"Bana bak, sikerim seni Intak."
Evet, Intak'ın Taeyang'dan ilk duyduğu cümle bu olmuştu. Intak yavru köpek bakışlarıyla açıklama yapmaya yeltendiği an bunları duyunca duraksamış ve tuttuğu elleri bırakıp geriye adımlarken elini saçlarına daldırmıştı.
"Sakın yalan söyleme." diyerek devam ederken telefonunu çıkarıp koridordaki sehpaya bıraktı Taeyang.
"Ya bebeğim gerçekten zaman kaymasıyla dinlemişsin sen." diyerek sızlandı Intak. Taeyang, ona göz devirirken odaya geçmesini kafasıyla gösterdi. Intak, hemen Taeyang'ın arkasında sessizce ilerlediğinde ikisi de yatağa oturmuşlardı.
"Ben seni sevgili olduğumuzdan beri gerçekten seviyordum diyorum neden inanmıyorsun?" diye isyankarca konuşan Intak, Taeyang'ın ciddi ifadesiyle karşılaşınca duraksadı ve dudaklarını birbirini bastırıp bekledi.
"İnanıyorum. Sadece boş boş açıklama yapmanı dinlemek eğlenceli."
"Affetin mi yani beni?"
"Hayır. Niye affedeyim?"
"Ama."
"Jiung, bir şeyler geveledi. Onları da anlat. O zaman belki affederim."
"Sadece sevgili olmadan önce Jiung işte iyi davran falan diye tavsiye veriyordu kendince ama işte o sincap ne anlasın! Dinlemeyecektim onu."
"Bana kötü davranacaktın yani?" diye sordu tek kaşını kaldırarak Taeyang.
"Ne? Hayır, hayır!" diye hızlıca kafasını iki yana salladı Intak. Bir yandan da havada asılı duran iki elini hayır dercesine iki yana sallıyordu.
Taeyang, Intak'ın ellerini tuttuğunda Intak, konuşurken büzdüğü dudaklarını düzeltmiş ve karşısındaki bedene şirince gülümsemişti. Taeyang, hâlâ ciddi suratıyla onu izlerken yüzünü, Intak'ın yüzüne yaklaştırmış ve kulağına eğilmişti.
Taeyang, "Bir daha bana yalan söyleme köpekçik, anlaştık mı?" diye mırıldandıktan sonra dudaklarının önündeki kulağa nefesini üfleyip bir öpücük kondurmuştu.
Intak, kulağında hissettiği nefes ve nemlilikle huylanıp irkilirken "Asla bir daha!" diye bağırmıştı. Taeyang ise onu hiç dinlemeyip kulak memesine dişlerini geçirmişti. Intak istemsizce kafasını Taeyang'ın dudaklarına iyice bastırırken Taeyang, elini Intak'ın ensesine koyup hareket etmemesini belirtmişti bir nevi.
Intak, ensesindeki elle sessizce beklerken gözleri kapanmış ve dudakları da aralanmıştı. Sessiz mırıltılar dudakları arasından firar ediyordu. Taeyang, Intak'ın mayıştığını fark edince emdiği kulak memesinden kulağın üstündeki kıkırdağa diliyle bir yol çizmiş ve bir anda ısırmıştı. Intak boş bulunarak inlerken Taeyang gülümsemiş ve sesin tamamının yayılmasına fırsat vermeden Intak'ın kucağına yerleşirken dudaklarını birleştirmişti.
Dudakları birbiri üzerinde üstünlük kurmaya çalışırken bir süre sonra bu çabalamadan yorgun düşmüş ve yavaş yavaş birbirlerinin dudaklarının tadına varmaya karar vermişlerdi. Intak, Taeyang'ın alt dudağını kavramış ve dilini üzerinde gezdirmişti. Taeyang ise artık bu yavaşlıktan sıkılarak dilini içeri göndermiş ve Intak'ın diliyle kendisininkini buluşturmuştu. Dillerini birbirine dolarken ikisinin de mırıldanmaları eksik olmuyordu.
Bir sürenin ardından ikisi nefes nefese geri çekildiğinde Taeyang kaşlarıyla Intak'ın üstünü işaret etmişti çıkarması için. Intak mesajı alarak üstündekinden kurtulurken Taeyang da kendi üstünü çıkarıp bir kenara atmış ve dudaklarını yaladıktan sonra Intak'ın boynuna yönelmişti.
Intak, kafasını geriye yaslamış ve gözlerini kapatmışken Taeyang usulca öpücüklerini önündeki pürüzsüz tene sıralamıştı. Ancak birkaç öpücükten sonra araya dişlerini de katmıştı. Intak, beklenmedik ısırıkla acıyla inlediğinde Taeyang gülmüş ve dudaklarını Intak'ın teninden çekerken "Bunu söylediğin yalanlara say." demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
just breathe (TheTak)
Fanfic[Tamamlanmıştır (×41)] jiung hah ben demiştim iyi okumalar,