240219
PazartesiKader...
Her insanın kaderi doğduğunda belirlenmiştir. Kimsenin fikir belirtme hakkı, söz yetkisi yoktur. Ama bazı şeyler insanın elindedir. Nasıl olsa kader gayrete aşıktır, değil mi?Ben Kim Seungmin. Pek fazla sosyal çevresi olmayan, sıkıcı bir hayata sahip lise son sınıf öğrencisiyim. Bir şeyler söyleyip gideceğim sadece. İçimi dökmek, biraz olsun rahatlamak istiyorum çünkü. Eğer yazdıklarımı okuyorsanız şimdiden teşekkürler.
Daha açıklayıcı olması açısından biraz geriden anlatmaya başlayacağım. İki yıl önceye kadar ailemle beraber Seul'de yaşıyordum. Yaşadığımız birkaç sorundan -ve benden kurtulmak istediklerinden- dolayı beni Avusturalya'ya okul okumaya gönderdiler.
Okuluma yakın bir yurda yerleştim ve orda kalmaya başladım. Bütün çevremi, arkadaşlarımı geride bırakmıştım. Koskoca şehirde kimsem yoktu. Sonra aniden oda arkadaşımla tanıştım. Christopher Bang. Aramızda iki yaş vardı ve üniversite birinci sınıftı. Bir süre birbirimize kaynaşmakta zorlandık ama onun sıcak ve samimi kişiliğinden dolayı kısa sürede arkadaş olduk.
Ülkeye alışmama, yeni yerler görmeme, insanlarla yaşadığım sorunları çözmeme ve daha bir çok şeye yardım etmişti. Bir sürü sorunumu beraber çözüp birçok hastalığımı onunla yenmiştim. Anka kuşu gibi küllerimden yeniden doğmamı sağlamıştı.
İyileşme sürecim çok sıkıntılıydı evet. Bir sürü kişiyle sıkıntılar yaşadım, bir sürü travma geçirdim ama akşam olduğunda dakikalarca onun güven dolu bedenine sarılıp ağlama fırsatım oldu. Benim için kolları her zaman açıktı. Kendisi de söylemişti bunu. O benim güvenli limanımdı. Ne zaman fırtına çıksa ona sığınırdım. Bana yaşamadığım aile sevgisini vermişti.
Kaçınılmaz son beni de buldu. Çok bağlandım. Sürekli onun yanında mutlu olmaya, gördüğüm yerde sarılmaya, onu mutlu etmek için çalışmaya başladım. Sonrasında hissettiğim bu bağın önce hoşlantıya, sonra aşka dönüştüğünü fark ettim.
Ben duygularımı içimde yaşayıp kendimi bitirirken Chris gelip bana duygularını açtı. Onlarca duyguyu ve düşünceyi aynı anda hissettim o an. Filmlerdeki ağır çekim sahneler gibiydi her şey.
Böylece bir ilişkiye başlamaya karar verdik. Her şey o kadar güzeldi ki, her gece beraber uyur, tatillerimizde farklı farklı yerleri gezerdik. Artık tamamen iyileşmiştim. Yaralarımı sarmıştı.
Bense aşkımın gözlerimi kör etmesinden hiçbir şeyi görememiştim. Meğersem ne büyük yükleri varmış omzunda, ne çok şeyle uğraşıyormuş hiç fark etmemişim. Onca uğraşının arasında bir de benim sorunlarımı yüklenmiş. Üzerime siper ettiği kanatları ne kadar da yaralıymış meğersem. Aptalmışım, görmemişim. Aptalmış, göstermemiş.
Bir gün yurda döndüğümde sevgilimi bulamadım. Bütün yurdu aradım ama nafile. Ortadan kaybolmuştu sanki. Ertesi gün onun kampüsüne gidip arkadaşlarıyla konuşmaya çalıştım. Gözümde yaşlarla sınıfını ararken bir profesör beni durdurdu. Elime Chris'ten olduğunu söylediği bir mektubu verdi ve gitti.
Bahçeye çıkıp mektubu elime aldım ve okumaya başladım.
"Güzelim, hayatım, minik sevgilim, her şeyim. Öncelikle her şey için özür diliyorum senden. Sana bu kadar büyük bir travma bırakmaya hakkım yoktu biliyorum. Ama sana yemin ederim ki elimde olan bir şey değildi. Seçim hakkım olsaydı ucunda her ne olursa olsun yanında kalırdım.
Sen daha fazla kendini yıpratmadan olanları anlatmak istiyorum. Uzun zamandır babamla sürekli sorunlar yaşıyorduk. Sürekli bana okulu bırakıp Japonya'ya gelmemi, şirketinin başına geçmemi söylüyordu. Uzun zaman direndim, sen vardın çünkü. Seni bırakamazdım. Ama artık yapamadım sevdiğim, olmadı. Bu kadar yetebildi gücüm. Seni koskoca şehirde bir başına bırakmış olmak istemiyorum. Bu yüzden çok güvendiğim arkadaşım Changbin bir süre seninle ilgilenecek. Lütfen kendini çok yıpratma. Bedenen olamasam da ruhen her zaman yanında olduğumu unutma. Lütfen miniğim, benim için yaşa. Benim yaşayamadığım mutlu hayatı sen yaşa."
CBMektubun üstü göz yaşlarımla dolmuştu. Ellerim titriyordu ve nabzımın hızı nefes almamı engelliyordu. Bir süre o şekilde oturduğum yerde durdum. Bu olanlar gerçek miydi? Her gece sevgilime sarılarak uyuyamayacak mıydım? Sorun yaşadığımda kolları arasında ağlayamayacak mıydım? Beni sürekli iltifatlara boğup yanaklarımı sıkmayacak mıydı? Tamamen kayıp mı etmiştim? Hayır... Her şeyimi kaybedebilirim, ama sevgilimi hayır. Herkes "kaderinde bu yazılmış" gibi tavsiyeler verecek biliyorum. Ama eğer yapabileceğim en ufak bir şey bile varsa bir saniye bile durmam. Ve ben Kim Seungmin, ne istersem onu elde edebilirim. Çünkü sevgilim bana bunu öğretti.
Molaya girildiğinde yanıma bir çocuk yanaştı. Chris ile aynı yaşlardaydı. Yanıma eğilip kendini tanıtınca mektupta bahsettiği arkadaşı Changbin olduğunu anladım. Bir şeyler deyip benimle konuşmaya çalıştı ama ben ne onu dinleyecek ne de cevap verebilecek haldeydim. O da üstelemedi zaten.
Bir süre geçtikten sonra kantinden bir şeyler alıp yemem için yanıma bıraktı. Zorla da olsa, midem bulansa da, ağrıdan kıvransam da hepsini yedim. Çünkü sevgilim hep yemeklerimi düzgün yememi söylerdi.
Bu şekilde günler haftalara, haftalar aylara dönüştü. Chris'i görmeyeli dört ay geçti. Okul bitti, yaz tatilindeyiz. İlk iki ay mesaj dahil hiçbir şekilde ondan haber alamadım. Sonra bir anda başka bir numaradan mesaj atıp durumunu bildirdi. Ailesi benden neden bu kadar nefret ediyor bilmiyorum ama sırf benle konuşmasın diye her akşam telefonunu falan kontrol ediyorlarmış. O da bu iki ayda para biriktirip sırf benle konuşmak için yeni bir telefon ve numara almış.
İlk başlarda gerçekten çok zordu kabul etmem gerek. Birçok duyguyu aynı anda yaşıyordum. Ama şu an içimde sadece özlem ve saf nefret var.
Bu nedenle yarın için uçak biletlerimi aldım. Chris bana evlerinin nerede olduğunu söylememekte ısrarcı, böyle bir plan yapacağımı tahmin etmiş sanırım. Ama beni pes ettirebilecek pek bir güç yok.
Ben Kim Seungmin, yarın ilk uçakla Japonya'ya gidiyorum. İstediğim şey sevgilim, ve istersem alırım.
——————————————————————————-
Beni biliyorsunuz, beni sarsan olaylar yaşadığım zaman hikaye yazarım. Bunlar genelde tek bölümlük ve duygularımı dökmemi sağlayan, üzerine pek düşünülmemiş ve yaşanmış olaylar üzerinden yazılmış hikayeler. Okumanız için pek de bir neden yok. Ama benim yazmak için bir sürü sebebim var.
Oneshotlarda çok kullandığım yöntem olan birinci kişi anlatımı gibi, burası benim günlüğüm.
Bu bölüm tam devamında bir bölüm varmış gibi hissettiriyor farkındayım. Benim hayatım da öyle hissettiriyor. Eğer bir şeyler iyileşmeye başlarsa devam bölümünü yazarım. İyi şeyler olursa mutlu sonla biter, olmazsa... Anladınız siz o kısmı.Şimdilik benden bu kadar. Eğer toparlayabilirsem kurgularıma devam edebilirim. Ama şu psikolojide hikaye yazıp akışı etkilemek istemiyorum. Bir dahaki kurguda görüşmek üzere, kendinize iyi bakın :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hug Me | SeungChan •oneshot
Fiksi PenggemarAilesinin okuması için Avusturalya'ya gönderdiği ve içine kapanık Kim Seungmin ve onun kurtarıcısı Christopher Bang. İkisinin dillere destan ilişkisi önlerine çıkan engelleri aşabilir mi? Kim Seungmin yaşadığı kaybı kaldırabilecek mi?