vardı sadece evet ama o bir yaş olmasa bile abimdi Zack. Öz abim öldüğünde öldüğünü hissettirmeyen tek kişiydi o.

Ailem öldüğünde sadece 13 yaşındaydım. Ailem ölmeden 2 sene önce en yakın arkadaşımı gözlerimin önünde ezildiğini görmüştüm. Sessizliğim, içe kapanıklılığım yavaşça çözülürken ailemin ölmesi ile ben artık ben olmamıştım. Küçük Hana ölmüştü artık, Vegas vardı onun yerine. Zaten Japonya da yaşamıyorduk. Amerika'nın herhangi bir eyaletinde yaşayan bir aileydik.

Onlar öldüğünde yetimhaneye verilmiştim. Çok kısa bir süre sonra Zack'in ailesi beni direkt evlatlık almışlardı. Zack ve ailesi ile 7 yaşımdan beri tanıştığımdan dolayı beni almışlardı. Onlara ne kadar teşekkür etsem az..

Kendi ailem için üzüldüm sayılamazdı gerçi. Psikolojik şiddetin yanında bir çok kez de fiziksel şiddet görmüştüm. Elim yüzüm morarık şekilde dışarı atılır arkadaşlarıma belli etmeden oynamaya çalışırdım. Zack'in babası polisti ama yetim kalmayayım diye dişimi o kadar sıkmıştım ki.. Belki söylesem yaşıyorlardı şuan.

Abim..

Zack'in beni sallaması ile kendime gelip ona bakmış gülümseyip Gardenia'ya dönmüştüm. "Kalk sende, gidip yemek yiyelim açım ben."
Herkes 'çok şükür' diye bağırdığında göz devirip Zack'in elini tutmuş yürümeye başlamıştım. Tam o sırada Axel bir anda beni kucağına alıp koşarak salona gitmiş koltuğa atmıştı. Gülerek geri onun üstüne atlamış saçlarını çekerken zilin çalmasıyla ikimizde kapıya dönmüştük. Zack hızla kapıya gidip kapıyı açtığında kimsenin olmadığını görünce kapı ziline basıp kaçan çocuklar diye düşünmüş olmalı ki söverek kapıyı geri kapatmıştı.

Dudaklarım büzülürken oflamış ardından Axel'in kucağından inip bok götüren mutfağa girmiş her zamanki sandalyeme oturup yanıma da Zack'i oturtmuştum. Mary yemekleri koyup oturduğunda topluca yemeye başlamıştık.

-----

Okula geldiğimizde herkes sınıfına dağılmıştı. Bende başta yemekhaneye gidip meyve suyu almış sınıfıma doğru ilerlemeye başlamıştım. Tam o sırada benden katbekat uzun olan dövmeli bir abiye çarptığımda meyve suyunun hepsi üstümüze dökülmüştü. Özür dilemek için yavaşça kafamı kaldırdığımda sinirle soluyan adamı görünce elimdeki pet bardağı yere bırakmış belimden yukarısını eğmiştim.

"Çok özür dilerim efendim. Sizi görmedim, yere bakıyordum."

"Bir daha görüşmeyelim mümkünse" dediği anda kol atıp giden uzun abiye arkasından orta parmak çekmiş hızla sınıfıma gidip Zack'in yanını almıştım. Zack bana dönüp yavaşça kulağıma fısıldadı.

Fire Flower  •|bxb|•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin