Ses tonunda bir şey vardı. Yemin ederim, açıklamak ne kadar zor olsa da ellerim sinirden titriyorken bile herkesin dikkatli bakışları altında ayağa kalkıp sahneye ilerlememe sebep olan bir şeydi bu.Kalbimin göğsümde çılgına dönmesine neden olan bir şey.
Neden bu kadar şiddetli tepki verdiğimi bilmiyordum ama beynim bu bilgiye isyan ederken bedenim içgüdüsel olarak ne olduğunu anlıyormuş gibi görünüyordu. İlyas arkamdan muhtemelen talihsizliğime küfürler ederken ve kimsenin uğraşmak istemeyeceği Arman hoca ile muhatap olmak zorunda bırakılmanın bir sonucu olarak yüzüm öfkeden kızarırken her şeyi siktir edip gitmeyi düşünsemde buna yeltenmedim.
Onunla yüzleşecektim.
Ve eğer benimle oynamayı bu kadar istiyorsa ona iyi bir oyun arkadaşı olmadığımı öyle ya da böyle gösterecektim.
Yüzündeki aşağılayıcı ifadeyi fark ettiğim an kararı vermiştim.
"Geç otur." Yeşil gözleri sahnenin ışıklarıyla birlikte dikkat çekici görünüyordu ve bundan da nefret ettim.
Uyuşuk adımlarla sahnenin biraz gerisine konumlanmış deri koltuğa geçip oturduğumda istemsizce sesli bir nefes verdim. Tüm bu süreç boyunca bakışlarım bir an olsun üzerinden çevrilmemişti ki aynı şeyi onun için de söyleyebilirdim. Çok saçma ve mantıksızdı belki ama bir şekilde benimle rekabet ettiğini hissediyordum. Amacı neydi, gözüne kolay lokma gibi göründüm diye mi böyle takmıştı bana yoksa altında bir neden aramaksızın hasta herifin teki miydi bir türlü emin olamıyordum. Sadece hayatım boyunca ilk kez böylesine maruz kaldığım o ezici bakışların hesabını sormak ve bana hissettirdiği yenilgiyi şimdi çaresiz bir kabullenmeyle iliklerinde hissetmesini sağlamak istiyorum.
"Doruk Soner. Var mı bizimle paylaşmak istediğin özel bir şeyler?" Kelimelerinin arasında yumuşak bir tehdit beklentiyle dolaşıyordu. Arkama yaslanıp başımı omzuma eğerken rahat bir ifade takınmaya çalıştım ama şiddetle atan kalbim yüzünden bunu ne kadar başardığım tartışılırdı.
"Beni buraya siz çağırdınız hocam?"
Mikrofonu elinde döndürerek tüm odağını bana verdi. Yaklaşık yüz kişilik bir salonda, üstüne bir de herkes izliyorken fazla uçuk davranmaya cesaret edemez diyordum fakat yanıldım çünkü boşta kalan elini bariz bir şekilde kasıklarına indirdiğinde kelimenin tam anlamıyla nefesim kesilmişti.
Onu izlediğimin bilincinde olarak parmaklarını uyluklarına yavaşça sürttü ve kumaş pantolonu gerildiğinde sergilediği gösteriyi kısa keserek yüzünü salona çevirdi. "İlk olarak bilinçli internet kullanımından başlayalım isterseniz, Doruk konuşmak için biraz utangaç fakat neyse ki yardımcı olmak için buradayım." Bana hiç bakmadan platformun ortasına doğru ilerlerken ne yapmak istediğini anlamayarak baktığıma emindim.
Birkaç korkunç tahminim vardı; örneğin beni herkesin karşısında yanlışlıkla porno linki attığım için rezil etmek istemesi olasıydı.
Zaten elinde bundan başka bir şey de yoktu.
"Hepiniz aklı başında öğrencilersiniz değil mi?" Kürsüyü es geçerek sahnenin biraz ilerisine kadar yürüdü. "Bu salondaki kimse on dört yaşlarında bir ergen değil, yanlış mıyım?" Herhangi biriyle konuşuyor gibi rahat bir ifadesi vardı ama sesi baskıcıydı.
Ön sıralarda oturanlardan birkaç sözlü onay aldıktan sonra tuhaf konuşmasına devam etti. Beni özellikle sahneye çağırdığı halde varlığımı görmezden gelmesine ayrı sinir oldum.
"O halde internette yaptığınız her bir eylemin gerçek dünyada bir karşılığı olduğunu da biliyorsunuzdur." Cümlesini bitirdikten hemen sonra kurbanlık koyun gibi koltukta oturan bana döndü. Sadece duruşundan bile bir şeyin geleceğini anlayabiliyordum ve yanılmadım da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DORUK NOKTASI | B×B
Fiksi Remaja"Bugün sana ayaklarımın dibinde yalvarma konusunu öğreteceğim." [🏴]