Şeker konusunu daha ciddiye alacaksınız

465 2 0
                                    


ŞEKER VE SAĞLIĞIMIZ
Eğer beslenmenizde tek bir değişiklik yapacaksanız, bu, şeker tüketiminizi kesmek veya en azından azaltmak olmalıdır.
Şeker tüketimi ihtiyaç olmayan bir enerji kaynağıdır; ama vücudumuzdaki tüm besinleri söküp alarak değerli minerallerin tüketilmesine neden olar.

Şekerin, diş çürükleri yaptığını biliriz; ancak binlerce yıllık dişlerin halen sağlam kaldığını düşündüğümüz zaman şekerin ne kadar güçlü bir yıkıcı olduğunu anlamamıza yetmez mi?
Şeker tüketimimiz kişi başına yıllık 30-35 kg civarında olduğu hesap edilir. Birçoğunu doğrudan almayız. Meyve suları, bisküvi, pasta, çikolata,asidli içecekler, dondurma, vb tüketim ürünleri ile şeker tüketimimiz düzenli olarak devam eder.
"Düzenli olarak devam eder" dedim; çünkü, rafine şekerler, rafine unlar, makarnalar hayatımızın her anında karşılaşırız bazan bir dostun ikram ettiği çikolata ile bazan sosyal ortamlarda içtiğimiz masum bir asidli içecek  ama sonuçta her yediğimizde, hızlı insülin cevabına neden olarak bedene vereceği hasara neden olur .( Yani insülin fazla salınır.) 
Kan şekeri hızlı düşer ve 2-3 saat içinde şekerli birşeyler alma ihtiyacı oluşturarak bizi yeniden şekerli yiyecekler yemeğe, içmeye yönlendirir ki biz buna şeker kapanı deriz. Farkında olmasak da canımızın bir şeyler yeme ihtiyacı devam eder. Tokuz; ama kan şekerimiz düşer ve yalancı bir açlık dönemi yaşarız. Bunu, en çok ramazan oruçlarını tutarken fark ederiz. Sahurda hamurlu, şekerli herhangi bir yemek yediğiniz günlerde çok çabuk açlık hissedersiniz. Çok susarsınız; oysa bol salata ve yoğurt yediğiniz günlerde çok daha rahat oruç tutarsınız.
Birçok genç, şeker ile birlikte kafein içeren içecekler de tüketir. Uyanıklık, dinçlik hissi oluşturan kafein, enerji veren şeker ile kapan etkisini güçlendirerek bağımlılık düzeyine ulaştırır.
Peki, çözüm nedir?
Kapan etkisinin oluşumunu önlemek için, tüm yemeklerde salata bulundurun. Yeşil ürünleri daha bol tüketin. Eğer bunu da başaramazsanız, yoğurt da önemli bir çözüm yoludur. Üçüncü bir çözüm yolu da yemek sonrasında bir çorba kaşığı doğal sirkeyi sulandırıp içiniz.
Şunu da unutmayınız ki, yemekten 2 saat sonrasına kadar hiçbir şey içmemek ve yememeli ardından bol su içmek yediklerinizin sindirimi için çok önemli , öyle ki yemekten 2 saat sonra içilen sular duodenum ülserleri için tedavi niteliğinde fayda sağlar , Safra akışının dengelenmesini sağlar .

ŞEKER, HAYVANSAL KAYNAKLI YAĞLARDAN DAHA FAZLA KALBE ZARAR VERİR.

Bu konuda bir çalışmayı paylaşmak istiyorum:
Kaynak:1961 yılında Dr.a. m. Cohen  in Lancet dergisinde yayınlanmış.
Yemenli Yahudiler'de kalp hastalıkları oranı çok düşüktü. Oysa Yemen mutfağı yüksek miktarda et ve hayvansal yağ içeriyor; ancak şeker kullanılmıyordu.
Ne zamanki Yemenli Yahudiler, İsrail'e göç ettiler ve bol şeker içeren mutfak ürünlerinden ,  tatlılar  tükettiler. İşte o zaman kalp hastalıkları riski ciddi düzeyde artış göstermiştir.
Peki, şeker denince kalp hastalıklarının sorumlusu olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Ancak, şekerin yalnızca dişleri çürüttüğü algısından vazgeçelim.
Şeker, damar endotel hasarı yaparak göz damarlarını kullanılamaz hale getirerek retinopati de yapar.
Şeker aynı zamanda böbrek damarlarında yaptığı endotel hasarı ile diyalize bağlı bir yaşamdan da(nefropati) sorumludur. Bu çalışmadan da anlaşıldığı gibi şeker çok ciddi bir kalp damar hasarı yaparak ani ölümlerden sorumlu tutulmuştur.
Eğer, damak tadımızı değiştirmezsek:
Tatlı tatlı, ölümlerden ölüm seçeceğiz.
Tatlı tatlı, hastalıklardan hastalık seçiyor olacağız.








ŞEKER NASIL ZARARLI ETKİLER OLUŞTURUR?
Besin kaynaklarını aşırı miktarda tüketen bir gıda olan şekerin zararlı etkileri nasıl  oluşturduğuna bakalım.
Şeker, asidik bir gıdadır. Atık ürünleri ile vücudumuzu asidleştirir. Bu nedenle, kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi alkali mineral kaynaklarını tüketerek kemik erimesi yapar, dahası var ki bu değerli mineraller sadece kemik yapısında bulunmaz , vücudun yüzlerce enzimatik reaksiyonların devamı için gerekli minerallerdir , ancak kemik bu durumda iyi bir depodur eğer depolarımızı tüketecek düzeyde mineral kaybına uğramış bir bedene sahip isek gerçekten çok çok ileri düzeyde bir mineral açığı yaşıyoruz demektir  bu yüzden kemik erimesi dediğimiz bu yaygın rahatsızlığı çok ciddiye alırım

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 21, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Saglıklı  yaşamak çok kolayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin