Güçlükle yutkunarak içime derin bir nefes çektiğimde çoktan beni izleyen gözleri es geçerek kapıya yönelmiştim. Buradan çıktıktan sonra gideceğim işim ya da dersler değildi aklımdaki, sadece bir an önce boğuluyor gibi hissettiğim bu yerden kurtulmak istemiştim."Sana gidebileceğini söyledim mi?" Arkamdan seslendiğinde tam kapının önündeyken duraksadı adımlarım. Başımı çevirip yavaşça koltuktan kalkan bedenine bakarken gözlerimi yüzünde tutabilmek için çaba sarf etmem gerekmişti. "Hocam özrümü de diledim, lütfen bu konuyu kapatalım artık."
Tek kaşını kaldırarak bana yaklaşırken, "Kuru bir özürle affedeceğimi mi sanıyorsun?" diyerek gülmüştü. Samimi bir gülüş değildi, aksine ensemdeki tüyleri ürpertecek kadar rahatsız ediciydi.
Gerginlikle sıktığım yumruklarımı gevşetirken benden ne istediğini anlamak istercesine baktım yüzüne. Beynim 'yol yakınken kaç,' diyordu ama bunu yapmak, içime huzursuzluk yayan gözleri yüzünden imkansızdı.
Verecek bir cevap bulamadığımda "Doruk," diye mırıldandı. "Sen çok yaramaz bir çocuksun öyle değil mi?"
"Ben çocuk değilim."
Tam önümde durduğunda söylediğime aldırmadan gözleri dikkatle yüzümü taradı. Avucunu omzumdan kaydırarak boynuma değdirdiğinde karnıma garip bir his yayılmıştı. "Gözlerin son zamanlarda çok fazla kasıklarımda oyalanıyor gibi." Parmakları boğazımın ön kısmına yönelmeden önce tişörtümün yakasında gezindi.
Baş parmağı hemen çenemin altındaydı ve bakışlarım onun hiddetli yeşil gözleriyle buluşana kadar kafamı geriye yaslamama neden olmuştu.
Tedirginlikle birlikte karnımdaki garip his de artıyordu.
"Hmm," diye mırıldandı cevap vermediğimi gördüğünde. "Bana kaldırırken bu güzel yüzün kızarmıyordu sanki." Diz kapağını beklemediğim bir şekilde aletime yasladığında nefesim kesildi. Hafif baskısıyla birlikte dudaklarım aralandı ve nefeslenir gibi "Hocam," dedim. Nolur devam edin.
Burnunu yanağıma sürtecek kadar yaklaşıp kulağıma doğru ilerledi. Sıcak nefesi tüylerimi ürpertirken "Derste aç gözlerle sikimi izleyip kendini okşayan yaramaz bir çocuksun." diye fısıldadı.
Sözleriyle birlikte yerimde kıpırdanarak içime titrek bir nefes çektim. Dizini aletimden geri çekerken utanmasam sızlanacaktım ama neyseki bunu yapmama gerek kalmadı çünkü büyük elleri canımı acıtacak bir kuvvetle avuçlamıştı sertliğimi. Dik bir şekilde gözlerimin içine bakarken "İyi bir cezayı hak ediyorsun," diye boğuk bir sesle konuştu. "Bu kapıdan uslu bir çocuk olarak çıkacaksın, değil mi?"
Avuçlarında sertleşen penisimi pantolonumun üstünden okşamaya başladığında neredeyse nefes almayı unutuyordum. Sıcak nefesi yüzüme çarparken kendimi tamamen dokunuşunun verdiği hazza bırakmıştım.
Boynumu sertçe sıkıp "Sesin soluğun kesildi," diye alayla konuştu. Yanağımın içini ısırırken göz kapaklarım titredi, elini aletimin üstüne bastırarak benimle bu şekilde oynaması şimdiden aklımı uçurmuştu.
"Tahrik mi oldun hemen?" Elinin baskısı arttı. Kasıklarımı istemsizce öne doğru ittiğimde daha fazlasını istediğimi de belli etmiştim böylece.
"Hocam- Ah!" İnleyerek gözlerimi kapatırken bacak arama kadar inen parmakların sert hareketleri yüzünden tüm vücudumdan bir titreme dalgası geçip gitti.
"Boşalacak mısın?" diye sordu benden biraz uzaklaşırken. "Bunun bir ceza olduğunu unutuyorsun anlaşılan."
Elinin baskısı aniden üzerimden çekildiğinde sızlanarak nemli kirpiklerimi kırpıştırdım. Zevk acıtacak kadar yoğun hissettiriyordu ve şu an istediğim tek şey rahatlamaktı. "Hocam..."
Tek kaşını kaldırdı. "Çok arsızsın. Sana dokunmam için yalvaracak mısın?"
Yarım kalan orgazm yüzünden tüm kan basıncı kasıklarımda toplanmış gibiydi, aletim sona ulaşma arzusuyla seğiriyor, elimi oraya götürmemek için tırnaklarımı avuçlarıma bastırmama neden oluyordu. Bu şekilde bu odadan çıkamazdım ama böyle kalamazdım da.
Alt dudağıma dişlerimi geçirirken dilimin ucuna gelen kelimeleri fısıldadım bir anda. "Bana dokunun." Duraksadım. "Lütfen."
"Bu senin için bir ödül olur," diye mırıldandı. Sanki az önce beni sertleştiren o değilmiş gibi düz bir ifadeyle bakıyordu gözlerime. "Beni hayal ederek kaç kez dokundun kendine? Dürüst olursan belki karşılığını alabilirsin."
İçime derin bir nefes çektim ama göğüs kafesimde takılı kaldı sanki. "Hocam-" Söyleyebilecek hiçbir şeyim yoktu, beynim durmuştu sanki. Aklımdaki tek şey boşalmaktı.
"Bakışlarından anlaşıldığına göre çok kez," diye fısıldadı. "Ne yazık..." Gözlerinde okuyamadığım bir ifadeyle yüzüme bakarken bacağımda hissettiğim darbeyle birlikte öne doğru sendeledim. Yere düşmek üzereyken kolumdan yakalayarak sertçe tutmuştu beni. Diz kapaklarım zemine çarptığında dudaklarımdan bir küfür fırladı ve hemen sonrasında da onun sesini işittim.
"Ben senin dengin değilim."
Başımı kaldırıp çatık kaşlarla yüzüne baktığımda otoriter bir ifadeyle gözümün içine bakıyordu. "Benim kim olduğumu ve durman gereken yerin neresi olduğunu bilmiyorsun belli ki."
Gözlerindeki o küçümseme yüzünden dişlerimi sıkmak zorunda kaldım. Dudakları hafifçe kıvrılırken "Bu ilk dersimiz olsun," diyerek bir adım yaklaştı. Alttan yüzüne bakarken kalkmak için hamle yapacağım sırada sanki bunu anlamış gibi "Sakın yerini unutma," dedi bastıra bastıra.
Yüzündeki ifadeyi atacağım tek bir yumrukla yok etmek istiyordum.
O ise sanki bana inat sözlerine devam etmişti.
"Bir daha yaramazlık yapacağın zaman ayaklarımın dibinde titrediğini aklından çıkarma."
⚠️uyarılar⚠️
(devam edeceğimi bilmediğimden ilk bölüme koymamıştım ama şimdi yazıyorum ki ne okuyacağınızı bilin)• toxic karakter/ler
• öğretmen - öğrenci ilişkisi
ཻུ۪۪♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DORUK NOKTASI | B×B
Teen Fiction"Bugün sana ayaklarımın dibinde yalvarma konusunu öğreteceğim." [🏴]