Şükrü: Biz kararı verdik ve evleneceksiniz. Ne tepki versen boş.
Reyhan: Ama ben Serhatı seviyorum baba.
Şükrü: Sevgi karın mı doyuruyor? Aşk, sevgi bunlar geçici şeyler. Hem evlilek de keramet vardır de mi Emel?
Emel: Evet Şükrücüm! Kızım inat etme Mazhar da kötü bir çocuk değil.
Reyhan: Ya siz para uğruna beni istemediğim biriyle mi evlendireceksiniz hem de bir saykoyla? Hayır baba bunu kabul edemem. Beni mal gibi satmanızı kabul edemem. Hayır olmaz bu!
Şükrü: Reyhan şu an ki durumunu anlamaya çalışıyorum ama sen de şunu anla ki benim dediğim olacak!
Reyhan: Baba sen de beni anla! İstemediğim tanımadığım biriyle evlendiriyorsunuz beni! Hem de ne için para için! Sakin olmamı beklemeyin benden. Bu sefer hayatıma karışmanıza izin vermiycem! Onla hayatta olmaz. O hastayla asla olmaz!
Şükrü: Emel, kızı karşımdan götür bir tatsızlık çıkmasın! Şuan sinirli anlayabiliyorum ama bu bana karşı gelmesini gerektirmez. Sonraki olacaklardan ben sorumlu olmam.
Emel: Hadi kızım odana çık! Hadi hadi!
diyerek Emel kızını alıp da odasına çıkarlar.
Reyhan: Ya inanmıyorum yaa! Beni Mazhar mı adı neyse işte o zübbeyle mi evlendireceksiniz? Hayatta olmaz. Onla aynı ortamı bile paylaşamıyorken bir de aynı hayatı mı paylaşcam?
Emel: Sizin aranız pek iyi değil heralde. Ama yakında düzelir. Birbirinizi daha iyi tanırsınız. Sevebileceğiniz yönlerinizi keşfedersiniz.
Reyhan: Ya ne diyorsun anne? Bu kadar rahat nasıl konuşuyorsun. Sanki kendime ev arkadaşı seçiyorum yaa! Para uğruna holdingin geleceği için kızınızın geleceğini karartıyorsunuz? Yoo bunu kabul edemem!
Emel: Kızım babanı biliyorsun. Ne istediyse yapar, yaptırır. Karşı koyman nafile! Onun istediği bir hayatı yaşıyoruz. Senaryoyu kendi kurgulamak istiyor işte. Bunu da başarıyor!
Reyhan: Bu sefer buna izin veremem anne. Evlilikten bahsediyoruz ya tüm hayatımı etkileyecek bir durumdan!
Emel: Evet anlıyorum seni kızım. Ama şunu sen de anla ki babanı çiğneyemezsin! Buna senin yüreğin dayanmaz! Sen bence bu durumun iyi taraflarından bakmayı dene. Yani buna çalış. Çünkü sonuç değişmeyecek!
Reyhan: Yani sen de benim yanımda değilsin de mi anne? Sen de babamın tarafındasın!
Emel: Öyle senin babanın tarafında değilim. Bir taraf değilim.
Reyhan: Tamam anne ben anlıyorum seni. İzin verirsen yalnız kalabilir miyim? Söylediğin gibi düşünmeye ihtiyacım var.
Emel: Tamam kızım sen nasıl istersen. Ama şunu unutma kızım her şer gördüğün de bir hayr vardır. Biz hayrın şerrin nerde nasıl olduğunu bilemiyoruz ne yazık ki! Ve bu hayatta maalesef istediğimiz her şeyi yaşamıyoruz. Bir şey senin kaderinse ne kadar uğraşsan nafile onu yaşamak zorundasın!
diyerek odadan çıkar. Reyhan ise ağlamayı sürdürüyordur.
Reyhan: Allah'ım ne yapacam ben? Babamı çiğneyecek miyim? Hiç yapmadığım bir şeyi bu sefer yapabilecek miyim? Ya Serhat... Ona ne diycem ben? Düğünümüz... Onunla kuracağımız aile... Hepsi hayalde mi kalacak? Ya o Mazhar... Allah'ım onla aynı hayatı paylaşmak işkence yaa! Biz daha aynı holdingde köşe kapmaca oynayıp birbirimizle karşılaşmayalım diye uğraşırken aynı evde yaşamak... Evlenmek... Yok ya bu bir rüya olmalı! Yok yok kesin rüya! Of offff!!! Öyle bir çıkmazın içinde kaldım ki ben...