-38- |Koğuş ağası|

1.6K 158 45
                                    

Jin "Bir çay daha lütfen" dediğinde.

Hepimiz ona dönüp sert bakışlar atıyorduk.

"Jin senin rahatlığını sikeyim kanka" dedi Felix bıkkın bir ifadeyle

"Sen de ister misin bir bardak? Hararetini alır canım" dedi Jin gülerek çayından bir yudum alırken.

"Cidden karakola düştüğümüze inanamıyorum" dedi jimin

"Biz alışkınız jungkookla, daha önce de bu nezarethaneye düşmüştük. Dimi balığım " dedi gevşek gevşek sırıtırken

"Jin nolursun sus!" Dedim

"Aman iyi be sizle de iki koğuş muhabbeti yapılmıyor " dedi Jin elindeki bardağı yere koyarken.

Cidden neden böyle şeyler hep bizi buluyordu. Acaba lanetli falan mıydık?

Dört saat! Tam tamına dört saat önce oteldeydik. Elmasların ve bir çok mücevherle bir aradaydık.
Sonra bir anda basıldık, hemde silahlı! mafya kılıklı adamlar tarafından.

Tabii ben o sırada bayılmışım... Bu konu hakkında düşünmek istemiyorum.

O adamlar tarafından basıldıktan sonra, polisler gelmiş.

Polis memurları hepsine birer kelepçe geçirirken, Namjoon hocaya takmamışlar çünkü namjoon hoca ben baygın olduğum için beni taşıyormuş. Ben polis arabasında ayılmıştım neyseki.

Bizi tarihî eser kaçakçılığından içeri attılar.

Şaka gibi değil mi?, ama değil maalesef ki gerçekti ve biz dört saattir karakolun nezaret hanesinde oturmuş jin'in rahat ve umursamaz tavırlarını çekiyorduk.

"çok sıkıldım" dedi hyunjin

"Bende öyle" dedi Felix

"Düştümmm mapus damlarınaaa" dedi jin

Hepimiz ona dönmüştük.

"Amınakoyayım kafayı yedi bu gerçekten" dedi jimin

"Şarkı söylüyorum canım. Ne alakası var kafayı yemekle" dedi ve devam etti cümlesine. " Hem birinin kafasını yiyecek olsam... Yanımda bigboyum var benim" dedi namjoon hocaya göz kırparken.

Zavallı adamın içtiği çay boğazınds kalmıştı. Anında öksürmeye başladı.

"Ay Hayatım iyi misin" dedi Jin namjoon hocanın sırtına vururken.

"İ-iyim" dedi namjoon hoca

elimle alnıma vurup
"Şimdi ben delireceğim burda" dedim kendi kendime konuşurken.

"Jungkook baban nerde kaldı lan" dedi hyunjin.

Tabi ya birde babam vardı.
Karakolda gelir gelmez haber vermiştim ona, o da hemen evden çıkmıştı ve buraya gelecekti.

Ne diyecektim ben ona, nasıl hesap verecektim off offf.

"Bilmiyorum hyunjin, gelir herhalde birazdan" dedim.

hepimiz öylece bekliyorduk. Jin Namjoon hocanın omzuna yaşlanmış ona bir şeyler anlatıyordu. Felix, jimin ve Hyunjin yere oturmuş kendi aralarında elmaslae hakkında sohbet etmeye başlamıştı. Ben..

Bende öyle oturuyordum işte. Aklıma taehyung gelmişti.

Bir gün önce yaşadıklarımız... Güzeldi, aklımı kaçırtacak kadar güzel ve tutkuluydu.

Ona kırgındım. Ama keşke onu dinleseydim ve define diye tutturmasaydım.

Ama define avına çıkmam tamamen ona inat olsun diyeydi ki, merak etmiş miydim evet deli gibi merak etmiştim haritanın beni nereye götüreceğini ama onun peşine düşmek gibi bir niyetim yoktu. Ona inat olsun diye düşmüştüm haritanın peşine tabi biraz da arkadaşlarım da merak edip yanıma geldikleri için.

Little Rabbit | Taekook ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin