"Gece Yüsra Kadıoğlu." diye sesleniyorum hala köpekle oynayan kızıma. Haylazca sırıtan yüzüne karşın yumuşamamaya çalışarak kaşlarımı çatıyorum. Bu, suratını asmasına ve omuzlarını düşürüp yanıma yaklaşmasını sağlıyor. Tek dizimin üzerine çöküp onunla aynı boya geliyorum ama ciddiyeti de korumak adına yüz ifademi bozmuyorum.
"Baba Dili ve Edebiyatı madde 3 neydi küçük hanım?" Soru sevdiği yerden geldiği için önce küçük bir kıkırtı bırakıyor, sonra da gözlerini yukarı kaldırarak söylediklerimi hatırlamaya çalışıyor.
"Seslenme şeklin duygularını," Hafifçe kaşlarını çatıyor. "O kelime neydi ya? Ha! Seslenme şeklin duygularını yansıtır. Gece: Mutlusun, sevgin kabarmış demek; genellikle birlikte olduğumuzda söylersin. Yüsra: Normalsin demek, genelde seslenirken ya da kalabalık ortamda söylersin. Gece Yüsra: Sinirlisin, yaramazlık yaptığımda uyarmak için kullanırsın. Ve Gece Yüsra Kadıoğlu: Sabrın tükenmiş, hemen kaçmam gerekir."
Sonuncusunu duymamla birlikte ciddiyetimi bozarak bir kahkaha atıyorum. Sertçe yanağını öptüğümde kıkırtıları kulağıma çarpıyor. Arkadaşlarımın birbirleriyle kavga ederken söyledikleri küfürlere odaklanmasını engellemeye çalışaraktan dikkati üzerime çekerek soruyorum.
"O zaman şuan ne yapman gerekiyor?"
"Lokum'u bırakıp hazırlanmalı mıyım?"
"Kesinlikle, koş hazırlan hadi. Çıkacağız birazdan."
Kafasını salladığı gibi etrafına bakmadan koşmaya başladığında bir yere çarpıyor mu diye arkasından bakınıyorum. Kazasız belasız odasına adım attığında derin bir nefes alıp bedenimi koltuğa atıyor, içeri giren arkadaşımın tipi yüzünden yüksek sesli kahkahamı tutamıyorum.
"Komik mi şerefsiz insan? Geçmiyor da boya." Yüzünün bir bölgesinde sarı lacivert boyalarla "FB" yazan Berat'ın yakınışı beni daha da güldürürken dalga geçmeye başlıyorum. Onun ardından elindeki çantayla içeriye giren Altay'ın yüzünde de memnun bir sırıtış oluşuyor. Buna karşın Berat yalnızca göz deviriyor.
Üç Fenerbahçe'linin arasında bir Trabzonspor'lu olarak durmak onu yoruyor olmalıydı. Özellikle kızım tarafından zorbalığın alâsını görüyordu. Bundan dolayı iyi bir baba olarak onu uyarmam gerekiyor olabilirdi ama sebebi ben iken bu olanaksızdı. Babasından ne görüyorsa onu uyguluyordu Yüsra.
Oynadığımuz bir oyun sonrası ceza olarak Berat'ın beyaza boyadığı saçlarını bizzat ben; bir tarafını sarı, bir tarafını ise lacivert olacak şekilde boyamıştım. Bunu da Altay'la birlikte, küçük bir fanatik olarak yetiştirdiğim kızımın karşısında gülerek yapmıştım. Bir Trabzonspor'lunun sızlanmasından hoşnut olan kızım ise bunu alışkanlık haline getirmekten çekinmemişti.
Zaten Berat'ın dövmelerinin içini boyamayı oldukça seviyordu. Eline geçirdiği boyalarıyla Berat'ın yanına geliyor, kolunu bir boyama kitabı olarak görerek boyuyordu. Berat'da normalde bundan memnundu, fakat Trabzonspor'lu olarak yüzüne sarı lacivert boyalarla Fenerbahçe yazılması dayanabileceği bir durum değildi.
"Şu boya yüzümden geçmezse kendime güzel bir intihar şekli beğeneceğim. Ben fosur fosur uyurken yapmış birde. El boyasıyla kıyafetimi de boyamış. Garezi bir bana mı bu çocuğun?" Yanına yaklaşan Lokum'u okşayışını izledikten sonra cevaplıyorum.
"Yok, garezi tüm Trabzonspor'lulara ama ulaşabildiği tek kişi sensin. O yüzden sesini kesip kaderine razı ol hamsi. Yoksa kızımın açtığı, 'Bordo-Mavililerle Mücadele Ekibi'nin' bir üyesi olurum ve sen de 2v1 savaşmak zorunda kalırsın."
"Ayağını denk koçum, yoksa 2 de değil 3v1 atarsın." Altay cümlesinin ardından yumruk yaptığı elini bana uzatıyor, aynı şekilde karşılık verip yumruklarımızı tokuşturuyorum. Bize yüzünü buruşturduktan sonra tekrardan boyayı temizlemeye çalışmak için ayağa kalkıp lavaboya ilerliyor. Arkasından hafifçe güldüğümde Gece Yüsra'nın seslenmesiyle çocuk odasına doğru ilerliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim Ankara'da - Arda'Ferdi
HumorGenç yaşta evlenip çocuk sahibi olan ve karısı tarafından terkedilen Ferdi Kadıoğlu, hayatını küçük kızını büyütmeye adar. İş için gittiği Ankara'da ise kalbini bırakır, bir çift yeşil gözde yeni bir aşkı tadar. Arda Güler × Ferdi Kadıoğlu